30 Mart 2009 00:00

EKONOMİ VE POLİTİKA

Türkiye’nin hâlâ bir modern toplum olmadığını, üstelik siyasi liderlerin de bu yolu zorlamadığını üzülerek gördük.

Paylaş

Türkiye’nin hâlâ bir modern toplum olmadığını, üstelik siyasi liderlerin de bu yolu zorlamadığını üzülerek gördük. Çağımızda televizyon denen, anında milyonlara bilgi ve görüntü aktarabilen bir araç varken, liderlerin şehir şehir dolaşıp insanları meydanlara toplayarak, gırtlakları yırtılırcasına konuşma yapmaları, aydınlık ve çağdaş olduğu savunulan Türkiye’ye yakışmadı!
Böyle bir geriliğin bir nedeni olmalı, diye düşündüm. Bu düşünce beni fiziki görüntüden daha derin bir anlama götürdü ve buna bağlı olarak da hüsrana sürükledi. Şöyle ki, meydan konuşmaları genellikle coşku, heyecan ve büyük yığınların heyecanına hitap eden ve anında çürütülemeyen laf kalabalığından oluştuğundan, siyasilerin işi oldukça kolaylaşmaktadır; belki de, söyledikleri anlamsız ifadelere kendileri de inanmamaktaydılar! Oysa, aynı anda iki liderin veya farklı partilerden oluşan sözcülerin sakin bir ortamda karşı karşıya geldikleri bir ortamda, benzer anlamsız ve olumsuz manzaralar görülmüyor olabilirdi. Bu durum, böylece anlaşılmış ve hedeflenmiş olmalı ki, iktidar partisi lideri, televizyon düellosundan sonuna dek kaçındı ve anlamsız meydan şovlarını, sakin ve anında karşılığı verilebilir, anında doğrulanabilir ve/veya yanlışlanabilir tartışmaya yeğlemiştir.
Seçim konuşmalarını meydanlarda kimlerin dinlediği ya da kimlerin dinlemeye zorlandığı meselesine gelince, ikinci bir cümleye dahi gerek kalmadan, durumun daha da vahim olduğu anlaşılmaktadır. Ne hazindir ki siyasiler, bu vahim tabloyu bir yandan kendilerinin moral kaynağı olarak algılarken, diğer yandan da karşıtlarına verdikleri gözdağı olarak görmüşlerdir. Yine ne hazindir ki, basınımız da meydan şovlarına gereğinden fazla değer vermiş ve siyasileri, halka karşı çok daha anlamlı şekilde hesap verebilecekleri televizyon düellolarına çağırma zahmetine katlanmamıştır. Bu durum, toplumumuzun henüz tam olarak çağdaşlaşmadığının açık kanıtı olsa gerek!
İşin en acıklı yanını da, siyasilerin halka hitap ederken sığındığı anlamsız, değersiz, çoğu zaman da siyasal etik dışı ifadeler oluşturmaktadır. Tüm propaganda konuşmalarından kafamızda kalanları hatırlamaya çalışırsak, bazı küçültücü kişilik değerlemeleri, anlamsız ve değersiz böbürlenmeler ya da bunun karşısında yer alan suçlamalar dışında, topluma yapılan hizmetler veya yapılamayan hizmetler konusunda bir cümle dahi hatırlamayız. Bu konuda iktidar partisi kadar, ana muhalefet partisi de zamanı ve halkın bilincini heba etmiş oldu.
Propagandalarda liderlerin birbirini taklit eder bir tavır sergilemeleri de siyasal partilerimizin hem yapılanmasında hem de halka olan saygılarında ne denli antidemokratik olduklarını göstermektedir. Mahalli seçimler yapılıyor iken, hiç değilse, büyükşehirlerde yapılan propagandalarda, adaylar yerine daima parti başkanlarının halkın karşısına çıkması, parti içi demokrasi açısından olduğu kadar halka saygı açısından da anlaşılır gibi gözükmemektedir. Bir TV konuşmasında Sayın Gökçek’in, “Sadece Allah’tan korkarım ve Sayın Erdoğan’dan emir alırım” sözleri, belde yönetiminde yerel demokrasi anlayışından ne denli uzak olduğumuzun kanıtıdır. Seçilmiş belde başkanlarının sırtlarını bağlı oldukları partilere dayamaları, hesap verme konusunda parti gücünün halkın gücünün önüne geçtiği anlamına gelir ki, bu durum, demokratik yerel yönetim anlayışı ile bağdaşmaz. Son seçim propagandalarında iktidar partisi ileri gelenlerinin, anlamlı hizmet alınabilmesi açısından yerel yönetimlerin iktidar yanlısı olması gerektiğini dillendirmesi, demokratik bir yaklaşım olarak görülemez. İktidar partisinin yerel tabanını güçlendirmesi, karşıt siyasi partilerin yerel tabanını ise zayıflatması açısından bakıldığında, iktidar partisi yandaşlarının halka yaptığı telkinin ne denli antidemokratik ve halkı değersiz gören bir yaklaşım olduğu çok net olarak görülmektedir.
Türkiye bunları hak etmemektedir. Ancak, galiba halkımız farklı düşünmektedir!
İZZETTİN ÖNDER
ÖNCEKİ HABER

Krizin bedelini ödemeyeceğiz!

SONRAKİ HABER

Yoksullardan alıp zengine verecekler

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...