29 Mart 2009 00:00

Asya-Pasifik’te bu hafta (88)


Bu noktada svastika, Aryanların, Hint dinlerinin ve Nazilerin simgesi olarak karşımıza çıkıyor: Svastika, Sanskritçede ‘uğurlu nesne’ anlamına geliyor. Svastikanın ilk örneği, İÖ 1500-3000 yıllarından kalma bir Hint damgası. Svastika, Hinduculuk, Budacılık ve Cain dininin simgesi. Eskil Roma ve Yunan’da da, Hindistan’la kurulan ilişkiler dolayısıyla kullanılmış bir simge. Svastika, Nazi simgesi yapıldıktan sonra, dünyada anlamı da değişmiş durumda. Oysa 19. yüzyıl sonunda, Avrupa’da bir uğur simgesi olarak svastikanın kullanılması yaygınlaşmıştı. Bugün svastika, Çin etyemez (vejetaryen) hazır yemeklerinin etyemezler için olduğunu gösteren bir simge. Çin’de çocukları kötü ruhlardan korumak için kollarına svastika bandı takılıyor. Kızılhaç ve Kızılay’ın din temelliğine karşı, Budacı ve Hinduların Kızılhacı/Kızılayı, svastika simgesini kullanıyor(du). 2. Paylaşım Savaşı öncesinde, Japon-Çin çatışmalarında, Kızıl Svastika, önemli insansal yardımlarda bulunmuştu. Bugün küçük çapta da olsa, Kızıl Svastika’nın insansal yardım çalışmaları sürüyor; örgütün Singapur’da ve Hong Kong’da ‘Kızıl Svastika’ adıyla iki okulu bulunmakta.
Avrupa’nın eskil tarihinde de svastikanın çokça örneğine raslanıyor. Amerika yerlileri içinde de değişik anlamlarda da olsa svastikayı kullananlar bulunmakta. Nazi bayrağı olarak svastika ise Hitler tarafından 1920’de geliştirildi. 1935’te ise svastika, Nazi Almanya’sının kamusal (resmi) simgesi oldu.
Üstünde Hinduculuk ve Budacılığın simgesi olarak svastika taşıyan Hint ve Çin malları, Avrupa ve Kuzey Amerika’da, Nazi simgelerinin yasaklanmasıyla ilgili düzenlenme nedeniyle yasaklanıyor. Dahası, Doğu Avrupalı (özellikle Macaristanlı) kimi sağcı siyasetçiler, Nazilerle komünistleri bir tutup, Avrupa’da orak-çekicin de yasaklanmasını savunuyorlar. Elbette, 2008’de AB’de ilk kez bir komünistin devlet başkanı oluşu (Güney Kıbrıs, Dimitris Hristofyas), bu sağcı siyasetçilerin savunusuna yeni bir renk katıyor.
Tacikistan ise Aryancılığın ve svastikanın dirildiği ülke: Tacikistan’da 2006, Aryan ekin yılı ilan edildi. Eski bir Sovyet Kamuerki (Cumhuriyet) olan Tacikistan yeni kimliğini ararken, İslam yerine Muhammedcilik öncesi tarihine sarılıyor; Aryanların çıktığı yer olarak Tacikistan, kavramsal olarak, uygarlığın beşiklerinden biri olma konumuna yükseltiyor. Svastika da, bu yeni kimlik arayışında, Aryanların ve dolayısıyla Taciklerin simgesi olarak yeniden kullanıma sokuluyor. Yüzde 90’ı Muhammedci olan Tacikistan, dinsel geçmişine çizgi çeken nadir ülkelerden (ayrıca Gezgin’de (2008) Nepal dışında Asya’da en yüksek oyu alan KP’nin Tacikistan KP (yüzde 20.63) olduğunu belirtmiştik). Tacikistan, Türkiye’de, Türksü Kamuerklerinden (Türki Cumhuriyet) biri olarak sayılsa da, bugün, Tacikistan’daki kamusal görüş, Taciklerin Türksü değil Aryan oldukları yönünde. Dolayısıyla Tacikistan, Aryan geçmişi sahiplenerek Türksü tarih(in)e de bir çizgi çekmiş oluyor. Fakat Tacikistan’ın svastikayı kamusal (resmi) simge olarak benimsemesinden rahatsız olan Tacikler de var: Bunların bir bölümü, 2. Paylaşım Savaşı’nda Nazilere karşı Kızıl Ordu saflarında savaşırken ölen ya da yaralanan Taciklerin yakınları; diğer bir bölümü ise Rusya’da -Tacikleri de içermek üzere- yabancılara saldıran Rus Yeni-Nazilerinin (hatta 2004’te Leningrad’da (egemenler, ‘St. Petersburg’ olarak adlandırıyor bu kenti) 9 yaşındaki bir Tacik kız çocuğunu Rus Yeni-Naziler öldürmüştü) svastikayı simge olarak kullandıklarına dikkat çekenler. Bugün, Asya’nın dört bir yanında, Hindu ve Budacı tapınaklarının birçoğunda, svastika simgesi görülmekte. Gerçekte, svastikanın AB’de yasaklanması, AB’nin simgesel baskıcılığını gösteriyor. Verilen ileti, “senin svastikaya ne anlam verdiğin beni ilgilendirmiyor; benim verdiğim anlam, Naziliktir; o yüzden svastika yasaklanmalıdır” biçiminde. AB’nin bu anlam tekeli, Naziler, svastika yerine ‘haç’ kullanmış olsalardı, kim bilir nasıl olacaktı?! Bu durumda, bir Nazi simgesi olarak ‘haç’ yasaklanacak mıydı? Yasaklanmayacaksa, bu, Asya dinlerine karşı ayrımcılıktır. Kaldı ki bu yasaklar, simgelerin özden daha önemli sayılması gerektiğini varsayıyor. AB’de, yükselen Nazicilik yerine, Nazi simgelerine karşı savaşım veriliyor. Tüm Nazi simgeleri ortadan kalksa da, Naziliği yeniden ayağa kaldıran koşullar mercek altına alınmadıkça, Nazicilik sürer. Üstelik Nazicilik, herkesin günah keçisi olarak, ABD’nin Nazicilikten geri kalmayan işgalciliğine yönelik tepkiyi söndürmek için bir iç siyaset aracı olabiliyor. Öz yerine simgeye takmak, egemenlerin işine geliyor...
İşin özü, svastika yasaklanacaksa, ABD bayrağı da yasaklanmalı ve zaten, günümüzün Aryancıları, ‘aşağı ırklar’a ‘uygarlık’ götüren ABD’den başkası değil... Ama yine, simgeyle değil özle savaşmalı...

Gezgin, U.B. (2008). Asya-Pasifik’te Bu Hafta (69): Asya partileri. Evrensel Hayat Eki, sayı 229, 23 Kasım 2008. http://www.evrensel.net/ekhaber.php?haber_id=40991
Dr. Ulaş Başar Gezgin

Evrensel'i Takip Et