29 Mart 2009 00:00
Profesyonel okur ödülü
Yılmaz Öztürk ölmüş. Biz ona Sarı Yılmaz derdik. Adnan Özyalçınerin de benim de gençlik arkadaşımızdı. Her zaman tezi tezine elimize geçen ölüm haberi, mesajı ayak sürümüş.
Yılmaz Öztürk ölmüş. Biz ona Sarı Yılmaz derdik. Adnan Özyalçınerin de benim de gençlik arkadaşımızdı. Her zaman tezi tezine elimize geçen ölüm haberi, mesajı ayak sürümüş. Ya da ben geç açmışım bilgisayarı. Beynimden vurulmuşa döndüm: Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Üyesi, Değerli arkadaşımız Yılmaz Öztürkü 23 Mart 2009 Pazartesi günü kaybettik. 1936 yılında Ofda (Trabzon) doğan Öztürk İstanbul Erkek Lisesinden sonra İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi, İstanbul Üniversitesi İşletme İktisadı Fakültesi, İstanbul Üniversitesi Gazetecilik Enstitüsünü bitirdi. Gazeteciliğe 1959 yılında Cumhuriyet Gazetesinde muhabir olarak başlayan Öztürk Yeni İstanbul, Yeni Gazete, Şehir Gazetesi ve çeşitli dergilerde çalıştı.
Yılmaz Öztürkün cenazesi 25 Mart 2009 Çarşamba günü öğle namazının ardından Bostancı Altıntepe Camisinden alınarak Küçükyalı Mezarlığında toprağa verilecek.
Ben bu haberi okuduğumda öğle okundu okunacaktı. Ve Avrupa yakasındaydım. Belki helikopterimiz olsa... Özyalçınere nasıl söyleyebileceğimi bilemedim.
Sonra onu görmeyeli ne kadar oldu diye düşündüm. Ne kadar uzun süre kitap sergilerinde, fuarlarda, ödül törenlerinde birlikteydik. Biz hep konuşmacı falandık, o dinleyici. Biz kitap imzalıyorduk, o alıyordu.
Bir gün gülerek: Ne zaman vereceksiniz ödülümü dedi.
Ne ödülü?Profesyonel okur ödülü. Baksana çevrene, yazıya çiziye bulaşmadan buraya gelen benden başka kaç kişi var...
Hiçbir şey söyleyemedim. Haklıydı. Sonra düşündüm profesyonel okur ödülü konsa, almak için okurlar yarışır mıydı?
Yılmaz yalnız okur değildi ki... 12 Eylül sonrası içimizi ferahlatacak, gülümsetecek karikatürlerin, sloganların yer aldığı kartları yollayıp durmuştu. Dilden dile aktardığımız, dilimizin ucundakini cesurca dile getiren desenlerin çizeri o muydu? Sormadık bile. Belli bir ajansı mı vardı? Yoksa bahanesi miydi bu ajans konuşacak hiç vaktimiz olmadı. Ama başımızı ne zaman çevirsek o oradaydı. Gençliğimiz gibi, ışıltılı gülüşü ile. Futbolculuğunun verdiği çeviklikle.
İstanbul Erkek Lisesinin pilav gününde de bir arada olamayacağız. Seçimler üstüne de konuşamayacağız... Gençlik arkadaşlarını özlemek bazen çaresiz bir sızı oluyor içimizde. Bazen de tutulmaya çalışılan bir hıçkırık
Vedalaşamamanın acısı bir kinin acısı gibi ağzımızda büyüyor, büyüyor.
Sarı Yılmaz, Profesyonel Okur Ödülünü almadan öldü. İstanbul Erkek Lisesinin bunca profesyonel yazarının yanında belki de tek profesyonel okurdu. Umuttan yanaydı. Emekten yanaydı. Mizahtan yanaydı.
Umudu, emeği, mizahı yere düşürmeyeceğiz kardeşim.
Seçimimiz umuttan, emekten yana.
Ve elbette en iyi eleştirmen olan mizahı dışlamayacağız. Rahat uyu.
Maksat Muhabbet - Sennur Sezer