2 Nisan 2009 00:00
Barajları çatladı!
ABD gibi olmalıydı, Cumhuriyetçiler ve Demokrat Parti gibi. Sadece düzenin iki partisi; AKP ve CHP. İşte bu reçete dayatıldı Türkiye halkına. Ya AKP ya CHP!
Bu reçetenin uygulanabilmesi için de toplum psikolojik savaş yöntemleriyle oldukça hazırlanmıştı: Şeriat, türban, Kürtler, bölünme Korku egemen kılınmıştı. İşte bu korku ve koşullanmışlıkla girildi seçim sürecine.
Ama hesaplayamadıkları bir durumla karşılaştılar. Birlikte Başaracağız oluşumu, 200 civarında sol, toplumcu, komüncü parti, dergi, platform bir araya gelerek seçimlere, ortak adayları ile girmeğe karar verdi.
Her demokrasi, egemenlerin diktatörlüğüdür. Bu seçim sürecinde ilk karşılaşılan gerçek bu oldu.
Egemenlerin devleti ve basını, görevlerini hiç kusursuz yapmağa devam ediyorlardı. Birlikte Başaracağız oluşumu engellenmeliydi. Basın, bu oluşumu yok sayıyor ve görmezden geliyordu. Birlikte Başaracağız adaylarından söz edildiğinde ise, yalan, iftira, adaylar hakkında şüphe ve kuşku uyandıracak şekilde haberler yayılıyordu.
Bu görevlerini yaparlarken de, en yetkilileri, Bir patron gazetesinde çalıştıklarını, kaç kişinin bu işten ekmek yediğini, esasında basının tüm sayfa ve hatta tüm satırlarını seçim için düzen partilerine sattığını, dolaysıyla Birlikte Başaracağız oluşumundan söz etmelerinin olanaksız olduğunu söylüyordu. Bu bilinmeyen şey değildir. Amma, bu kadar da yüzsüzce, arsızca ve utanmadan söyleniyor olmasına ilk kez rastlanılıyordu.
AKP ve CHP olabildiğince parlatılıyordu; seçim bölgesinin özelliklerine ve koşullarına göre seçmen bu partilerden birini seçmeğe zorlanıyordu. Devletin ve basının tüm olanakları bu iş için seferber edilmişti. Birlikte Başaracağız oluşumunu engellemek olası değildi. Oluşum, niceliksel değil, niteliksel birliktelikti. Yani kendini oluşturan birimlerin toplamından fazlaydı. Sinerjik çalışılıyordu. Oluşumun unsurları, birbirlerini tanıyor, yakınlaşıyor ve çelişkilerini ortak amaç doğrultusunda çözebiliyordu. Süreç, güvenin ve gücün çoğalmasını getiriyordu.
Her şey güllük gülistanlık değildi, amma amaca doğru yürünebiliyordu. Birlik sağlanabiliyordu. Başarı ise bu çalışmaların ardından geldi: Birlikte Başaracağız adayları, seçimlere katıldıkları bölgelerde, 3. ve 4. sıralarda yer almışlardı. Oy oranları da oldukça iyiydi.
Doğal olarak, düzen basını ve televizyonları, seçim sonuçlarındaki bu başarılarımızı da görmezden geliyordu. Sıralamalarda 5., 6., 7. olan düzen partilerinin oy sayıları ve yüzdelerine yer veren haberlerinde, Birlikte Başaracağız oluşumunun oylarından ve başarılarından söz edilmiyordu.
Batıda Türk ve Kürt halkları birbirlerini tanımıştır. Birlikte çalışmayı ve başarmayı gerçekleştirmişlerdir. Korkuyu yok etmişlerdir. Sol partiler, guruplar, dergiler aynı şekilde tanışmış ve sinerjik olarak iş yapabilecek duruma gelmişlerdir. Ancak, bütün bu olumluluklar yeterli değildir. Şimdi daha büyük ve zor görevler vardır. Bu birliktelik ve başarı, geliştirilerek sürdürülebilmelidir. Tek parti amaçlanmalıdır. Beş değişik oyun verildiği oylama düzeninin, farklı olarak girdiğimiz seçim konularında nasıl oy teleflerine neden olduğunu görmeliyiz.
G-20lerin toplanıp, kapitalizmin girdiği krizden nasıl kurtulacağını tartıştığı günlerde, koşulları iyi değerlendirmeliyiz. Emperyalizm, küresel birliktelikle hareket edemeyecektir. Karakteri de buna elvermez. Yıkılışları kaçınılmazdır. Artık egemenlerin düzen barajında çatlak oluşturulmuştur. Nasıl gövdesindeki çok ince bir çatlak bile bir barajın yıkılacağının işaretiyse, bu seçim çalışmalarımız ve başarımız, egemenlerin diktatoryasının gövdesini çatlatmıştır.
En geç iki yıl içinde yapılacak genel seçimlere hemen, şimdi hazırlanmalıyız; hep birlikte ve bir örgütlülükte.
Son zaferimiz yakındır!
ERTUĞRUL BARKA EMEP Narlıdere Belediye Başkan Adayı
Evrensel'i Takip Et