04 Nisan 2009 00:00

HAYAT YAZILARI

Öncelikle seçim değerlendirmelerinde yapılan genellemelerin büyük oranda yanıltıcı olduğuna inandığımı ifade etmeliyim. Şehir şehir hatta ilçe ilçe analiz yapmadan, toptancı tespitlerde bulunurken fazla iddialı cümleler kurmamayı tercih edenlerdenim.

Paylaş

Öncelikle seçim değerlendirmelerinde yapılan genellemelerin büyük oranda yanıltıcı olduğuna inandığımı ifade etmeliyim. Şehir şehir hatta ilçe ilçe analiz yapmadan, toptancı tespitlerde bulunurken fazla iddialı cümleler kurmamayı tercih edenlerdenim. Elbette bu yerel gerçeklerin toplamından ulusal ölçekte tespitler yapılabilir. Ancak yerel tabloları yok sayarak yapılan analizlerin ciddi yanılma potansiyeli taşıdığını göz ardı etmemeliyiz. Bu yanlış genellemelerin başında Kürt oyları üzerine yapılan değerlendirmeler geliyor. “Halk hizmeti değil kimliği tercih etti” cümlesi üzerinden yola çıktığınızda yerel gerçeklikleri de buna uygun ve toptancı bir okuma ile ele almak zorunda kalmaktasınız. Oysa bu cümle daha baştan büyük bir yanlışlığa bizi sürüklemektedir. DTP’li belediyeler hiç hizmet vermemiş, AKP’li belediyeler de çok iyi hizmet vermiş ama halk tercihini hizmetten değil, kimlikten yana yapmış gibi tablo ile karşı karşıya kalmaktayız.
Benzer bir analizi “Halk sosyalistlere oy vermedi” cümlesinde de görmek mümkün. DTP’yi sosyalist bir parti olarak kabul etmeseniz bile bazı adaylarının sol, sosyalist olduğunu görmezlikten gelerek değerlendirme yapmak ne kadar doğru olabilir. Sosyalist kimliği mi yoksa Kürt kimliği mi öncelikli belirleyici olmuştur, tartışması elbette yapılabilir. Ancak bu tartışmayı yaparken DTP’lileri peşinen milliyetçi bir tanımlama ile ele almak, büyük yanlış çıkarımlara bizi götürür.
DTP dışında yer alan sosyalist partilerin aldığı oy üzerinden yapılacak değerlendirmelerde de, sürecin daha başından itibaren sorgulamayı başlatmalıyız. “Halktan oy istediler mi ki, halk oy vermedi ?” Sorusunu sormadan, rakamlar üzerinden analiz yapmak oldukça yüzeysel genellemeler yapma noktasına sürükler. Halktan oy istemek, benzetme yerinde ise, işyerinizi açıp müşteri beklemek değildir elbette. Halkın ilgisini artıracak, endişelerini giderecek açılımlar ortaya koymak, yani seçim dönemini aşan bir siyasal mücadeleyi masaya yatırmak gerekir. Ulusal ölçekte medya imkanlarını kullanan partiler için böyle bir ihtiyaç söz konusu olmayabilir. Ancak sandığı ve seçimi aşan bir siyasal süreçten bahsediyorsanız çalışmalarınızın da bu doğrultuda planlanması gerekir.
Seçim işbirliklerinin de bu eksende yeniden ele alınması gerekir. Onlarca örgütün bir seçim işbirliğini deklare edip kıran kırana pazarlıklar yapmasından sonra ortada çalışma görülmüyorsa, oturup örgütün ne anlama geldiğini yeniden sorgulamak gerekmez mi ? Bu değerlendirmeler, kimseyi hafife alma niyeti taşımayan aksine her inisiyatifi önemsemekten kaynaklı bir beklenti hatırlatmasıdır.
CHP üzerinden beklentilerini diri tutan sol çevrelerin sonra geri dönüp “Halk sosyalistlere oy vermedi” değerlendirmesi yapmalarını öncelikle kendine inanmama hali olarak görüyorum. CHP ile AKP gerilimi üzerine siyasal tutum belirleyenlerin, siyasette edilgen pozisyondan kurtulup, belirleyici özne olabilmeleri şimdilik mümkün gözükmüyor.
Ekonomik krizin mutlaka sola ilgiyi artıracağı beklentisi büyük bir hayale dönüşebilir. Dahası bu süreç Türkiye’yi daha milliyetçi tercihlerin yapıldığı bir ortama sürükleyebilir. İlk genel seçimler için MHP-CHP koalisyonu hesapları yapıldığını umarım herkes bilerek seçim değerlendirmesini yapar ve seçimleri beklemeden geleceğe dair yol haritasını masaya yatırır.
AYHAN BİLGEN
ÖNCEKİ HABER

EKONOMİK PERSPEKTİF

SONRAKİ HABER

YENİGÜN

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...