9 Nisan 2009 00:00

Yaşanabilir bir Samandağ için...


Biz burada doğduk. İşimizi, Atalarımızın-Dedelerimizin bize miras bıraktığı bu topraklarda kurduk. Burada devam etme düşüncesindeyiz. Eğer Samandağ’da yeni bir açılım yapmazsak çocuklarımıza Samandağ’da iş yapma imkanı kalmayacak, çocuklarımız geri gelmeyecek.
İşte tam bu ortamda Samandağ’a sahip çıkma, insanların buradan kaçışını durdurma, Samandağ’ın kentleşme sorunlarını çözme anlamında bir müdahalede bulunma kararı aldık. Bu kararı beraber alan değişik çevreden, farklı mahalle ve farklı aileden yüzlerce kişi ile birlikte Samandağ Yerel Çalışma Platformu’nu kurduk.
Amacımız siyaset yapmak değildi. Siyasetten geçinmek hiç değildi. Hepimizin işi vardı. Biz bunu sorumluluk olarak görüyorduk ve Samandağ’da yaşamak gibi bir derdimiz vardı. 2009’da yerel seçimler yapılacaktı ve Samandağ’ın kaybedecek bir 5 senesi daha yoktu.
Her hafta salı günleri toplanmaya başladık. Her hafta bir gündem belirledik, sorunlarımızı konuştuk. Çözüm önerilerini tartıştık. Toplantılarımızda hiç bir zaman oylama kolaycılığına kaçmadık. Bütün arkadaşlarımız ikna olana kadar konuyu tartışmaya devam ettik.
2008’in ocak ayında 17 kişiyle başlayan ilk toplantımızdan sonra Eylül’de her hafta düzenli olarak toplanan 150 kişiye ulaşmıştık. Aramıza katılanların sadece siyasi yaşamında değil, mesleki ve kişisel yaşamında da bir şaibe olmamasına çok özen gösterdik.
Samandağ’ın yeşil alan eksiğini dikkate alarak yeşil alan olarak belirlenmiş yerleri park yapmak için talep ettik. Bütün masrafları kendimiz karşılayarak çocuk parkları ve dinlenme parkı yapmak için yer talep ettik. Önce bize ifrazı ve kamulaştırılması yapılmış yer olmadığı söylendi. Ancak daha sonra Meryem Cabir tarafından çocuk parkı yapılması şartıyla belediyeye bağışlanmış bir alanı ada parsel numarasını belirterek istediğimizde bize resmi cevap verilmedi ancak hemen belediyenin dozerleri oraya gönderilerek derhal yapımına girişildi. Yapım aşamasında ve daha sonra sürekli Samandağ Yerel Çalışma Platformu tarafından incelendi ve yapımı hassasiyetle takip edildi. Böylece daha iktidara gelmeden, yapıcı muhalefetin Samandağ’a neler kazandırabileceğini göstermiş olduk. Meryem Cabir Parkı o mahallenin havasını değiştirdi. Biz bundan gurur duyuyoruz.
9 Kasımda 3. genişletilmiş toplantımızı Aspendos Düğün Salonunda yaptık. Birebir ilişkilendiğimiz Samandağ sevdalılarını Aspendos’a topladık. Onlara kendimizi anlattık, onları dinledik. Slayt gösterimizle temel sorunlara vurgu yaptık. “Kimseye siyasi diyet borcumuz yok. Kimseye kırgınlığımız yok. Biz ekibimize güveniyoruz ve iktidarı istiyoruz. Samandağ’da, halkla belediye arasındaki güvensizlik sorununu biz bu ekiple ortadan kaldıracağız” dedik.
Daha önce bizi çoluk-çocuk olarak görenler artık Samandağ’da CHP ve AKP dışındaki üçüncü yolu bizim öreceğimizi söylüyorlardı. Eylül ayına kadar çalışmalarımızı Samandağ Yerel Çalışma Platformu adı altında yürüttük. Eylül’de artık herkes bize “Adayınız kim, partiniz kim” sorusunu dayatmaya başlamıştı.
Tabii biz siyaset toyları seçimi sadece halkla kazanacağımızı sanıyorduk. Seçime girmek için, özellikle Belediye Meclisi listesi için bir partiye ihtiyacımız olduğunu bilmiyorduk. Siyasi abilerimiz önceden SHP’yi ve ÖDP’yi “kapatmışlardı”. Bizse çalışmalarımızı sadece halkla yapıyorduk. Platform adına bildiriler dağıtıyor, insanlara kim olduğumuzu ve neler yapmak istediğimizi anlatıyorduk. Eylül ayında zorunlu olarak parti arayışına girdik. SHP’li arkadaşlarla görüşmeler yaptık. Onlar bize “Adayımız A. Latif Günay’dır. Sadece onun adaylığında birleşiriz” dediler. ÖDP de “Adayımız M. Yatkın’dır. Başka şart kabul etmiyoruz” dedi. Sonuçta kala kala DSP kaldı. DSP il ve ilçe yönetiminin beraber olduğu bir toplantıda DSP ile el sıkıştık.
Biz de başkan adayımızı belirlemek için çalışmalara başladık. Yöntem şuydu: Platformun 150 üyesi kendi gönlünden geçen başkan adayını bir kağıda yazıp boş kutuya atacak. İçinden en çok oy alan ilk beş kişi bizim başkan aday adaylarımız olacaktı. Başkan adayları kendi aralarında başkan adayını seçecekti. Anlaşmazlık halinde tekrar platforma başvurulacaktı.
Beş aday adayımızı belirledik. Beş kişiden biri Hülya Nehir’di. Biri de Hülya Nehir’in eşi Mithat Nehir. Hülya Nehir adı öne çıktı ve biz de onun adına DSP’den adaylık başvurusunda bulunduk. Sonra genel merkez düzeyinde seçime katılmama kararı alan SHP’nin adayı Latif Günay da DSP’den aday adayı oldu. Tartışmalardan sonra DSP’nin il ve ilçe başkanları bize ”DSP’nin başkan adayı Hülya Nehir’dir. Hayırlı olsun. Çalışmalara başlayın” dediler.
Ertesi gün Hülya Hanım fotoğraf çektirdi; broşürler basıldı. Otuz beş bin broşür tüm Samandağ’ına dağıtıldı. Ama Hülya Hanım 11 gün DSP’nin adayı kaldıktan sonra 11. gün DSP merkezinden aynen şu fax geldi. “Yeni yapılan değişikliğe göre Samandağ adayımız A. Latif Günay’dır.”
Samandağ tarihindeki ilk kadın başkan adayı böylece devre dışı bırakılmış oldu. Kanun gereği bir partiden aday olduğun zaman başka partiden aday olunamıyormuş. Biz de Platform olarak önce Hülya Nehir’le bağımsız devam etme kararı aldık. Derken ÖDP’den teklif geldi. Adayları ÖDP’yi bırakıp DSP’den 1. sıra Belediye Meclisi adayı olmuş. Biz de ÖDP şemsiyesi altında Hülya Nehir’in eşi ve zaten beş aday adayımızdan biri olan Veteriner Hekim Mithat Nehir’le yola devam etme kararı aldık.
17 Şubat sabahı, son başvuru tarihine 8 saat kala adaylık başvurusunda bulunduk ve meclis üyeleri listesini başvuru bitimine dakikalar kala yetiştirdik.
2008 Eylül’ünden bu yana DSP’nin güverciniyle tanıtım yapan, 2008 Aralık’ından bu yana Hülya Nehir’in adaylığını tanıtan biz, bir buçuk ay gibi kısa sürede ÖDP’yi ve Mithat Nehir’i anlattık.
Ve kazandık.
CEM ÇAPAR Veteriner Hekim

Evrensel'i Takip Et