10 Nisan 2009 00:00
GERÇEK
Başlıca iller ve sanayi merkezlerinden, 1 Mayısın alanlarda, işyerlerinde kutlanması için hazırlıkların başladığı haberleri geliyor.
Başlıca iller ve sanayi merkezlerinden, 1 Mayısın alanlarda, işyerlerinde kutlanması için hazırlıkların başladığı haberleri geliyor.
Önceki gün toplanan Türk-İş Başkanlar Kurulu da 1 Mayısın her yerde ve özgürce kutlanması için karar aldı.
Burada 1 Mayısın her yerde kutlanması vurgusunun iki anlamı olduğu anlaşılıyor. Bu anlamlardan birincisi; Türkiyenin her ilinde, ilçesinde, istenen her yerinde kutlanmasıdır. Bu vurgunun ikinci anlamı ise; yılardır emekçilere kapalı tutulan Taksimde, kutlamaların serbest olmasıdır. Nitekim Türk-İş Başkanlar Kurulu, bu vurguyu somutlaştırmak için 1 Mayısı Taksimde kutlamak için başvuracağını da açıkladı.
Burada şunu belirtelim ki DİSKin, bağlı sendikaların ve şubelerin tümünü sadece Taksimde yapılacak kutlamaya çağırması, Türkiyede yıllardır Her yer 1 Mayıs alanı sloganı ile gelenekselleşen kutlama biçimiyle çelişmektedir. DİSK yönetimi; sadece yöneticiler, temsilciler sınırlı yapsa bile, diğer illerde 1 Mayıs kutlamaları önemli ölçüde zarar görmektedir. Çünkü DİSKin içinde olmadığı bir 1 Mayıs, kimsenin içine sinmemektedir. Bunların da ötesinde; günümüzün gerçekleri düşünüldüğünde, Kocaelinde, Gebzede, Bursada DİSK/Birleşik Metal-İş Sendikasının başında olmadığı bir 1 Mayıs, 1 Mayısın ruhunu alana ne kadar yansıtabilir? Bu yüzden de DİSKin, tüm ülke sathındaki şubelerini Taksime çağırma kararını gözden geçirmesinin, 1 Mayıs alanlarındaki birlik ve coşkunun büyümesine hizmet edeceği açıktır.
Öte yandan, Başbakan Erdoğanın; 1 Mayısın tatil günü olması için bir bakanını konfederasyonlarla görüşmekle görevlendirdiği haberleri de çıktı basında.
Evet; 1 Mayısın, İşçi Sınıfının Birlik Mücadele ve Dayanışma Günü olarak kutlanması ve bugünün tatil ilan edilmesi, işçiler ve sendikaları tarafından yıllardır istenmektedir.
Geçen yıl konu yeniden gündeme geldiğinde, CHP ve AKP gruplarından bu doğrultuda önergeler verilmiş olmasına karşın Başbakan, Türkiye tatiller ülkesi zaten. Bir günlük tatilin ülkeye maliyeti 2 katrilyon diye bunu reddetmişti.
Başbakanın fikir değiştirmesinin nedeni olarak ilk akla gelen; seçimde aldığı oyaların düşmesi ve bu eğilimi tersine döndürmek için emekçilerin ileri kesimleriyle ve emek örgütleriyle duygusal bir bağlantı kurmak istemesidir!
Muhtemeldir ki AKP ve Erdoğan, TRT Şeş ve başka örneklerde görüldüğü gibi, yarın emekçilerin karşısına çıkıp; Bakın, yıllardır yasak olan 1 Mayısı bile tatil ettik. Bir de AKP Hükümeti emekten yana bir şey yapmadı demeyin! diyecektir. Ama bu asla böyle değildir. Tersi doğrudur. Bugün AKP Hükümetinin, CHP ve AKPnin böyle bir hakkı kabul etmesinin nedeni, bu alanda yürütülen 40 yıllık mücadeledir. Asıl soru; bu partilerin, bu zihniyetin 40 yıldır neden bu hakkı tanımadığı, uygar dünyanın yüz küsur yıldır tanıdığı bu hakkı, bugüne kadar tanımamakta neden ısrar ettiğidir.
Sonuçta, hükümetin 1 Mayısı tatil günü ilan etmesi iyidir. Ama bu bayramın adı yok şu yok bu bayramı gibi suni adlarla değil, İşçi Sınıfının Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü (Bayramı) olarak adıyla ilan etmesi esastır. Aksi halde; işçiler tarafından fiiliyatta zaten böyle bir bayram günü olarak kutlanan 1 Mayısın anlam ve önemini ifade etmeyen bir resmi düzenlemenin anlamı olmayacaktır. Çünkü burada kazanım, 1 Mayısın herhangi bir gerekçeyle tatil olması değil, sınıfın ve emeğin değerlerinin kutlandığı bir gün olarak kabulüdür!
İ. Sabri Durmaz