10 Nisan 2009 00:00
Obama Müslüman dünyayla barışı gerçekleştirebilir mi?
2003te Irak savaşının başlaması, ABD ile bölgedeki hemen hemen bütün ülkeler arasında bir kopukluk olacağının güçlü sinyallerini verdi. Irak Dışişleri Bakanı Zebari, Irakın komşularının hiçbiri, kesinlikle hiçbiri, ABDnin Irak işgalinden hoşnut değil dedi.
2003te Irak savaşının başlaması, ABD ile bölgedeki hemen hemen bütün ülkeler arasında bir kopukluk olacağının güçlü sinyallerini verdi. Irak Dışişleri Bakanı Zebari, Irakın komşularının hiçbiri, kesinlikle hiçbiri, ABDnin Irak işgalinden hoşnut değil dedi. ABDnin Türkiye gibi müttefikleri ABD askerlerinin Irak işgali için kendi bölgelerini kullanmalarına izin vermeyerek Beyaz Sarayı şaşırttı. Ülkeye ilk resmi ziyaretini gerçekleştiren Obama, geride anarşi bırakıyor ya da sıvışıyor gibi görünmeden Iraktan ayrılmaya çalışıyor. Eski müttefiklerini tekrar kazanmaya yönelik Ankarada yaptığı konuşmada açıkça söylediği gibi Bushun mirası olan, İslamla ABD arasındaki cepheleşmeyi sonlandırmaya çalışıyor.
Bushun başlattığı savaşları ve ABD karşıtlığını tersine çevirmek Obama için kolay olmayacak. Irak Cumhurbaşkanı ve Başbakanı zamanlarının büyük bölümünü Yeşil Bölgedeki deliklerinde geçiriyor. ABD Başkanı, hava koşullarından dolayı Yeşil Bölgeden helikopterle bile geçemedi. Hava yolu hala güvensiz ve Bağdat dünyadaki en tehlikeli bölgelerden biri. Irakın politik görünümü de ABD işgaliyle sürekli olarak değiştirildi ve ABDye bağlı olmayan dengeli bir Irak devletinin oluşması zor olacak. Iraktaki kamuoyu yoklamaları, çoğu Iraklının ülkelerini yönetenlerin kendi hükümetleri değil, ABD olduğuna inandığını gösteriyor. ABDnin diplomasiyle yürüttüğü söylem, Irak ya da Afganistandaki gerçeklerin değişiminden daha kolay değişiyor. Obamanın Ankarada Meclisteki konuşması, Müslüman dünyaya, ABDnin İslamla savaşmadığı teminatını vermeye yoğunlaştı. Müslüman devletlerin liderlerinin çoğu, ABDnin beyanlarını takdir etti ancak Obamanın gerçek değişimi gösterip gösteremeyeceğini de merakla bekliyorlar.
Obamayla görüşmelerinde Türk öğrenciler, gelecekteki ABD eylemlerinin Bushun yaptıklarından çok farklı olacağı kuşkularını dile getirdiler. Obama zaman verilmesi gerektiği ve Devlet gemisinin hareketinin yavaş bir süreç olduğunu söyleyerek yeterince akıllı cevap verdi. Asya ve Avrupa sınırlarındaki İstanbul, ABD liderinin İslama yönelik gönül alıcı düşüncesini açıklamak için iyi bir yer. Fakat akıcı İngilizceleriyle Obamaya sorular soran kısa etekli ve başörtüsüz bayan öğrenciler, modern Türkiyedeki din ve laiklik arasındaki dengenin yanıltıcı bir izlenimini verdiler. Gerçekte laiklik Türkiyenin iç kesimlerinde ve İstanbulun arka bölgelerinde bile oldukça cansız. Özellikle İstanbul, Ankara ve İzmirde eski orta sınıf, belki laik devletin savunmasında kararlı ancak, Anadolu Kaplanları olarak bilinen Türkiyenin dikkat çekici ekonomik gelişimine öncülük eden şirketler, genellikle türbanlı kadınların olduğu muhafazakar ailelerden oluşuyor.
Obamanın ABDnin İslama yönelik politikasında U dönüşü yapma çabası, ABDnin İsrail ve Filistine, Irakın işgaline, İran ve Suriyeye karşı cephe almaya ve Afganistandaki savaşa yönelik politikalarındaki değişime bağlıdır. Arap dünyasında siyasal İslamın laik ulusalcılığa karşı galip gelmesi, büyük ölçüde devlet ya da toplum düşmanlarına karşı savaşımındaki başarısından kaynaklandı. Mısırdaki Nasser ulusalcılığı, 1967deki İsraille savaşta utanç verici yenilgiyle itibarını kaybetti. Tüm askeri kabalıklarına rağmen Irakta Saddam Hüseyin korkunç bir askeri liderdi. Arap dünyasındaki laikliği ve ulusalcılığı benimseyen bütün askeri yönetimler, bozuk ve düzensiz otokrasiler içindeki devinimle başladı ya da sonlandı. Bunun karşısında siyasal İslam, toplumu savunmaya yönelik verdiği sözleri bir biçimde başardı. Lübnanda Hizbullah gerillaları, 1990larda Yaser Arafatın komutanlarının terk edip kaçtığı yerde İsrail güçlerini geri püskürtmeyi başardı. Bu yıl Hamas, İsraile karşı direnişe bağlı tek Filistin hareketinin kendisi olduğunu gösterdi. Afganistanda Taliban savaşçıları, yabancı işgalcilere karşı savaşma avantajına sahip. Afganistan ve Iraktaki laiklik ise yabancı işgale hizmet etmek gibi büyük bir sorunla karşı karşıya. Kemal Atatürk ve Türkiyedeki ulusalcılar, 1915 ve 1922 yılları arasındaki yabancı saldırılardan Türkiyenin can damarlarını savunmayı başardılar. Bu, Türkiyedeki ulusalcılık ve laikliğin diğer bütün İslam ülkelerindekinden daha güçlü olmasının da nedenidir ve Irak, Mısır ya da Suriyedekilerin asla sahip olamayacağı Türkiyedeki ulusalcılık ve laikliğe popülarite ve güvenilirlik kazandırıyor.
Obamanın ABD ve Müslüman dünya arasındaki kutuplaştırmayı sonlandırma amacı, hem kolay hem zor. Kolay, çünkü kutuplaşmanın önceliği, din ya da uyuşmaz kültürler üzerine değil. Zor, çünkü Filistinlilerin kaderi, Irakın geleceği ve Afganistanın kontrolü gibi gerçek sorunlar üzerine kurulu. Obama, İsraille ABDnin ilişkisini değiştirmek istese de politik gücünün Bushun kinden daha fazla olduğu net değil. Eğer bu somut sorunlar çözülmezse, ABDnin İslam dünyasıyla kutuplaşması, Bush yönetiminde olduğu kadar çatışmacı ve zor olarak kalabilir.
Patrick Cockburn, 8 Nisan 2009