11 Nisan 2009 00:00
BAŞYAZI
Dün, Taksime çıkmak isteyen İstanbulluları, belediye otobüsleri, Taksime 500-1000 metre uzaktaki duraklarda indirdi. Çünkü; alana giden bütün yollar trafiğe kapatılmış, giriş çıkışlar polis tarafından tutulmuştu.
Dün, Taksime çıkmak isteyen İstanbulluları, belediye otobüsleri, Taksime 500-1000 metre uzaktaki duraklarda indirdi. Çünkü; alana giden bütün yollar trafiğe kapatılmış, giriş çıkışlar polis tarafından tutulmuştu. Yayaların ise mitinglerde bile görülmeyen sıkılıkta bir aramadan geçirilerek Taksime doğru gitmesine izin veriliyordu.
Tabii, günün mana ve ehemmiyetini bilmeyenler, Hayırdır inşallah! Taksimde birilerinin mitingine izin verilmiş galiba dediler. 1 Mayısın Taksimde kutlanması tartışmalarını bilenler ise daha iyimserdi: Eh, Taksim gösterilere açıldığına göre 1 Mayısın Taksimde kutlanması için izin çıkabilir diye yorumlar da yaptılar. Hele alana bir miting için kerevetler ve kürsüler kurulduğunu görenlerin, Taksim artık gösterilere açılmıştır fikri daha da güçlendi.
Ama Bu kimin mitingi, kime izin vermişler gibi soruların peşine düşenlerin aldığı yanıt, düş kırıklığı yaratacak mahiyetteydi. Çünkü 10 Nisan Polis Günüydü ve Taksim de, polisin kutlama eylemleri için süslenmişti!
Evrenselde yıllardır, yeniden yeniden tekrarlanmış olmasına karşın bir kez daha... Ki Taksim, bugüne kadar Milli Takım ya da büyük takımların Avrupa ve Dünya Kupası maçları sonrasında kutlamalar için kullanılıyordu. Ayrıca, yeni yıl etkinliklerinde yüz binlerin katıldığı kutlamaların her yıl yapıldığı da herkesin bildiği bir gerçektir.
Yani, İstanbul valisi ve yetkililerin dediği gibi; Taksim, kalabalık bir miting için uygun değil iddiası, sadece 1 Mayısın Taksimde yapılmasını engellemek için uydurulan bir gerekçedir.
Demek ki Taksimde on binleri, yüz binleri aşan bir kitle toplandığında, bir güvenlik zafiyeti ortaya çıkmıyor. 1 Mayısta da bir güvenlik zafiyetinin olmayacağı; Çağlayan ya da Kadıköydeki sorunlardan daha fazla sorun çıkmayacağı açıktır. Ancak, ülkeyi ve İstanbulu yönetenler, büyük bir kibirle; yasalar ne derse desin, Biz şurada kutlayamazsın diyorsak kutlayamazsınız demekte ısrar etmektedir.
Bu çifte standartın, bir çifte standardı da aşıp, işçiler ve sendikalarla alay edercesine bir kez daha kamuoyunun gözünün içine sokulduğu gün; DİSK ve KESK, dün, 1 Mayısta izin almadan Taksimde olacağız açıklamasını yaptılar. 8 Nisan günü de Türk-İş, 1 Mayısı Taksimde kutlamak için karar almıştı.
Yine dün, İstanbul Valisi Güler de, geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi Taksimin 1 Mayıs kutlamak için uygun olmadığını açıklayarak, Taksim ve 1 Mayıs tartışmasını, 2008in Nisanı başındaki duruma döndürdü.
Evet; Türkiyenin işçilerinin, emekçilerinin de Milli Takım taraftarları ya da Polis Günü kutlamacıları kadar 1 Mayısı Taksimde kutlama hakları var. Dahası, emekçilerin diğerlerinden daha fazla nedenleri var. Ama, suyun başını diğerleri tuttuğu için emekçiler, bu isteklerini ancak, hele de izin almayacaklarsa, Taksimi zapt edecek büyüklükte bir işçi-emekçi gücünü 1 Mayıs günü Taksime yürüterek gerçekleştirebilirler.
Bunun ilk koşulu ise hizmet ve mal üretimi birimlerinde on binlerin sokakları zapt edeceği bir 1 Mayısı örgütlemektir. Elbette bunun nesnel koşulları var. Ama, sendikalar böyle bir 1 Mayısı hazırlamakta ne kadar hareketli; bu tartışmalıdır.
Dahası, Taksim seçeneğini tek seçenek olarak öne sürenler; eğer 1 Mayısa yaklaşıldığında alanları zapt edecek güç birikimini oluşturamamışsa, başka seçenekleri de reddetmeyen bir çizgi izlemek durumundadırlar. Son iki yıldır İstanbulun işçilerinin 1 Mayısı en geniş katılımla kutlamasını engelleyen taktik yinelenmemelidir.
Bugün valisiyle, emniyetiyle yönetenlerin, emekçileri 2008deki gibi köşeye sıkıştırma taktiklerini bozacak bir hazırlık ve bunun gerektirdiği çalışmayı yapmak belirleyici olacaktır. Aksi halde 1 Mayıs, sendikalar ve emekçilerin çeşitli kesimleri arasındaki çelişmeleri kışkırtan bir güne dönüşebilir!
İHSAN ÇARALAN