11 Nisan 2009 00:00
Devlet daha fazla rol alacak
Önümüzdeki süreç, sermaye birikiminin daha fazla merkezileştiği ve tekelci saldırganlığın arttığı bir süreç olacak.
İçinden geçilen kapitalist bunalıma dair çıkış yollarının arandığı G-20 Zirvesi, artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını gösterdi. Düne kadar kural kabul edilen neoliberalizmin yerine denetimli kapitalizm dönemine geçiş ilan edilmiş oldu. Aslında geçtiğimiz aylarda düzenlenen çeşitli toplantılar ve IMF, Dünya Bankası gibi kuruluşlar ile bazı erken kapitalistleşen ülke devletlerinin temsilcileri, yeni bir birikim rejiminin sinyallerini parçalı olarak vermişlerdi. Bu toplantıyla malum olan ilan edilmiştir.
Denetimli kapitalizm kavramı esas olarak kapitalizmin doğasına aykırıdır. Kapitalist üretim ilişkileri yapı itibariyle düzensiz, karmaşık ve parçalıdır. Denetim kabul etmez. Sermaye, kendi önünde herhangi bir direnç noktası istemez. Dolayısıyla buradaki denetimli kapitalizm ile sermaye birikimi önünde engel teşkil eden tüm direnç noktalarının devlet zoruyla yıkılması anlaşılmalıdır.
1929 Buhranı sonrası Keynes tarafından ortaya atılan ve 2. Paylaşım Savaşı sonrasında hemen tüm kapitalist ülkelerde uygulanan Keynesçi sosyal devlet politikalarıyla bugün referans verilen denetimli kapitalizmi birbirine karıştırmamak gerekir. Keynesyen politikalar, talep yanlısı bazı devlet harcamalarını teşvik etmiştir. Şimdiki durum ise tam tersine, arz yönlüdür ve mevcut sanal ekonominin devamı için devletlerin daha fazla rol alması esasına dayanmaktadır.
G-20 Zirvesinde alınan kararlardan öne çıkan bazılarına bakarsak; denetimin, düzensizliğin düzenlenmesi anlamına geldiğini görürüz. Örneğin, Hedge fonların denetim altına alınması demek; bu finans balonunun kapitalist devletlerin desteğiyle tüm kapitalist dünyada şişirilmeye devam edeceği anlamına gelir. IMFnin sermayesinin 250 milyar dolardan 750 milyar dolara çıkartılması demek; geç kapitalistleşen ülkelerin borçlandırılarak küresel kapitalist sistemin birikim alanına daha acımasız biçimde çekilecekleri, doğal kaynaklarının ve ulusal politikalarının daha fazla kontrol altına alınacağı anlamına gelir. Serbest Dış Ticaret ilkelerine uymayan ülkelerin ifşa edilmesi demek; ulusal çıkarları için dış ticarette korumacılığa giden ülkelerin baskı altına alınacağı anlamına gelir.
Dolayısıyla, önümüzdeki süreç; sermaye birikiminin daha fazla merkezileştiği ve dolayısıyla tekelci saldırganlığın arttığı ve birikim önündeki engellerin yasal ve fiili uygulamalarla daha fazla dağıtıldığı bir yapı gösterecektir. Bu noktada güvenlik devleti sorunu da göz ardı edilmemesi gereken bir unsurdur. NATOya, G-20 Zirvesiyle eş zamanlı olarak makyaj tazeletilmesi de, hem uluslararası düzeyde hem de uluslar düzeyinde birikimin yeni yönünün -gerektiğinde- silahlı müdahalelerle de sağlanmaya çalışılacağını göstermektedir.
SİNAN ALÇIN - YRD. DOÇ. MALTEPE ÜNİVERSİTESİ