00 0000 00:00
Yusuf, Kenan ve diğerleri
Sezercik Yavrum Benim ve diğerleri Türk sinemasının çocuklar ile imtihanının gülünç örnekleri olarak arşivlerde duruyor. Ama o arşivlerde, bugün de güncel, öyle yüz akı filmler var ki
Sezercik Yavrum Benim ve diğerleri Türk sinemasının çocuklar ile imtihanının gülünç örnekleri olarak arşivlerde duruyor. Ama o arşivlerde, bugün de güncel, öyle yüz akı filmler var ki Yusuf ile Kenan mesela. Çok değil, yapılalı 30 yıl olmuş. Bir zamanların yasaklı filmi, hâlâ TRTnin elinde, arada bir TRT 2de gösterildiği de oluyor.
1990 sonrası popüler bir mesele haline gelen sokak çocuklarına ilk ve farklı bakışıyla; iki kardeşin tercihleri üzerinden emek ile köşe dönmecilik çatışmasına, 1970lerin toplumsal iklimini gerçekçi aktarımıyla, bugün de ayrı bir yerde duruyor Yusuf ile Kenan.
Milano Film Festivalinde büyük ödül de dahil pek çok ödül alan filmin senaryosu Onat Kutlar ustaya ait, filmin yönetmeni Ömer Kavur. Filmin görüntü yönetmeni ise Güneş Karabuda. Oyuncuları da oldukça ilginç, Cem Davranın 15 yaşındaki halini izlemek ayrı bir keyif olabilir. Sonrasında pek çok filmde ve dizide oynayan Yalçın Avşarın Böcek karakteriyle fazlasıyla sevimli ve başarılı olduğunu özellikle belirtmek lazım. Aslına, filmin ağırlıklı yükü çocuk oyuncuların sırtında. Cem Davran, Tamer Çeliker, Yalçın Avşar, Samim Saka, Hakan Tanfer, Şevket Avşar; hepsi bu zor yükün altından ustaca kalkıyor, çocukların dünyasından gerçekçi bir film var ediyorlar. Çoğunun, sonrasında başarılı oyuncular olmasına şaşmamak lazım.
Neyse, kısaca hikayeyi hatırlatalım: Yusuf ile Kenan, biri 14 diğeri 9 yaşlarında, çobanlık yapan iki kardeştir. Babaları bir kan davası sonucu öldürülünce, çocuklar tek akrabaları olan amcaları Aliyi bulmak üzere İstanbula kaçarlar. Ancak bulmayı başaramazlar. Büyük kentin acımasız koşulları altında umutsuzluk ve çaresizliklerinin doruk noktasında, Böcek adlı bir sokak çocuğuyla tanışırlar. Böcek, onları Çarpık adında, kirli işler çeviren bir gençle tanıştırır. Çarpık, Yusufa yanında çalışmasını önerir. Çaresiz Yusuf bu teklifi kabul eder ve Çarpıkla hırsızlık yapmaya başlar Küçük kardeş Kenan ise kendine farklı bir yol çizecektir.
Elbette, bu hikayenin 1970lerin politik ortamında geçtiğini unutmayalım. Çocukların önüne iki yol koyar hayat. Biri hırsızlık, kirli işler ve mafyalaşmış ülkücü çetelerin ayakçısı olmak. Yusufun gideceği yol budur. Kenan ise çalmayı değil çalışmayı seçen çocukların arasında, İşçi sınıfına sağlam adam lazım diyen işçi ağabeylerin gösterdiği yoldan yürür. Filme bugünden bakınca bazı mesajlar sert, bazı diyaloglar abartılı görülebilir. Ama kuşku yok, hepsi gerçek. Bugün de öyle.
Yusuf ile Kenanın, insanı zorlayan, içini burkan, sarsan bir havası var. Çünkü çocukların dünyası hiç de iç açıcı değil. Göç ve göç mağduru çocukların hayata tutunma çabasına tanık oluyorsunuz. Devletin burada ne yaptığı ve ne yapmadığı gerçeği de yansıyor filme. Elbette, sadece sokak çocukları ya da suça bulaştırılan çocuklar değil, işçi çocuklar da Film sokak ile emek arasında bir karşıtlık kursa da, sonuçta çocuk işçi gerçeği ile de yüzleştiriyor izleyiciyi. Yine de, Yusuf ile Kenanın salt bir çocuk filmi olduğu, sokak çocuklarını anlattığı tespiti eksik kalıyor. Çocuk karakterler üzerinden anlatılan bir toplumsal hikaye demek daha doğru. Hatta, açık bir sistem eleştirisi olduğu söylenebilir.
Senarist Onat Kutlar ve yönetmen Ömer Kavurun, artık Türk sinemasının klasikleri arasına girmiş bu filmini izleyince, bugünün patlayan sinemasının konu tercihleri de ister istemez akla geliyor. Metropol insanının yalnızlığı ya da ıssızlığı dışında; gerçek öykülerin nasıl gerçek filmlerin yolunu açtığı, açabileceği bir kez daha görünür oluyor.Yusuf ile Kenanın DVDsini bulmak pek kolay değil. Bir ara vcdsi çıkmıştı; ama piyasada hâlâ bulunur mu, bilemiyorum. Ama aramaya, uğraşmaya değer kesinlikle. Tavsiye edilmez, ama görüntü kalitesinden taviz verip internette de izlemek mümkün. İyi seyirler!..
Filmatik - Mustafa Kara