16 Nisan 2009 00:00

Bir hışmile gelip geçen Ümit Kaftancıoğlu!...

“Gâhi Arzu, gâhi Kamber, her âşığın bir âhı var” (Bir halk hikayesinden)1974 sonrası beş yaş üstü olan her kime sorarsanız, bu tümceyi duyduğunda ilk aklına gelen Ümit Kaftancıoğlu olur.

Paylaş

“Gâhi Arzu, gâhi Kamber, her âşığın bir âhı var” (Bir halk hikayesinden)
1974 sonrası beş yaş üstü olan her kime sorarsanız, bu tümceyi duyduğunda ilk aklına gelen Ümit Kaftancıoğlu olur. Çünkü o dönemin çocukları, gençleri tek kanallı TRT’den dinledikleri Ümit’in hikayeleriyle olgunlaşıp büyüdüler. Onun hikayelerini okuyarak, dinleyerek hayallerini geliştirdiler. Onun sesinden Pir Sultan’ı, Dadaloğlu’nu, Karacaoğlan’ı, Köroğlu’nu tanıdılar. Onun içindir ki o dönemin gençleri, zalimin zulmüne baş kaldırdı. Kendisini kıratsız Köroğlu’yla özdeşleştirerek ağalara, beylere, paşalara, komprador burjuvaziye, sömürücüye, giderek emperyalizme kafa tuttular. Çünkü onların Kaftancıoğlu ve onun gibi onlarca aydınlanmacı bir rehberleri vardı. Yolları, hedefleri aydınlıktı. Onlar dünyaya sığamamış, Aşık İhsani’nin sözlerinde ifadesini bulduğu üzere, “Aya çıkıp yıldızlara/ordan bakmak” istiyorlardı.
İstiyorlardı da neler oldu?
Aslında neler olmadı ki!...
Karanlıktan korkmak insani bir davranıştır.
Çünkü karanlıkta hainin, satılmışın, düzenbazın, şer güçlerinin nerede ve hangi kuytu köşelerde pusuya yattıkları bilinemez.
Çünkü karanlıkta bağnazlık, yobazlık, bilinmezlik vardır. Kurt bile bundandır ki dumanlı havayı pek sever.
Karanlığın karşıtı ise aydınlıktır.
Aydınlık, gizli olanı, hain olanı, puşt zulalarını açığa çıkardığı içindir ki faşizm, aydınlığın düşmanıdır.
O benim işçim, benim köylüm, dulum, yetimim dedikleri var ya hani, işte aydınlıktan yana olan ve gerçekleri gören, görecek olan, asıl onlardır. Bunun içindir ki hainler, satılmışlar, düzenbazlar, yobazlar, bağnazlar istemezler aydınlığı; bunun içindir ki bu kesimlerin işine gelmez halkın aydınlanması…
Halkın aydınlanarak, eşit, özgür ve insanca yaşamak isteyecek olmasıdır ki puştlar aydınlıktan korkarlar. Aydınlanmayı içlerine sindiremezler.
Onlar, köleleri yönetmek üzere, tanrı tarafından yaratıldıklarına inandırmışlardır kendilerini. Onlar kölelerin kurtuluşlarına bunun için tahammül edemezler. Kendi söylemleriyle ayakların baş olma ihtimali bile uykularını kaçırmaya yeter bu cenahın. Bir gün keyiflerinin kaçacağını bile bile, ömürlerini uzatabilmek uğruna aydınlanmanın öncülerinin yok edilmesini bunun için şart bilirler.
Arada unuttuklarım olur endişesiyle adlarını sayamadığım onlarca, yüzlerce, binlerce ilerici, yurtsever, devrimci demokrat bunun içindir ki katledilmiştir. Bunun içindir ki tam 29 yıl önce 11 Nisan 1980 günü Ümit Kaftancıoğlu hain pusularda toprağa düşürülmüştür. En verimli çağında 45 yaşındayken 11 Nisan 1980’de Ankara’da karanlık güçler tarafından uğradığı silahlı saldırı ile, içinden çıktığı yoksul halkının bağrından sökülüp alınır.
Kaftancıoğlu öldürülen ne ilk kişidir, nede son kişi olacaktır. “Sağcılar bana suç işliyor dedirtemezsiniz” diyenlerden cesaret alan sokak eşkıyaları, yüzlerce cana kıymakta tereddüt etmezler. Ama hiçbirinin ne öldürücüsü, ne de azmettiricisi açığa çıkarılmaz, bu cinayetlerin hesabı sorulmaz. Sıkça “Kanı yerde bırakılmayacak” gibi çığlıklar atılmış olsa da, kanlar döküldüğü yerde kurumaya terk edilir. Bu canileri bulmak, cinayetlere son vermek yerine 12 Eylüller yaratılır; yeni zulümler ve cinayetler eklenir eskilerine, geçmişi aratırcasına…
Faşizm hız kesmeden işini yaparken, zulmün karşısında tek vücut, tek yürek olması gereken emek cephesi bileşenleri ise o gün bu gündür kendi kendilerini tüketmenin dayanılmaz sorumsuzluğunu yaşamaktadırlar...
Ümit’in, Ümitlerin bilinen ama bir türlü açığa çıkarılmayan katillerinin kimler olduğunu sormaktan asla vazgeçmeyeceğiz.
Ümit Kaftancıoğlu ve nice Ümitler yüreğimizde yaşarken, umutlarımızı ve mücadele azmimizi asla yitirmeyeceğiz…
Rasim Yılmaz
ÖNCEKİ HABER

Artık Meytaş yok...

SONRAKİ HABER

Toplumun geleceği olan çocukların geleceğini hapislerle karartmayın

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa