17 Nisan 2009 00:00
BAŞYAZI
DTPye yönelik olarak yürütülen operasyon, yeni gözaltılarla devam ediyor.Açıkça görüyor ki, DTPye yönelik girişilen bu operasyon hem AKPnin Hazımsızlık operasyonudur; hem de Genelkurmay Başkanı Başbuğun, Harp Akademilerinde yaptığı son konuşmasında tarif ettiği konseptin pratikteki uygulamasıdır.
DTPye yönelik olarak yürütülen operasyon, yeni gözaltılarla devam ediyor.
Açıkça görüyor ki, DTPye yönelik girişilen bu operasyon hem AKPnin Hazımsızlık operasyonudur; hem de Genelkurmay Başkanı Başbuğun, Harp Akademilerinde yaptığı son konuşmasında tarif ettiği konseptin pratikteki uygulamasıdır.
Bu yüzden de; DTPye yönelik operasyonu, hukuki bir girişim, yürürlükteki yasalara göre suç işleyen kimi DTP üyesi kişilerin gözaltına alınması olarak göremeyiz. Tersine bu operasyon, DTPyi köşeye sıkıştırma, onun önde gelenlerini legal siyaset alanı dışına sürme; yani, siyaset alanını sadece egemenlerin izin verdiği sınırlar içinde siyaset yapan partilere açık tutma operasyonudur.
Bu politika sadece AKPnin ve Genelkurmayın savunduğu bir şey olarak da görünmemektedir. Meclisteki ana ve yavru muhalefet partileri olan CHP ve MHPnin de aynı Devlet görüşüyle uyum içinde olduğu anlaşılmaktadır. Bunun en önemli kanıtı da, Meclisteki bu iki muhalefet partisinin, diğer muhalefet partisine yapılan bu vahşice saldırıyı görmezden gelerek desteklemeleridir. Ama, bu destek bundan ibaret de değildir. DTP Eş Başkanı Ahmet Türkün Mecliste Kürtçe konuşmasına mahkeme; Yasak değil, Mecliste Kürtçe konuşulabilir kararı verdiği halde; CHP ve AKP, mahkemenin kararına itiraz etmektedirler. Muhtemeldir (ne muhtemeli mutlaka) ki; MHP de aynı görüştedir. Dahası bu iki muhalefet partisi, Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğun; Türk halkı demek yanlış, Türkiye halkı demek doğrudur demesine bile karşı çıkmakta; kraldan çok kralcılık yapmaktadırlar.
Demek ki; DTPye yönelik olarak girişilen bu sindirme ve tasfiye operasyonuna, ne Sivilleşme şampiyonu, Kürtlerin oyunu almak için Kürt dostu görünen AKP karşıdır (tersine operasyonun bir yanıyla onun desteğinde olduğu gözlenmektedir) ne de Meclisteki diğer muhalefet partisi CHP ve MHP! Oysa bu operasyon DTPye yönelik gibidir, ama; aslında sistem muhalefet eden herkese; Türkiyenin demokratikleşmesinden yana olanlara; bizatihi demokrasi mücadelesine yöneliktir. Çünkü; DTPye yönelik sürdürülen operasyon; Kürt sorununun Amerikancı-AKPci çözünme karşı çıktığı için başlatılmıştır ve DTP sindirilirse; ulusal ve demokratik hakları için mücadele eden Kürtlere boyun eğdirileceği düşünülmektedir.
B yüzen de bu operasyon, Türkiyenin Kürtlerinin Türklerinin kardeşliğine yöneliktir.
Bu yüzden bu operasyon Türkiyenin demokratikleşmesine karşı bir operasyondur.
Bu yüzden bu operasyon, Türkiyenin bütün demokratlarına, devrimcilerine, Türkiyede köklü dönüşüm isteyen herkese ve her siyasi odağa yöneliktir.
Bu yüzden de DTPnin yasa dışı bir konuma itilmesi ve DTP yöneticilerinin legal siyaset alanının dışına atılmasına; Gözünün üstünde kaşı var deme lüksüne düşmeden, Türkiyenin demokratikleşmesinden yana olan herkes karşı çıkmalıdır. DTP milletvekili Akın Birdalın çağrısı, TTB başkanı Gencay Gürsoyun ve çeşitli illerde ortaya çıkmaya başlayan aydınların özü DTPye sahip çıkmak olan girişimleri ve sokakta giderek büyüyen özgürlük ve demokrasi savunucusu parti ve çevrelerin desteklediği kitlesel sahiplenmeler son derece önemlidir.
Çünkü, bugünkü somut koşullarda, demokrasiyi savunmanın eşiği (gerçek bir demokrat olmanın ölçütü) DTPyi savunmaktan başlar!
Gün, Türk-Kürt kardeşliğini yenileme günüdür!
Gün, en gerici odakların, savaş kışkırtıcılığı, kan ve gözyaşı üstünden siyaset yapan güç odaklarının hayallerini bozma günüdür!
İHSAN ÇARALAN