18 Nisan 2009 00:00

EKONOMİK PERSPEKTİF

Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) verilerine göre Ocak 2009 itibariyle işsiz sayısı 3 milyon 650 bin kişiye çıktı.

Paylaş

Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) verilerine göre Ocak 2009 itibariyle işsiz sayısı 3 milyon 650 bin kişiye çıktı.
Burada gerçekçi hesaplamayla (TÜİK’in işgücüne dahil etmediği nüfusu katarak) gerçek işsiz sayısının 6 milyona yaklaştığını söylemek mümkündür.
IMF ile gerçekleştirilen stand-by görüşmelerinde sona yaklaşılırken, alınacak borcun da nerede kullanılacağı netleşmeye başlıyor.
Kredi Garanti Fonu, özel kesim sermaye borçlarının toplumsallaştırılması için kullanılacak. Fonun finansmanı için ise IMF’den alınacak borçlar kullanılacak. Yani, IMF borç verecek, toplum olarak bizlerde o borcu faiziyle ödeyeceğiz.
Karşılığında ise özel kesim sermayenin birikimine devam etmesini sağlamış olacağız.
Önümüzdeki birkaç gün içerisinde bu adıma ilişkin açıklama hükümetten gelecektir. Bu uygulama ile devlet özel kesim sermayenin garantörlüğünü üstlenecektir. İşsizlik Fonunda birikmiş yaklaşık 40 milyar TL’lik fonun 6 milyar TL’lik kısmı ise memur maaş ödemeleri için hükümet tarafından kullanılacak. Her iki durumda işçiler için daha fazla işsizlik riski getirirken işsiz geniş halk yığınları için ise iş bulma umudunu yitirecekleri bir tablo yaratabilir.
Aman ha!
İş aramaktan vazgeçerseniz TÜİK sizi işsizlik hesabının dışına atabilir. Yok ama, olur mu? Hele böylesi bir dönemde iş olmadan olur mu? Günlük yaşantısını idame ettirmek için iş peşinde koşturan yüz binler burjuva medyasının ekonomi sibopları için işgücüne katılım oranını artıran unsurdan başka bir şey değil! Onlara göre işsizlik oranının bu kadar yüksek çıkmasının sebebi de işgücüne katılım oranının artması.
Ne yapmalı?
İş arasak işsizlik oranını artırıp, ülkemizi cemil cümleye rezil edecek tarihi işsizlik oranları yaratıyoruz. İş aramasak bu seferde işgücüne dahil etmeyip bizi yok sayıyorlar. İşsizlik oranı düşük çıkıyor. Halkımızın yüzde 86’sı mutluluk indekslerinden gülümsüyor.
Demek ki suç bizde!
Bir de utanmadan işsizlik fonunda biriken paradan pay istiyoruz. Halbuki, devlet o paranın birazını seçim harcamaları için kullandı, birazını özel kesim sermayenin finansmanına, birazını da bütçedeki açık fazla gözükmesin diye memur maaşlarına harcamayı düşünüyor. Tam da böylesi, küresel liderlik liginde can havliyle ön sıralara koşarken, Davos’u dağıtıp, Rasmussen’i NATO koltuğuna oturtmuşken olur mu böyle bir işsizlik?
Bugün için ileri olan, ilk elden hayata geçirilebilecek, geniş emekçi yığınlarını birlikte hareket etmek için bir araya getirebilecek talepler belirlenip mücadale edilmeli.
Kamu kaynaklarının kamu lehine kullanılmasını talep etmek bugün için en ileri taleptir.
Gerek işsizlik fonu, gerek devlet bütçesindeki gelirler yeni iş alanlarının açılması için kullanılmalıdır.
Halkın iş ve ekmek talebi kapitalistlerin vicdanına ve hükümetlerin siyasi salvolarına bırakılamayacak kadar önemlidir.
İşçi konfederasyonlarının meydan histerisini aşıp yerel platformları güçlendirmesi işçi ve emekçilerin taleplerinin duyulur olmasının da koşuludur.
SİNAN ALÇIN
ÖNCEKİ HABER

Edirne Giyim’de gelecek mücadelesi veriliyor

SONRAKİ HABER

HAYAT YAZILARI

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa