21 Nisan 2009 00:00
Tahammülsüz İsrail
Irkçılıkla dünya çapında mücadele etme amacıyla yapılması planlanan konferans ölü doğdu.
Irkçılıkla dünya çapında mücadele etme amacıyla yapılması planlanan konferans ölü doğdu. İsviçrenin Cenevre kentinde dün başlayan Birleşmiş Milletler Irkçılık Konferansına İsrailin boykot çağrısı damgasını vurdu.
Konferans sırasında ve sonrasında yayınlanacak sonuç bildirgesinde siyonizmin ırkçılıkla özdeş tutulacağına dair kaygılarını dile getiren İsrail başta ABD ve AB olmak üzere konferans katılımcılarına boykot çağrısında bulunmuştu. İsrailin bu çağrısına, ABD, Kanada, Sri Lanka, Almanya, Avustralya, İtalya, Hollanda ve Polonya olumlu yanıt verdi. Fransa ise konferansa katıldı ancak İsrail karşıtı bir tutum alınması halinde konferansı terk edeceğini açıkladı. ancak İsrail bununla da yetinmeyerek konferansa ev sahipliği yapan İsviçredeki büyükelçisini geri çekti.
BAN, BOYKOTÇULARI ELEŞTİRDİ
2001 yılında Güney Afrikanın Durban kentinde yapılan ve Durban Konferansı olarak adlandırılan ilk konferans, yine İsrailin boykot çağrısına ABD ve Kanada gibi ülkelerin destek vermesi nedeniyle sonuçsuz kalmıştı. Durban 2 olarak adlandırılan bu konferansta da pek çok ülkenin boykot kararı alması sonrasında, ırkçılık karşısında ortak bir tutum alınmasını engelleyeceği açıkça ortada.
Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Ban Ki-moon, konferansa katılımın düşük olması nedeniyle hayal kırıklığına uğradığını söyledi. Konferansın açılışında konuşan Ban, konferansı boykot eden ülkeleri kast ederek, Daha iyi bir geleceğin yollarını açacak ülkeler burada yok dedi. Dünya çapında Yahudi düşmanlığı ve İslamofobi dahil ırkçılıkla mücadele zamanı olduğunu belirten Ban, ekonomik kriz sonucu ırkçılığın artabileceği uyarısında bulundu.
ABD, Avustralya, Kanada, İsrail, İtalya ve Hollandanın daha önce açıkladıkları boykot kararına son olarak Yeni Zelanda da katılmıştı. İlk ırkçılıkla mücadele konferansının çok tartışmalı geçtiğini hatırlatan Yeni Zelanda Dışişleri Bakanı Murray McCully, ön görüşmelerin ardından ortaya çıkan deklarasyon taslağından memnun olmadığını ve bu konferansın da tıpkı ilk konferanstakine benzer tartışmalara yol açabileceğini söyledi.
McCullay, ülkesinin daha önce konferansa katılma kararı almış olduğunu da belirterek, katılmama nedenini deklarasyondan duyulan memnuniyetsizlik olarak açıkladı.
BASIN TOPLANTISINA MÜDAHALE
Dünya Irkçılıkla Mücadele Konferansındaki konuşması protestolarla kesilen İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinecadın önceden planlanan basın toplantısını yapması da, 100 kadar İsrail yanlısı ve Yahudi derneği üyesi tarafından engellendi.
Ahmedinecadın konferanstaki konuşmasında İsraili en ırkçı ve vahşi rejim olarak nitelemesi üzerine, konferansa katılan bazı Batılı ülkelerin heyetleri salonu terk etti. Ahmedinecadın konuşması sırasında palyaço perukları giyen ve ellerinde protesto dövizleri bulunan göstericiler ise sürekli Utan, Utan ve Irkçı, Irkçı diye bağırarak İran cumhurbaşkanının konuşmasını kestiler ve konuşma kürsüsüne yumuşak kırmızı nesneler attılar.
Ahmedinecad konuşma yaparken salonu terk eden 40 kadar batılı diplomat arasında bulunan Fransa Büyükelçisi Jean-Baptiste Mattei, Ahmedinecad Yahudi halkı ve İsrail konusunda konuşmaya başlayınca, salonda kalmamız için bir neden kalmamıştı dedi.
Ahmedinecaddan hemen sonra kürsüye çıkıp konuşma yapan Norveç Dışişleri Bakanı Jonas Gahr Store ise, İran cumhurbaşkanının sözlerinin konferansın saygınlığının ruhuna aykırı olduğunu iddia etti. Store, Ahmedinecadın İranı, konferansın tuhaf katılımcısı durumuna düşürdüğünü de ileri sürdü.
Konferansta dikkatleri çeken bir olay da Mahmud Ahmedinecad ve İsviçre Cumhurbaşkanı Hans Rudolf Merz arasında yapılan görüşmeydi. Görüşmede Merzin Ahmedinecadın elini sıkmaması dikkat çekerken İsrail, İsviçre Büyükelçisini, ırkçılık konulu bu görüşmeye ilişkin istişarelerde bulunmak üzere ülkeye çağırdı.
PERESTEN KARŞI SALDIRI
İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres, konferansa tepki göstererek, çalışmayı ırkçı bir toplantı olarak değerlendirdi. Peres, İsviçrenin tarafsızlığının da bir sınırı olmalı. Bu, bugün mü yapılmalıydı? Konuşmacı bu adam mı olmalıydı? Geleceğin resmi bu mu? İran hakkında fazla konuşmak istemiyorum ama, İranda insanlar Allah bilir hangi sebepten idam edilmekte. Bir nefret, bir kan, bir terör merkezi. Bu Durban utancına katılmama kararı alan ve ırkçı olmayan, terör olmayan, idam olmayan bir dünya için umutlarını korumak isteyen ABD ve diğer 6 ülkeye çok müteşekkirim. dedi. Ancak Peres, daha üç gün önce ABDde 49 yaşındaki bir mahkumun idam edildiğini unutmuş gibiydi.
OBAMA BOYKOTU SAVUNDU
ABD Başkanı Barack Obama, Washingtonun ırkçılık konferansını boykot etme kararını savundu. Birleşmiş Milletleri desteklediğini ve güçlendirilmesini istediğini söyleyen Obama, konferanstan İsraile karşı iki yüzlü suçlamaların çıkacağını iddia etti. Obama, ABDnin bunu kabul etmesinin mümkün olmadığını söyledi. (DIŞ HABERLER)
EN IRKÇI VE VAHŞİ REJİM İSRAİL
Mahmud Ahmedinecadın Batılıları kızdıran sözleri: ABDnin Iraka saldırmasının ya da Afganistanı işgal etmesinin nedeni neydi? Irak halkı büyük kayıplar ve acılar yaşadı. Iraka karşı askeri saldırı ABD yönetimindeki siyonistlerin silah şirketlerinin suç ortaklığıyla birlikte planlanmadı mı? Dünya tarafından bu hükümet 60 yıldır destekleniyor. Bir çok Batı ülkesi ırkçılıkla savaştığını söylüyor ama işgali, bombalamaları ve Gazzede işlenen suçları destekliyor. En ırkçı ve vahşi rejim olan İsrail, Yahudilerin acıları bahanesi üzerine kurulmuştur.
SONUÇ BİLDİRGESİ NE DİYOR
Konferansın sonuç bildirgesinde semitizmin ırkçılıkla özdeş tutulacağına dair İsrail iddiasının aksine Yahudi düşmanlığı eleştiriliyor. BM Mülteciler Yüksek Komiserliği Sözcüsü Rupert Colville, bildirgede İsrailin adının hiç geçmediğini, Yahudi düşmanlığının kınandığını ve Yahudi soykırımının asla unutulmaması gerektiğinin vurgulandığını belirtti. Colville, bazı ülkelerin boykotuna anlam veremediklerini söyledi.
Sonuç bildirisi üzerinde haftalar süren müzakereler sonunda İsrailin Filistinlilere muamelesine yönelik tüm atıflar çıkarılmıştı. Ancak konferansı boykot eden ülkeler, dinlerin, özellikle İslamın eleştirilmesinin ırkçılık kapsamına alınması yönündeki çabaların da kendilerinde kaygı yarattığını belirtti.