22 Nisan 2009 00:00

GÖZLEMEVİ

Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü, halen sürmekte olan Adana-11. Sabancı Uluslararası Tiyatro Festivali’nden sonra Konya’da 2009 yılının ikinci uluslararası tiyatro festivalini başlattı...

Paylaş

Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü, halen sürmekte olan Adana-11. Sabancı Uluslararası Tiyatro Festivali’nden sonra Konya’da 2009 yılının ikinci uluslararası tiyatro festivalini başlattı ve ben geçen haftamın bir bölümünü Konya’da, “Konya-2. Bin Nefes Bir Ses Uluslararası Türkçe Tiyatro Yapan Ülkeler Festivali”nde geçirdim.
Konya’ya geldiğim ilk gün, benim zarif dostum Toygun Orbay’ın K.K.T.C. Girne Belediye Tiyatro Stüdyosu (Gibetsu) yapımı “21.15 Treni”ni seyrettim. Orbay, ilk oyunu “Mat”ta olduğu gibi bu oyununda da Jean Paul Sartre’ın varoluşçuluk felsefesinin izini sürmüş, oyununu herhangi bir tren istasyonunda İstasyon Memuru (Soner Eminağa), Kadın (İlkşen Atik) ve Adam (Cenk Gürçağ) arasında geçen diyaloglar üzerine kurmuştu. Orbay, gelmesi beklenen trenden yola çıkarak “beklenen şeyleri” ve “beklerken kaçırılanlar”ı anlatıyordu. Gibetsu’nun başarılı genel sanat yönetmeni Derman Atik, oyunu fazla aksiyona dayandırmamış, akışı konuşma ağırlıklı bırakmış, “21.15 Treni”nin dekor tasarımını ise Özlem Yetkili’ye yaptırmıştı. Oyunu beğendim, beğenmediğim yanlarını eleştirmedim, göreceğim diğer oyunları da eleştirel gözle seyretme, ancak eleştirmeme kararımı şıpınişi o gece veriverdim.
Konya’daki ikinci akşamımda Makedonya Milli Kurum Türk Tiyatrosu Shakespeare’in “Romeo ve Jüliyet”ini sahneledi. Oyunu Deyan Proykovski yönetmişti ve Vlado Goreski’nin sahne tasarımı hayli ilgimi çekti. Romeo’da Selpin Kerim’i izledik. Jüliyet’te Zübeyde Selimovska’yı “iyi” olarak değerlendirdim de Cenap Samet, Naci Şaban, Edin Yakuboviç, Neat Ali ve Aksel Ahmet’in oyunculuğunu soran dostlara “‘eh’ kıvamında” yanıtını verirken hiç utanmadım. Otele döndüğümde, lobide oturan, atv’de yayımlanan “Elveda Rumeli”nin Cezmi Kumandan’ı ve tiyatronun yönetim kurulu başkanı Elyesa Kaso ile yönetmen Proykovski’ye Goran Traykoski’nin müziğinin olamazcasına yüksekliğinin, oyuncuların şarkılı bölümlerde play-back yapışlarının, Jüliet’in babasını oynayan Samet’in ve Selpin Kerim’in gereksiz sertliğinin nedenlerini sormadığım gibi, oyun sonrası röportaj verdiğim MTV televizyonu’ndan Zehriyan Salih-Ziko’ya da söylemedim, eleştiride bulunmadım. Festivale Yücel Erten’in yönettiği Slavomir Mrozek’in “Sınırdaki Ev”ini neden getirmediklerini de dillendirmeye gerek duymadım.
Tataristan Dram Tiyatrosu, Ruslan Sadriev yönetiminde Ayaz Ishaki’nin “Sünnetçi Dede”sini sahnelerken, Korbankoliy’i Hafız Hammatullin, Gülyüzüm’ü Dinara Akmatova, Fahira’yı Venera Nigmatullina canlandırdı. “Sünnetçi Dede”yi de eleştirmedim. Konya Devlet Tiyatrosu Müdürü Tomris Çetinel’in Kosova’da tanık olduğu çalışma koşullarını anlatırken gözyaşlarını tutamadığı Prizren Kültürevi, “Nafiz Gürcüali Türk Tiyatrosu”, Lyle Kessler’in “Çıkmaz Sokak Çocukları”nı Nafiz Gürcüali’nin rejisiyle sahneye taşımıştı ve ayakta alkışlandı. Amerikan düşünü, Amerikalıların zeka düzeyi içinde “ti”ye alan bir oyundu bu ve kapitalist sistem içinde bocalayan iki yetim kardeşin öyküsü kurgulanmıştı. Hayrullah Şkurtak ile Deniz Dadale’nin oyunculuklarını sevdim, ama oyunun geri kalan kısmını, üçüncü oyuncu Etem Kazaz’ı bilerek ve isteyerek eleştirmedim.
Bakü Milli Akademik Dram Tiyatrosu’nun yarın sahneleyeceği ünlü yazarımız Tuncer Cücenoğlu’nun uluslararası ün kazanmış “Çığ”ını daha önce aynı kadrodan izlemiş olduğumdan pek hayıflanmadım, ama tiyatronun genel sanat yönetmeni Magbet Bunyatov’u, yönetmen Behram M. Osmanov’u, “iyi oyuncu” Vefa Rzayeva’yı göremeyeceğim, sohbet edemeyeceğim; Kazakistan’ın Gagavuzlar’ın, Başkurdistan’ın, Bulgaristan’ın oyunlarını seyredemeyeceğim için, için için kahırlandım.
Dönüş uçağında yerimi aldığımda kendimi Jean Racine’in, Bengisu Gürbüzer Doğru yönetimindeki “Bayazıt”ını ve Gogol’ün Tomris Çetinel’in sahneye koyduğu “Evlenme”sini izleyememenin “müsebbibi” olan zamansızlığa küfür ederken yakaladım. İzleyemediğim bu iki oyunda görev alan Nur Yazar’ın, Gökçe Yurtsal’ın, Ebru Gülerarslan’ın, Şebnem Büyükkalkan’ın, Umut Toprak’ın, Özgül Sağdıç’ın, Özge Mirzalı’nın, Cengiz Uzun’un, Alpay Ulusoy’un, Asım Tuncay Aynur’un, Fatih Yurdakul’un, Bengisu Gürbüzer Doğru’nun, Ozan Umut Çobanoğlu’nun, Doğan Doğru’nun, Özgür Keçeci’nin, Ahmet Çökmez’in, Sinem Bilgin’in gözlerini yol boyu gözlerimde duyumsadım.
Konya’da seyircinin tiyatroya ilgisine “bizzat” tanık olarak hayli rahatladım. Konya’dayken, Konya Devlet Tiyatrosu Müdürü ve Sanat Yönetmeni Tomris Çetinel’i her vesileyle kutlamadan duramadım.
ÜSTÜN AKMEN
ÖNCEKİ HABER

ERMENİ HALKI VE TEHCİR FACİASI 1

SONRAKİ HABER

Aşık İhsani yaşamını yitirdi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...