22 Nisan 2009 00:00
BASIN TURU
Washingtonun siyasi sınıfı Afganistanla ilgili ne yapılması gerektiği konusuna kilitlendi.
Washingtonun siyasi sınıfı Afganistanla ilgili ne yapılması gerektiği konusuna kilitlendi. ABDnin genişletilmiş bir askeri sözleşmeyi sürdürmesi gerekli mi? Ilımlı Taliban fanatik Talibandan herhangi bir biçimde ayrılabilir mi? ABDnin uzaktan kumanda suikast silahlarıyla sivil kayıplara, kamu öfkesine ya da yasal belirsizliğine aldırmadan El Kaide militanlarını öldürmeye yoğunlaşmaktan vazgeçmesi gerekmekte mi?
Dış politika uzmanlarıyla sıkıştırılmasına rağmen güncel tartışmalar Washingtonun ihtiyaçlarına en iyi hizmet edecek alanda kalır. Yukarıdaki bütün soruların cevabı, hayırdır.
Geçen 70 yıldan fazla bir süredir Washingtonda hiç kimse, Afganistanla gerektiği kadar ilgilenmedi. Washington diplomatları, nesillerdir değer kaynakları ya da yardım eli uzatarak kazanma stratejisi bulamadılar. Kabilin Pakistanla vahşi doğu sınırını kontrolünde askeri destek için birincil istekleri hemen engellendi ve kesin olarak reddedildi, Afganistan, Sovyetler Birliğinden yardım aramaya itildi. 1980in muhafazakar Washingtonu, özgürlük ve özdenetim için soğuk savaş platformu olarak sonsuza dek kullanılabilir ülkeyi buldu, ancak Kızıl Ordu terk eder etmez kendi kaderini belirlemek üzere Suudi Arabistan ve Pakistana yöneldi.
Bugün her çevre yolu bilgini ve medyadaki baş konuşmalar nihayetinde Afganistan hakkı edinmek için Başkan Bemaya yardım etmek istiyor. Ama 2009da Afganistan hakkını edinmek son 7 yıldaki ABD ve batının yatırımından vazgeçmeyi gerektirir. Daha sonra eski yanlış anlamalarından kurtulmaları için ne yapmaları gerekir?
Eğer Washingtonda sadece güçle yapıla gelen eskimiş soğuk savaş düşüncesi terk edilirse ve bağımsız bir Afgan ulusunu oluşturmak için savaşan Afganlar gibi düşünmeye başlanırsa Afganistan için çalışabilir bir stratejinin nasıl düzenleneceği belki de bugüne kadar herkesin kabul ettiğinden daha kolay olur.
Eskiden beri Afgan kimliği, İndus Nehrini çevreleyen Hindu Kuş topraklarında kök saldı. Afgan bağımsızlığı Sufi filozof Beyazıd Ansarinin 16. yüzyıldaki Mughal yönetimine isyanıyla başladı. Bir Afgan hanedan Afganistanı 1747nin başından 1978e kadar, Keşmirden Umman Denizine, Orta Asyadan Delhiye yönetti.
19. yüzyılın sonunda Afgan ulusunun Kurucusu Amir Abdur Rahman Khan, Afgan bağımsızlığının oluşmasında olağanüstü olumsuzluklarla karşılaştı. Sahip olduğu ilişkilere, konularına ve kendi Paştun halkına karşı ağır savaşlar verdi ve kazandı.
1920li yıllarda yerel toprak sahiplerinden, Mollalardan gelen muhalefete ve Britanya Hindistanından gelen düzen bozuculuğa rağmen Amir Amanullah Khan, kadın haklarında benzeri görülmemiş seviyelerle ülkeyi ileriye doğru taşıdı. İran ve Hindistan İkinci Dünya Savaşı müttefikleri tarafından kuşatılmışken Afganistanın büyük Başbakanı Hashim Khan, savaşın dışında kalarak ve sıkı bir tarafsızlıkla Afganistanın bağımsızlığını korudu.
Asya Vakfının son anketine göre Afganistanın yüzde 78i, noksanlıklarına rağmen herhangi bir hükümet üzerinden demokrasiyi tercih etmeye devam ediyor, yüzde 68i demokrasinin yaşandığı dönemden hoşnut olduklarını söylüyor. ABC, BBC ve ARDnin şubatta yaptığı bir Afganistan araştırması halkın yüzde 4ünün bir Taliban Hükümetini desteklerken yüzde 58inin Talibanı en büyük tehlike olarak gördüğünü gösterdi. Washington henüz bu gerçeklikten habersiz görünüyor.
Eğer Obama, bölgenin ve Afganistanın istikrarını istiyorsa Afganistana Afgan gözüyle bakmayı öğrenmek zorundadır. Böyle yaptığında sadece Afganistanın sorunlarını çözmüş olmayacak, Washingtonun yenilenmesini de başlatacak.
Paul Fitzgerald ve Elizabeth Gould, 16 Nisan 2009