25 Nisan 2009 00:00
Kürt meselesinde iyi şeyler olmuyor!
DTPye karşı sürdürülen ve tek bir silahın dahi bulunmadığı PKK operasyonu, sorunun çözüm sürecini baltalamaktadır.
Cumhurbaşkanı Gül, yerel seçimlerin hemen öncesinde Kürt meselesinde iyi şeyler olacağını söylemişti. Kürt sorununun muhataplarıyla konuşulup çözüm yolunun açılması beklentisi oluşmuşken DTPye karşı 15 ilde eş zamanlı olarak gerçekleştirilen operasyonlar, iyi şeylerin habercisi değildir. Yerel seçimlerde gündeme getirilen açılımlar halk tarafından kabul görüp AKP Bölgedeki üstünlüğü ele geçirseydi, bu operasyon olur muydu? Bu soruya operasyonun tarafı olan güçler dışında kaç kişi evet diyebilir? Adalet bakanı her ne kadar aksini iddia etse de, bu operasyon siyasidir ve Kürt demokrasi güçlerinin yerel seçimler sonrasında kazandığı üstünlüğü ortadan kaldırmaya yöneliktir.
Ülke egemenleri yıllarca Kürtlerin ne istediği belli değil söyleminin arkasına sığınarak Kürt halkının dil ve kültür ile ilgili taleplerini görmezden geldiler. Dönemsel gelişmelerin yerel seçimleri Bölgedeki hesaplaşmanın bir platformu haline getirmesi karşısında ise birdenbire Kürtlerin ne istedikleri hatırlandı! Kürt halkının talep ve mücadelesine karşı Bölgede örgütlenmiş en güçlü odak olan AKP üzerinden açılımlar gündeme getirildi: Yasal dayanakları hazırlanmadan TRT Şeş Kürtçe yayına başladı, üniversitelerde Kürt Dili ve Edebiyatı bölümlerinin açılması konusunda hazırlıklar yapıldı. Kürtlerin gönüllerinde ve evlerinin bir köşesinde her zaman yerleri olan Ahmet Kaya ve Yılmaz Güneyin değerlerinin farkına varıldı! Bu politikalara hemen bütün Bölge illerinde valiler ve dinci-gerici yapılanmalar üzerinden halkın yoksulluğunu istismar etmeye yönelik dağıtılan yardımlar eşlik etti (seçimlerden önce takındıkları tutum ve AKP için oya çevirmek üzere dağıttıkları yardımlarla gündeme gelen Diyarbakır ve Tunceli valilerinin sesi artık neden çıkmıyor acaba?).
Bugün yeni açılımları değil, DTPye yapılan operasyonu tartışıyor olmamız, atılan adımların Kürtlerin ulusal demokratik mücadelesinin etkisizleştirilmesine ve inisiyatifin egemenlerin eline geçirilmesi amacına hizmet ettiğini açık olarak ortaya koymaktadır. Bu planın ve bağlı olarak sürdürülen operasyonun arkasında ABDnin desteğinin bulunduğu sır değildir. 2007 Kasımındaki Erdoğan-Bush görüşmesinden sonra AKP ve Genelkurmay Bölgesel politikalar konusunda uyum ve iş birliği sağlanmış, bu temelde düne kadar görmezden gelinen Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi ile resmi görüşmelere başlanmıştı. ABD, Bölgesel politikaları bakımından ayak bağı olarak gördüğü Türkiyedeki Kürt ulusal hareketinin tasfiyesi/etkisizleştirilmesi üzerinden Türkiye egemenleri ve Bölgesel Kürt yönetimini kendi politik ekseninde bir araya getirme ve bu temelde ülke egemenlerine Bölgede daha ileri görevler verme hesabı yapmaktadır. Cumhurbaşkanı Gül ve Başbakan Erdoğanın ülke ülke gezip ABDnin mesajlarını taşımaları, bu göreve dünden hazır olduklarını göstermektedir. Kürt sorununun ülke içinde ve demokratik barışçıl çözümünden uzaklaşıldığı ölçüde, ülke egemenlerinin ABD politikalarına daha fazla teslim olacağını söylemek kehanet olmayacaktır.
Bugün DTPye yapılan operasyon bu gelişmelere bağlı olarak değerlendirilmelidir. Yüzlerce DTP yönetici ve üyesine karşı sürdürülen ve tek bir silahın dahi bulunmadığı bu PKK operasyonu, sorunun demokratik zeminde tartışılması ve çözüm bulunması sürecini baltalamaktadır. Sürdürülen operasyon, Kürt hareketinin yerel seçimlerde kazandığı üstünlüğü gölgelemeye ve kazanılan moral üstünlüğünü ortadan kaldırmaya yöneliktir. Burada bir kez daha hatırlatmak gerekir ki, DTP veya PKK, Kürt sorununun nedeni değil sonucu olarak ortaya çıkmış ve etkinlik kazanmış güçlerdir ve sorunu ortadan kaldırmadan sonuçlarıyla uğraşmak, sorunu derinleştirmekten, çıkmaz bir yola sokmaktan başka bir sonuç doğurmayacaktır. Bu bakımdan ülkede gerçekten demokrasi ve barış isteyen bütün güçler, bu operasyonun karşısında durmalıdır. 2009 Newrozu nasıl ki halksız çözüm arayışlarına verilmiş bir yanıt olmuşsa, 1 Mayıs da ülkenin ve Bölgenin her tarafında halklarımızın ve her milliyetten işçi ve emekçilerin bu operasyona karşı demokrasi, barış ve insanca yaşam taleplerinin dillendirildiği bir gün olarak kutlanmalıdır.
YUSUF KARADAŞ - (EĞİTİM SEN DİYARBAKIR ŞUBE SEKRETERİ)