26 Nisan 2009 00:00

Ergenekonlar… Türkan Saylanlar… Çocuklar

Bir dönemin perde arkası kurcalanacak, o kanlı yıllar, o vahşet, işkence-ler… Yok edilen insanların hiç değilse kemikleri bulunacak dendiğinde hüzünle karışık bir umut beliriyor içinizde.

Paylaş

Bir dönemin perde arkası kurcalanacak, o kanlı yıllar, o vahşet, işkence-ler… Yok edilen insanların hiç değilse kemikleri bulunacak dendiğinde hüzünle karışık bir umut beliriyor içinizde.
Hani bir savaşın vahşetini anlatan usta bir ressamın elinden çıkmış tabloya gözlerinizdeki pırıltılarla, ama iç parçalanarak, toz gibi dağılıp un ufak olarak bakar gibi.
Sonra düşünüyorsunuz; Acaba?
Çünkü o acabalar için çok neden vardır elinizde.
Çünkü burası bizim memleket, yani Türkiye.
Yoksa kim, yakınının, dostunun, umut yoldaşının canlısı yerine kemiklerine razı olur ki?
Hangi yürek, bahar tadı bir romantik ezgi, bir piyano tınısı, bir keman telinin esintisi yerine çığlıklara asılı kalır ki?
Sonra iki numara, bir numara, kazılan çukurlar derken…
Herkesin adı gibi bildiği…
Katilin eroinli gözlerini ezberlediği…Örtülü ödeneklerin üstünü örtemediği adamlara hala bir şeycikler olmayınca…
“Bağımsız şanlı adaletimizin” uzun kolları bir türlü oraya uzanamayınca…
Ankara’da krokiler üzerinden birkaç tuhaf kazılar yapılıp…
İnsanların enselerinden kurşunlanıp çukurlara atıldığı, itirafçıların adım saymacasına yerlerini tarif ettiği bölgedeki ölüm kuyularına bir türlü yanaşılamayınca…
Acabalar çoğalıyor…
Sanki bir yerden bir şey açılırken başka taraftan kapanıyor…
Sanki uzaktan uzanan o kanlı eller hedefleri şaşırtıyor.
Sanki hepimizi şaşırtmak istiyor.
Garabet işler oluyor!
Darbe yapan adam köşkte ağırlanıyor…
Teşebbüste bulunup yapamayanlar sorgulanıyor!
Köşkten bakılınca darbeci baş tacıdır.
Öte taraftan ise darbeye karşı kampanyalar yapılmaktadır.
Demek işin sırrı, sadece kendine karşı darbecilere karşıdır!
Tuhaf işler bunlar!
***
Sonra bir de bakıyorsunuz Türkan Saylan’ın evi basılıyor!Sağlığı çok kötü olmasa şimdi içeride olacaktı…
Kızları okutmaktan hapiste gün sayıyor olacaktı.
Onu da darbeci yaptılar!
Oysa tekrarlamaya bile gerek yok; darbe marbe istemiyordu…
Muhafazakar laikçilikteki çizgisi onu listeye aldırıyordu.
Evi basılıp mektupları bile aranınca, sapla sapan, “Ergene kon’la ‘tarikat kon” birbirine karışıyor, pusulalar şaşıyordu.
Bombaları atanları…
İnsanları birbirine düşürenleri içeri atacağız…
Memlekete barış ortamı tesisi edeceğiz diyenler… Fitili ateşliyor...
DTP’liler içeri atılıyordu…
Taş attı diye çocuklar hapislerde yatıyor…
Onlarca yıllık hapis cezaları incecik dal gibi boyunlarına idam fermanı gibi asılıyordu!
Çocuklar… Çocuklar…
Öyle tuhaf ve öyle yürek parçalayıcı ki çocuklar…
Ama bakıyorsunuz ki, Ergenekon’da anlaşamayan medyanın iki tarafı, yani hükümet yanlıları ve karşıtları…DTP operasyonlarında…
Çocukların içeri atılmasında anlaşıveriyor.
Peki ne oluyor?
Darbeli matkap gibi, darbeli demokrasi geliyor!
Yücel Sarpdere -
ÖNCEKİ HABER

Benim de sesim var

SONRAKİ HABER

YENİ DÜNYA

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...