02 Mayıs 2009 00:00

KUŞATILAN ÇEVREMİZ

Ekonomik krizin bütün acımasızlığıyla toplumsal yaşamı vurduğu bugünlerde üretim durma noktasına geldi ve halkın üzerine büyük bir ağırlık çöktü. Siz bakmayın AKP’nin işverenden yana destek paketlerine; önümüzde duran gerçek, bugün sanayi sitelerinde çekiç sesinin bile duyulmadığıdır; üzerimize çöken ise krizin o dayanılmaz ağırlığıdır.

Paylaş

Ekonomik krizin bütün acımasızlığıyla toplumsal yaşamı vurduğu bugünlerde üretim durma noktasına geldi ve halkın üzerine büyük bir ağırlık çöktü. Siz bakmayın AKP’nin işverenden yana destek paketlerine; önümüzde duran gerçek, bugün sanayi sitelerinde çekiç sesinin bile duyulmadığıdır; üzerimize çöken ise krizin o dayanılmaz ağırlığıdır.
Sanayi sitelerinde yoksul ve küçük esnafın tepesine binen bildik tefeciler vardır. Bunlar, paraya sıkışmış esnafa senet karşılığı borç verip, sonra o borcu dörde beşe katlayarak kapısında beslediği tahsilatçıları yoluyla zorla, tehditle tahsil eden haraççı çetelerdir. Bu çetelerin yeri yurdu, reisleri ve üyeleri emniyetçe iyi bilinir ama üzerlerine gidilmez, korunup kollanırlar.
Küçük esnafa ve yoksullara zulmeden bu tefecilerin yanında, bir de kravatlı tefeciler vardır. Bunlara eskiden banker denirdi, şimdi ise bankacı deniliyor. Türkçeye “beyaz Türk” terimini yerleştiren bu bankacılar, beyaz gömlek ve koyu renk elbise giyerler, kravat takarlar. En iyi okullarda okumuşlardır ama ot gibi yaşarlar; bütün idealleri, mevki makam üzerine kuruludur ve o idealler uğruna başkalarının ideallerini yok etmekten kaçınmazlar.
Bankacılık sisteminin, kapitalizmin halkın kanını emen bir aracı olduğunu hepimiz biliriz. Sistem, parayı ucuza toplayıp pahalı fiyata satmak üzerine kuruludur. Bu sistem, şu anda en vahşi dönemini yaşamaktadır. Bu fiyakalı bankacılar, krizlerin hafiflediği dönemlerde o sanayi sitelerine girip çıkar, küçük esnafa kredi pazarlamaya çalışırlar. Onu bırakın, alışveriş merkezlerinin önünde, cadde üzerinde halka bol keseden kredi kartı dağıtırlar. Ne zaman ki ekonomik kriz baş gösterir, tefeci çetelerin yerini bunlar alır, şenlik işte o zaman başlar. Ticarette akit (sözleşme) temel bağlayıcı unsurdur, her kredi kullanımı da bir ticari akittir. Buna rağmen, ticari kredilerde akde bağlanmış faizlerin bir gecede yüzde seksen civarından yüzde bin mertebesine fırladığını, 2001 krizinde küçük esnafımız derinden yaşadı ve bu faizleri ödemek durumunda kaldı. Bankalar şimdiki krizde bu ahlaksızlığı alenen yapamıyor, ama başka numaralar çeviriyor. Diyelim ki küçük esnafsınız, vaktiyle bankadan teminat ya da ipotek karşılığı bir kredi kullanarak makine veya tezgah satın almışsınız, yemeyip içmeyip o kredinin faizlerini de düzenli ödüyorsunuz. Yetmiyor; o kravatlı tefeciler kapınıza dikiliyor, sizden ek teminat veya ipotek istiyorlar, eğer malınız mülkünüz yoksa veremiyorsunuz, onlar da çalışan makinenizi alıp götürüyorlar. Olmaz demeyin, bunlar oldu ve halen de oluyor, ama insan merak etmeden duramıyor; anlı şanlı bankalar sanayi sitelerinden neden makineleri toplarlar, bunlarda kapitalist beyni bile yok. O makine aylarca banka depolarında bekleyip sonra icrada satılırsa para kazanamaz ki, çalışırsa kazanır.
Ekonomik krizin giderek ağırlaşmasının en büyük nedenlerinden biri, bankaların üretime böyle ahlak dışı uygulamalarla engel olmasıdır. Üretimi baltalayan, dolayısıyla işsizliği artıran, insanları yoksulluğa itip kendisine muhtaç eden zaten iki yapı var; birisi AKP iktidarı, öbürü de bankalar. Bankaların büyük holdinglerin üretimini kestiği pek görülmez, çünkü onlar bir şekilde iç içe olmuştur ve birbirlerinin kuyruğuna basmazlar. Beyaz Türkler denilen kravatlı tefecilerin yönettiği bu bankacılık sisteminin gücü ancak yoksul halka ve küçük üreticiye yetiyor, bu sistem onları eziyor.
Türkiye’de bankacılık sektörünün üçte ikisi uluslararası bankacılık tekellerinin elindedir. Özelleştirmeci yağmacı zihniyet, halkın ve çalışanların katkılarıyla ayakta durabilen yerli bankaları da yabancı tekellere satarak bu acımasız soygunun yolunu açtı ve bugünlere gelindi.
Bugünden sonra olacaklar bellidir. Bu bankalardan batan batacak, batmayanı başka banka satın alacak, ama biz ayakta kalacağız. Bugüne kadar ne bankalar geldi geçti, ama biz hâlâ buradayız; çünkü emekçiyiz ve her emekçi gibi üretimden yanayız.
Biz neleri atlattık; bugünler gelir geçer, bunları da atlatırız. Ama o zaman sanayi sitesindeki işyerinize o kravatlı tefecileri falan sokmayın, sokakta burnunuza uzatılan kredi kartlarını da sakın almayın! Bu sistemi, kendi ahlaksızlığıyla baş başa bırakın!..
ERTUĞRUL ÜNLÜTÜRK
ÖNCEKİ HABER

‘Denetim dışı alan kalmasın’

SONRAKİ HABER

Ravelli işçileri hakkkını arıyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...