04 Mayıs 2009 00:00

EKONOMİ VE POLİTİKA

1 Mayıs kutlamalarına her zaman saygı duymuş olmama rağmen, kutlamaların yürütülüş biçimini hep eleştirmişimdir.

Paylaş

1 Mayıs kutlamalarına her zaman saygı duymuş olmama rağmen, kutlamaların yürütülüş biçimini hep eleştirmişimdir. Zira, hemen her 1 Mayıs kutlamalarında emekçiler, şehrin kenarında, Çağlayan Meydanı’nda toplanır, konuşmalar bazen dinlenir bazen dinlenmez, bazen anlaşılır bazen da anlaşılmaz, halay çekilir; simitçiler, lahmacuncular ve sucular bir haftalık kazanç sağlarlar, öğleden sonra da yavaş yavaş topluluk dağılır. Ertesi gün de burjuvazinin gazeteleri, “1 Mayıs coşku ile kutlandı!” manşetini atarlar. Bu manşetin mecazi anlamı, sanayi köleleri bir günlük görece özgürlüklerini yaşadılar, böylece biraz stres attılar, biraz da mücadele gösterisi yaparak rahatladılar, şeklinde yorumlanabilir. İşte benim tüm itirazım, 1 Mayıs kutlamalarındaki tavırlardan, sermayenin korku yaşamaması ve politikalarından geri adım atmamasıdır.
Ancak, geçen yıldan başlayan emekçi taleplerinin meyve vermesi, doğal olarak tüm emekçileri derinden mutlu etmiştir. Emekçilerin geçen yıl Taksim Meydanı için vermiş olduğu kahraman mücadele ve bu yıl kazanılan kesin zafer, sembolik olarak emeğin sermayeye karşı mutlak ve doğal zaferidir! Bu zafer aynı zamanda, ülkenin sahiplerinin ülkeyi emperyalizme teslim edenlere karşı kazanmış olduğu kesin zaferdir! Bu zafer, eninde sonunda kazanılacaktı ve kazanıldı da! Artık gelecek yıl ve ondan sonraki yıllarda emeğin hakimiyeti, hiçbir tartışmaya meydan vermeyecek şekilde, mutlak olarak tanınacaktır. Emekçiler, tarihten gelen bilinçlerini küreselleşme ile pekiştirerek, sadece değerin kimin tarafından yaratıldığı konusunda değil, aynı zamanda da bu toprakların asıl sahibinin kendileri olduğu konusunda da çok güçlü bir siyasal kanaat geliştirdiler. Siyasi iktidarların küreselleşmeye gösterdikleri uyum ve sadakat karşısında emekçilerin tavrı net oldu bu yılki 1 Mayıs’ta, emekçileri candan kutluyorum!
Emekçiler bu davranışları ile, hem mücadele neticesinde hakların alınabileceğini çok net olarak gördüler ve sermaye kesimine gösterdiler, hem de siyasal iktidarın siyasal kimliği hakkında kesin yargı sahibi oldular. Gücü ele geçiren kesimler gücü paylaşmaz. Emekçiler de üretimden gelen güçlerine burjuva yasaları ile el koyulmasına karşı çıkacaklarının ilk adımını atmış oldular. İlk adım, açıktır ki siyasal kadrolara karşı ve siyasal olarak verilir. 1 Mayıs çekişmesi ve sonunda kazanılan zafer, burjuva iktidarının ürettiği gerekçelerde olduğu kadar, dayandığı güçler itibariyle de fazla bir güce sahip olmadığını açıkça ortaya koydu. Taksim Meydanı’nda polis günü kutlanıyorsa, niçin emekçi günü, zaferi ve coşkusu yaşanmasın ki?! Arada ne fark var; polis de emekçi değil mi? Toplumun ve ülkenin emniyet ve güvenliğini sağlamakla yükümlü olan emniyet güçlerinin, toplumun emperyalizmin batağına sürüklenmesine karşı çıkan kesimlerle iş birliği yapması, görevleri icabı olarak görülemez mi?.. İktidarın ve iktidar yanlısı medyanın (daha doğrusu, sömürücü sermaye yanlısı medyanın) kalemleri de, hiç sıkılmadan, Taksim’e niçin izin verilmediğini, akıl almaz akıl parıltıları(!) ile anlatmaya çalıştılar. Efendim, Taksim’e çok giriş çıkış varmış da, anarşist gruplar ara sokaklara girip etrafa zarar verebilirmiş de, o nedenle daha derli toplu bir yer olan Çağlayan gösterilmişmiş! Bu parlak liberal beyinler, Taksim’in bir simge olduğunu halktan gizlerken hiç mi utanmazlar?!
Emekçiler bu zaferle yetinmemeliler. Tarikatların, şeriatçı yapıların, faşizan milliyetçi saldırganların emekçileri çevrelediği bir ortamda, emekçilerin kurtuluşu ancak geliştirilecek derin bilinçle olacaktır. Bu amaca yönelik olarak, şöyle bir öneride bulunuyorum: Her yıl Mayıs ayında bir hafta “Emekçi Haftası” olarak kutlansın ve bu hafta boyunca emekçilerin yoğun olduğu bölgelerde akademisyenler veya emekçi liderlerinin katılacakları ve “sermayenin niteliği”, “devletin niteliği”, “sömürü”, “katma değer”, “ücret ve kâr çatışması” gibi politik konularda konferanslar düzenlensin.
İZZETTİN ÖNDER
ÖNCEKİ HABER

YAZILAMA

SONRAKİ HABER

Urfa’da baskılar protesto edildi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...