04 Mayıs 2009 00:00

Ben bir ceviz ağacıyım!..

Bugün başka bir gün isterdim, düşmana inat. Bir başka 1 Mayıs yaşansın ülkemin dört bir yanında; davullar düğün havalarını vursun her yerde ve “düğün bayram tadında” olsun, tatil edilen günün adına layık.

Paylaş

Bugün başka bir gün isterdim, düşmana inat. Bir başka 1 Mayıs yaşansın ülkemin dört bir yanında; davullar düğün havalarını vursun her yerde ve “düğün bayram tadında” olsun, tatil edilen günün adına layık.
Bir bayram huzuru içinde kalksın işçiler, emekçiler yataklarından. Evlerinde, çocukları ile birlikte yapılan sade bir kahvaltının ardından, en güzel giysilerini giyinip aileleriyle beraber alanlara yönelsinler. İstanbul’da başka, Ankara’da başka, İzmir’de başka olmasın kutlamalar. Tüm işçiler, emekçiler ülkenin her yerinde birlik ve beraberlik içinde, yan yana, omuz omuza dursunlar halaylara. On yıllardır özlemi çekilen “Taksim Meydanı”, egemenlerin keyfi tutumuna paralel, “makul bir sayı” pazarlığına alet edilmesin isterdim. Sırf Taksim’e çıkmış olabilmek için, AKP’nin Cumhurbaşkanı’ndan, Meclis başkanından, vali ve emniyet müdüründen icazetler dilenerek oraya gitmek yerine, Kazancı Yokuşu’ndan geri dönmeyi yeğlerdim. Hele tüm bunları yaptıktan sonra, sanki bir mücadele sonucu hedefe ulaşmış gibi, “hamasi” nutuklar atmak için o alanda olmaktansa, hiç gitmemeyi tercih ederdim.
Çünkü Sayın Çelebi, Sayın Evren, sizinkiyle aynı pazarlıklarla, “Taksim”in işçiler ve emekçiler açısından anlam ve önemine vurgular da yaparak, hem de sizden daha önce Türk-İş ve Hak-İş yönetici ve “makul sayıda” üyeleri de girdiler Taksim Meydanı’na. Farkınız “makul sayı” konusunda idiyse sadece, bunu önceden de belirtebilir, sizlere güvenerek oraya gelen ve arka sokaklardan Taksim’e ulaşma mücadelesi veren devrimci-demokrat grupları da polise yem etmeyebilirdiniz.
“Ben bir ceviz ağacıyım, Gülhane Parkı’nda / Ne sen bunun farkındasın, ne de polis farkında” dizelerini içeren şiirini, hepimiz biliriz Nâzım Usta’nın. Ceviz ağaçları, fotoğraf makineleri gibidirler. Olanı biteni bedenlerine yansıtıp geleceğe taşırlar. İşte, öyle bir şeydir Taksim de. Bir ceviz ağacıdır; 1977 1 Mayıs’ında yaşanan katliamın faillerinden hesap sormak yerine, onların bugünkü temsilcileriyle pazarlığa oturan anlayışları, sınıfın hafızasına işleyecektir. Bu anlayışın adının DİSK, KESK, Türk-İş veya Hak-İş olmasının ne farkı var?
İşsizliğin, yoksulluğun, işten atmaların, kapatılan işyerlerinin; paran kadar eğitim, paran kadar sağlık uygulamalarının, özelleştirmelerin, taşeronlaştırmaların ayyuka çıktığı böyle bir ortamda, yüz binleri alanlara taşımak, yaşanan sorunlar ve talepler üzerinden mücadeleyi yükselterek, “Taksim’i yeniden kazanmak” yerine, böylesi “MAKUL” bir icazetle “Taksim’e” çıkmak, sizleri tatmin etti mi acaba, sayın başkanlar? Hayır, konuşmalarınızdaki kırılganlık bunun böyle olmadığını gösteriyordu. Olanlardan sizler de memnun değil gibisiniz.
Öyleyse, yüzünüzü sınıfa dönünüz. Ceviz ağacını tanımaya çalışınız. O, aynı “sınıfın hafızası” gibidir; unutmaz da, unutturmaz da...
M. Kâmil Bal (İzmir)
ÖNCEKİ HABER

‘Marjinal’ gruplar

SONRAKİ HABER

Domuz gribi, et endüstrisinin doğurduğu yeni bir felakettir

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...