05 Mayıs 2009 00:00

Hükümete ve patronlara karşı birleşmek gerekiyor

Krizle birlikte daha da artan intihar olaylarında hükümet ve patronların da sorumluluğu olduğunu ifade eden sendikacılar, krize karşı mücadelenin önemine dikkat çektiler.

Paylaş

Krizle birlikte daha da artan intihar olaylarında hükümet ve patronların da sorumluluğu olduğunu ifade eden sendikacılar, krize karşı mücadelenin önemine dikkat çektiler. Hükümetin krizden mağdur olanları değil, krizi yaratanları korumak için önlemler aldığına dikkat çeken sendikacılar, patronları koruyan paketler yerine işsizliğe karışı acil önlemler alınması gerektiğine vurgu yaptılar. Krize karşı mücadelenin tek başına değil hep birlikte olması gerektiğini söyleyen sendikacılar, sağlıktan eğitime, barınmadan enerjiye kadar en doğal insan ihtiyaçlarına kolay ulaşımın sağlanması gerektiğini belirttiler.
TEK BAŞINA DEĞİL TOPYEKÜN MÜCADELE
Sorunlar karşısında intihar gibi tercihlerin bir kurtuluş olmadığını söyleyen Birleşik Metal-İş Sendikası Genel Başkanı Adnan Serdaroğlu, insanlara bu acıları yaşatanlara karşı direniş göstermek ve mücadele etmek gerektiğini ifade etti.
Türkiye’de krizi patronların çıkardığına, ancak cezasının emekçilere ödetilmeye çalışıldığına vurgu yapan Serdaroğlu, burada hükümetin de patronların isteklerini yerine getirmeye özen gösterdiğini belirtti. “Bu kadar banka borçları, psikolojik bunalım, ücret düşüklüğü gibi durumlar karşılığında insanlar bir bunalıma giriyor ve intiharı tercih ediyor. Genel olarak dünyanın her yerinde kriz ve ekonomik çöküntünün yaşandığı ülkelerde yoğun olarak intihar vakaları artıyor.
Baskıcı toplumlarda bu oran daha fazla görülüyor. Hem baskıcı bir sistem, hem de krizden çok etkilenmiş koşullara sahip bir ülke olarak Türkiye’de bu gibi vakaların artması oldukça normal” diyen Serdaroğlu, buna karşı ortak bir mücadele vermek ve bunları bir daha yaşamamak için ne yapılması gerekiyorsa onu yapmak için hükümete ve patronlara karşı birleşmek gerektiğine dikkat çekti.
Birleşik Metal-İş Sendikası olarak uzun süredir krize karşı mücadele verdiklerini aktaran Serdaroğlu, bu nedenle birçok işyerinde direnişte ve grevde olduklarını dile getirdi. Ancak tek başına bir iki sendikanın yürüttüğü mücadelenin yeterli olmayacağını sözlerine ekleyen Serdaroğlu, topyekün bir mücadele ve karşı duruş gösterilmesi gerektiğini savundu.
CİDDİ ÖNLEMLER ALINMALI
Krizin en fazla etkilediği sektörlerin başında gelen tekstil sektöründe örgütlü TEKSİF Sendikası Genel Başkanı Nazmi Irgat, krizle birlikte sektörlerinde 200 bin işçinin işsiz kaldığını ifade etti. Bu sayıya kısa çalışma ödeneği ve ücretsiz izinlerin dahil olmadığını dile getiren Irgat, hükümetin açıkladığı paketlerin de yaşanan krize çözüm olmadığını ifade etti.
Tekstil sektöründe yaşanan krizin 2006 yılından bu yana devam ettiğini belirten Irgat, son krizle birlikte etkilerinin daha da arttığını dile getirdi. Krizi fırsat olarak değerlendiren patronlarla beraber durumun daha da kötüleştiğini söyleyen Irgat, işini kaybedenlerin bir daha iş bulamadığını ve çok zor durumda kaldıklarını dile getirdi. Tekstil sektöründe kayıtsız çalışanlarla birlikte 2 milyon işçi çalıştığını hatırlatan Irgat, hükümetin bir an önce sektörü canlandıracak tedbirler alması gerektiğini ifade etti.
Son günlerde sektörde az da olsa bir canlanma gözlemlediklerini, hükümetin bunu iyi değerlendirmesi gerektiğini ifade eden Irgat, sorunun çözümünün işini kaybeden işçilere iş imkanı yaratılmasında olduğunu, bunun için hükümetin bu fırsatı kaçırmaması gerektiğini belirtti. Nazmi Irgat, aksi takdirde fırsatın kaçırılacağı ve sorunların devam edeceği uyarısında bulundu. (İstanbul/EVRENSEL)



KRİZİN BEDELİNİ YAŞAMLARIYLA ÖDÜYORLAR

SES Genel Başkanı Bedriye Yorgun, krizin insanların sağlığını, psikolojisini bozduğunu, geleceğe dair umutlarını tükettiğini ifade etti.
Krizi yönettiğini söyleyenlerin sadece krizi çıkaranları korumak üzere hareket ettiğini dile getiren Yorgun, krizden etkilenenlerin krizin bedelini yaşamlarıyla ödediğini belirterek, “İnsanlar kendi kendine yetmediği zaman psikolojileri bozuluyor. Kendilerini çaresiz görmeleri onurları zedeleniyor. Bu da krizin bedelini yaşamlarıyla ödemelerine neden oluyor” diye konuştu.
Buna karşılık insanların yararlandığı sağlık, eğitim, sosyal güvenlik, barınma, enerji gibi temel insan ihtiyaçlarının ticarileştirilmesinin engellenmesi gerektiğini dile getiren Yorgun, Kürt sorununda savaşa ve silaha ayrılan bütçenin de krizi derinleştirdiğine dikkat çekti.
Kürt sorununda barışın sağlanması gerektiğini söyleyen Yorgun, sağlık alanındaki piyasacılığın terk edilmesi, sağlığın ücretsiz hale getirilmesi gerektiğini söyledi.
Kriz dönemlerinde ilk önce kadınların işten atılmasının önüne geçilmesi gerektiğini de dile getiren Yorgun, “Toplumsal olarak da meşru görülen bu anlayıştan vazgeçilmeli. Kriz dönemlerinde aile içinde artan şiddetten en fazla kadının ve çocuğun etkilendiği düşünülünce, bu durumun engellenmesi sağlanmalı, kadının farklı sektörlerin hedefi haline getirilmesi engellenmeli” diye konuştu.

ÖNCEKİ HABER

Sendikal hak davası başladı

SONRAKİ HABER

Oyak, Lafarge’ın çimento şirketlerini aldı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa