06 Mayıs 2009 00:00

Ortak hareket etmeliyiz

Hacettepe Üniversitesi hastanesinde taşeron firmaya bağlı olarak çalışmaktayım. İlk işe başladığım yıllarda her ayın 6’sında maaşlarımızı alırdık.

Paylaş

Hacettepe Üniversitesi hastanesinde taşeron firmaya bağlı olarak çalışmaktayım. İlk işe başladığım yıllarda her ayın 6’sında maaşlarımızı alırdık. Fakat son iki yıldır maaşlarımızda bazı sorunlar yaşadık. Maaş ödemeleri önce ayın 6’sından 10’una sarktı. Biraz canımız sıkıldı, ama maaş almaya devam ettiğimiz için pek aldırış etmedik. Biz buna ses çıkartmadığımız için yöneticiler bundan cesaret alarak maaşlarımızı önce ayın 15’inde, daha sonra da 20’sinde ödemeye başladılar. Biz işçilerden toplu ve güçlü bir ses çıkmıyordu. Tek başına veya birkaç kişiyle hakkını aramaya kalktığın zaman da arkadaşlarımız ya tehdit edilerek sindirilmiş ya da işten atılmışlardı. Biz de sessizlik devam ettikçe maaş ödeme süreleri hep sarkmaya devam etti. Bu durumu şirket idarecilerine sorduğumuzda hastanenin ödeme yapmadığını söylüyorlar, suçu hastaneye atıyorlardı. Bazen de hastane idarecileri SGK’dan alacakları olduğunu bu alacaklarını alamadıkları için şirkete para veremediklerini söyleyip bize devleti şikayet ediyorlar. Her şeyin asıl sorumlusu olarak devleti gösteriyorlardı. Üçünden hangisi suçlu olursa olsun sonuçta biz maaşımızı alamıyorduk.
Oysa aynı üniversite okulundaki şirket çalışanları ücretlerini zamanında alabiliyorlardı. Aynı üniversiteye hizmet ettiğimiz halde neden biz paramızı alamıyorduk. Diğer taraftan hastane personeline ödenen döner sermaye payları, ek ödemeler gibi harcamalara bulunan para temizlik çalışanlarına gelince mi bitiyordu? Hocalara bile bedelsiz teknolojik hediyeler dağıtan üniversite hastanesi, asgari ücretlilerin maaşı söz konusu olunca mı para bulamıyordu?
Biz maaş aldığımız zaman bile maaş yetmediği için ek işler yaparken şimdi faturalarımızı ödeyemediğimiz için elektriğimiz, suyumuz kesiliyor veya cezalı ödemek zorunda kalıyoruz. Bizden parasını günü gününe alan devlet bizim alacaklarımızı niye ödemiyor? Borç yüzünden mahalle esnaflarının yüzüne bakamaz olduk. Kredi kartlarının asgari tutarını ödeyemez duruma geldik artık. Faizlerine güç yetiremez olduk. Kiracı olan arkadaşlarımız kiralarını zamanında ödeyemedikleri için dolandırıcı durumuna düştüler. Ev sahipleri sürekli olarak evden atmakla tehdit eder hale geldi. Artık çocuklarımızın okul ihtiyaçlarını bile karşılayamıyoruz.
Bütün bu sıkıntılara karşı biz çalışmaya devam ederken bize verecek para bulamayan hastane yönetimi; hastane içersinde yeni tadilatlar yapmaya devam ediyor ve bunlara para bulabiliyor.
Bu sorunların çözüm yolu işçiler arasında birlik ve beraberlikten geçtiğini biliyoruz. Ama bir araya geldiğimizde yok “şefin tanıdığı”, “doktorun tanıdığı”, olmadı “şirket referanslı” veya “başhekimlik referanslı” diye kendi içimizde bir araya gelmekten korkuyoruz. Oysa hepimiz asgari ücretliyiz ve 527 liraya ev geçindirme derdi olan insanlarız. Bu ayrılıklar yüzünden şimdi bu parayı bile alamaz duruma düşürüldük.
Kendi içimizde birlik olmazsak durumumuz daha kötüye gidecek. Tek çare içimizdeki suni ayrılıkları bir kenara bırakarak birlik olmak. Ortak hareket etmeliyiz.
Bir grup
Hacettepe Üniversitesi
Hastanesi çalışanı (Ankara)
ÖNCEKİ HABER

‘Hacettepe’de iki aydır maaşımı alamıyorum’

SONRAKİ HABER

Mücadeleden vazgeçmeyeceğiz!

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...