07 Mayıs 2009 00:00

GENÇLİĞİN SESİ

“ODTÜ Matematik Bölümü mezunu genç öğretmen Erkan Karakaya, işsizlikten dolayı girdiği bunalım sonucu intihar etti.

Paylaş

“ODTÜ Matematik Bölümü mezunu genç öğretmen Erkan Karakaya, işsizlikten dolayı girdiği bunalım sonucu intihar etti. 1 Mayıs günü toprağa verilen genç öğretmenin ailesi ve arkadaşları, olup biteni anlamakta zorlanıyor.”
Erkan’ın ağabeyi, “ODTܒyü bitirince kesinlikle işsiz kalmaz sanıyordu herkes, biz de öyle sanıyorduk. Ablaları ve annem çalışarak, bin bir zahmetle okuttu onu. Erkan da her fırsatta ‘Size ben bakacağım, sizi çok iyi yaşatacağım’ derdi. Ama okul bitti, iş bulamadı, annesine ablalarına karşı mahcubiyet yaşadı galiba. Dayanamadı işsiz kalmaya. Ablaları çok zor şartlarda okuttu, Erkan da iş bulamamayı yediremedi kendine. Böyle olmamalıydı...” diye konuşuyor, kardeşinin cenazesinde. Arkadaşlarıysa “eften püften” sebeplerle Erkan’ı kaybetmenin üzüntüsünü yaşadıklarını söylüyorlar.
Acılı aileyi anlamamak mümkün değil, ancak hem Erkan Öğretmen’e hem de ülkenin her yerindeki binlerce işsiz gence intiharı düşündürten sebepler “eften püften” mi? Fazlasıyla tartışılır!
İntiharla ilgili bir internet sitesi, sayfasını şu başlıkla açıyor: “Dünyada ortalama her 3 saniyede 1 kişi intihar girişiminde bulunmakta, her 40 saniyede 1 kişi intihar sonucu yaşamını yitirmektedir. Kimler, neden, nasıl?”
Nasıl intihar ettiği bir yana dursun, biz kimlerin neden intihar ettiğini biliyoruz. Ölümü göze alan, hatta yol olarak ölümü bulan bir kurtuluş arayışıdır intiharın sebebi.
Her 3 gençten 1’i işsiz. “Gelecek kaygısı” gençliğin günübirlik yaşadığı ve bir türlü çözümünü bulamadığı sorunlardan. “Kurtuluş yolu” olarak tarif edilen ÖSS’ye sayılı günler kalmışken, sınavla ilgili yapılan her söyleşi, röportaj da gösteriyor ki, -birkaç bölüm ve birkaç büyük üniversiteyi kazanmak dışında- birçoğumuzun 14 Haziran’da kaygılarımızdan kurtulacağımıza dair bir umudu kalmadı.
Sayılabilecek onlarca etken bir yana, sadece ODTÜ mezunu bir öğretmenin işsizlik nedeniyle intihar etmiş olması bile “birkaç bölüm ve birkaç büyük üniversiteyi kazanma”nın kurtarıcılığını da tartışmaya açar mahiyette. Geçtiğimiz yıl Türkiye’nin birçok üniversitesinde yapılan “Barış Günleri”, bu yıl ODTܒde gerçekleştirilen “Özgürlük Günleri” neyi nasıl tartışacağımızı gösteriyor bize. Önümüzdeki dönem böylesi bir tartışmanın, neredeyse hayatımızın tamamında içine sokulduğumuz “kariyer, bireysel kurtuluş günleri”ne vereceği cevap etkili olacaktır.
Ayrıca, her 3 gençten 1’inin iş ve birçoğunun kurtuluş yolu aradığı koşullarda, işçi-işsiz gençlerin birbirlerine “yol gösterecekleri” birlikleri düşünmenin ve hayata geçirmenin vakti gelmiştir: “Genç İşçiler Birlikleri”, “İşsiz Gençler Dernekleri”, “Emekçi Gençler Birlikleri”... vs.
Gazetemiz yazarlarından Yücel Sarpdere’nin bir kitabında söylediği gibi; dünyanın her yerinde, üzerine gazete kağıdı çekip tir tir titrerken güneşin doğmasını ve kendisini ısıtmasını bekleyenlere söylemeliyiz: “Gidip güneşi zapt etmek varken, güneşin doğuşunu beklemek niye?”
İnsanca yaşayacağımız bir dünyanın mücadelesini hep birlikte ve ölümüne vermek varken, yalnız kalıp ölümü tercih etmek niye?!
ÜMİT KARTAL
ÖNCEKİ HABER

‘Jandarma müdahale için 2 saat bekledi’

SONRAKİ HABER

KARAYOLU SU ALTINDA KALDI

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa