KORUCULUK ÇIKMAZI

Mardin’in Bilge köyünde yaşanan katliamı protesto eden bazı korucular, silahlarını karakol bahçesine bıraktılar. Haydar Kara isimli korucu, “Mardin olaylarından sonra gözümüze uyku girmedi. Öyle bir duruma geldik ki kendimizden utandık. Bütün koruculara da çağrımız silahları bırakmalarıdır” diye konuştu. Ancak askerlerin silahların geri alınması yönünde baskı yaptıkları öğrenildi.
Van’ın Başkale ilçesine bağlı Hasanbey (Heretis) köyünde yaşayan 26 korucu, Çamlıca Karakolu’na giderek silahlarını bıraktı. Askeri yetkililer korucuları ikna etmeye çalışırken, askeri bir heyet karakola giderek korucularla görüştü. Ancak 26 kişi, silahları geri almayacaklarını açıkladı. DİHA’ya konuşan korucu Haydar Kara, koruculuğun bölge için bir bela haline geldiğini söyledi. Kara, bir daha asla silahları geri almayacaklarını da ekledi. Sistemin kaldırılmasını isteyen Kara, “Mardin olaylarından sonra gözümüze uyku girmedi. Öyle bir duruma geldik ki kendimizden utandık. Bunun yanında son zamanlarda askeriye, üzerimizde ciddi baskılar oluşturmuştu. Biz de sabah bir araya gelerek toplu silah bırakmak istedik, ancak silahlarımız alınmadı. Biz de bütün silahları karakolun bahçesine atarak karakoldan ayrıldık. Bir daha asla bu silahları geri almayacağız. Bütün koruculara da çağrımız, silahları bırakmalarıdır. Koruculuk öyle bir hale gelmiş ki, artık insan kendi kardeşini bile öldürüyor. Bu artık son bulmalıdır” dedi.
HÜKÜMET MUĞLAK
Bilge köyü katliamı koruculuk sistemine yönelik tepkileri artırırken, hükümet cephesinden kesin bir karar çıkmadı. Başbakan Yardımcısı ve Terörle Mücadele Yüksek Kurulu Başkanı Cemil Çiçek, sistemin gözden geçirileceğini söyledi.
Gazetecilerin sorularını yanıtlayan Çiçek, “Koruculuk sistemi ıslah edilebilir, kaldırılabilir de... Ancak tepkisel karar vermemek gerekiyor. Devlet pek çok yönünü düşünerek koruculuk sistemini uygulamaya koymuştu. Bu nedenle ayaküstü değerlendirmeler yanlış olur. Bütün köy korucuları zan altında bırakılmamalı. 50 bin korucu bölgede görev yapıyor. Aralarında yanlış yapanlar olabilir. Sistemin tartışılacak tarafları olabilir ama korucuların hepsi toptan suçlanmamalı” dedi.
Korucuların silah bırakmasının ardından jandarma ise silahları toplayarak köye geri götürdü. Gazetemiz baskıya girdiği saatlerde korucular eylemlerini sürdürüyorlardı.
YENİLERİ İŞBAŞINDA
Koruculuk sistemi tartışılıyor, ancak korucu sayısı giderek artıyor. Tunceli’de Mardin katliamından birkaç gün önce 130 kişinin korucu yapıldığı ortaya çıktı. Pertek ilçesine bağlı Pınarlar Nahiyesi, Sağman, Çataksu, Konaklar, Ayazpınar köyleri ile Pertek merkezdeki bu koruculara silahlarının teslim edildiği belirtiliyor. Yoksulluğun ciddi boyutlara ulaştığı Tunceli’de, devletin işsizliğe çözüm olarak gösterdiği koruculuk sisteminin nasıl sonuçlar ortaya çıkartacağını ise önümüzdeki günler gösterecek.

---

DEMOKRASİLERDE KORUCULUK OLMAZ!
MARDİN’in Bilge köyünde 44 kişinin hayatına mal olan katliam, “koruculuk sistemi”ni tartışmaya açtı. 1995 yılında TBMM’nin talebi üzerine bölgede koruculuk hakkında araştırma yapan Prof. Dr. Mehmet Ruhi Köse, katliamın sosyolojik yönünü değerlendirdi.
Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Sosyoloji Bölüm Başkanı Köse, devletin yanlış politikaları yaşama geçirdiğine dikkat çekti. Köse, “Bu, normal demokratik bir devlette olmaması gereken bir uygulamadır” diye konuştu.
Koruculuk sistemi içerisine giren bireyin, toplumla diyalogunun kesilmesiyle sorunlar yaşayabileceğini belirten Köse, “Mardin’deki katliam çok karmaşık bir olay. Bu olayın birçok nedeni olabilir. Nedenlerden biri sosyal ve psikolojiktir. Dışlanmışlığın ve yalıtılmışlığın dışa vurumudur” dedi. Ruhi Köse, çözüm için koruculuk sisteminin bilimsel bir şekilde lağvedilip, korucuların aileleriyle birlikte rehabilite edilmesi gerektiğini söyledi.
250 kişinin eline silah verilip korucu yapılmasının bir mantığı olmağına ve bu sistemin artık bir izahı bulunmadığına işaret eden Köse, “Mardin’de yaşanan olayın ardından yine birilerine silah verip korucu yapmak anlaşılır bir şey değil”dedi. (Van/DİHA)