09 Mayıs 2009 00:00

YENİGÜN

Mardin’in Mazıdağı ilçesi, Bilge (Zangırt) köyünde yaşanan vahşet herkesi derinden sarstı. Devletin silahlandırdığı aşiretlerin bir insan canavarına dönüştüğü bir kez daha görüldü.

Paylaş

Mardin’in Mazıdağı ilçesi, Bilge (Zangırt) köyünde yaşanan vahşet herkesi derinden sarstı. Devletin silahlandırdığı aşiretlerin bir insan canavarına dönüştüğü bir kez daha görüldü.
Yaşamını yitirenlerin ailelerine başsağlığı dilerken, devlet gücünü arkalarına alarak bu katliamı gerçekleştiren korucu katilleri lanetliyoruz.
İnsan, yaşadığı topraklarda böylesi insanlık dışı bir olaya tanık olmaktan utanmadan edemiyor. Kadınların ağıtları ve yükselen feryadı insanı kahrediyor. Bundan dolayıdır ki hemen herkes ve her politik parti ve çevre konuya ilişkin bir şeyler söylüyor, yazıp çiziyor.
Duygu sömürüsü yaparak, evire çevire aynı şeyleri tekrarlamayı sürdüren medyanın tutumu bir yana, konu birçok yönüyle konuşuluyor.
Ancak herkes ve her politik çevre (doğal olarak) bulunduğu yerden bakarak değerlendirmelerde bulunuyor ve çözüm önerileri sunuyor ya da çözümsüzlüğün devamını savunuyor.
Ancak devlet büyükleri insanı hayrete düşürüyor. Başbakan gerçeği teğet bile geçmiyor. Cumhurbaşkanı kem küm ederek, koruculuk sistemi için yuvarlak laflar etmeyi tercih ediyor.
Baykal’ın nutku tutulmuş gibi. Bahçeli ise korucu aşiretlerin dikkatini MHP’ye çekmek ve korucubaşlarından teşkilat başkanı devşirmeye heveslenmiş görünüyor. DTP’nin yaklaşımı ve EMEP gibi demokratik güçlerin çabaları ise henüz yeterince etkili olmuyor.
Ancak bu vahşetle birlikte, halk korculuk sistemini ciddi olarak sorguluyor, Kürt sorununda çözüm istediğini dile getiriyor. Sorunu ‘kaynağından’ ele alan ve tartışmak isteyen önemli bir aydın ve akademisyen birikimi de var.
Yaşlı genç, kadın çocuk, 44 insanın korucu akrabaları tarafından katledilmesi, aynı köy, aynı aşiret mensuplarının böylesi bir kıyıcılık içine girmiş olmaları, tartışmayı gerekli ve zorunlu kılıyor. Ancak orta yerde atlanmaması gereken bir gerçek var. Devletin rolü atlanarak söylenen hiçbir sözün ve önerinin kıymeti yoktur. Koruculuğu da bir sitem haline getiren devlettir. Devletin sorumluluğu, hükümetlerin yaklaşımları irdelenmeden bu vahşete doğru teşhis koymak mümkün değil.
Bu vahşeti devletten ve onun Bölge politikasından, daha açık ifadeyle devletin Kürt sorununa yaklaşımından soyutlayarak düşünmek, havanda su dövmek olur. Devletin, bölgede geri ve ilkel olan her şeyi muhafaza etmek için tüm olanaklarını seferber etmesi unutulmasın. Demokratik adımlar atmayan, feodalizmle kader birliği eden burjuvazinin kendisidir.
Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana yapılan bu. Dini, aşiretçiliği, ağalığı, feodal değer ve tutumları muhafaza eden, silahı ve şiddeti kutsayan, kendi hukukunu bile yok sayan, katilleri koruyup kollayan uygulamaların sorumlusu devlettir.
Bölge’deki her demokratik gelişme karşısında, en ilkel silahlara, en insanlık dışı yöntemlere başvuranların kimler olduğu ve bunların devlet gücü olduğu sır değil. Devlet destekçisi olduğu için sevilen ve desteklenen, pis işlerinin üstü örtülen aşiretlerin yaptıkları ortada. Özel Tim, JİTEM ve devlet güçlerinin Kürt gerici güçleriyle ilişkileri bir devlet politikası olarak sürüyor.
Kısacası; ellerinde devlet silahları, ceplerinde halktan toplanmış devlet parası, arkalarında devlet gücü, yanlarında hükümet partisi mensubu milletvekilleri olan köy korucularının 44 insanı, kendi köylülerini, kendi akrabalarını hunharca katletmelerini, devletin süregelen politikalarının iflası olarak okumak ve gereği için adım atmak gerek.
AKP artık, “Bir musibet bin nasihatten evladır” sözünden bir sonuç çıkarmalıdır.
Hasan Cemal’in Murat Karayılan ile yaptığı röportajda, PKK’nin çözüm için devletten diyalog, demokratik çözüm ve barış için bir hamle beklediğini görüyoruz.
Bu ülkenin insanları artık kan akmasın, barış yolu açılsın istiyor.
Türk, Kürt tüm halkımız operasyonların yapılmadığı, çatışmaların yaşanmadığı, mayınların patlamadığı, koruculuğun lağvedildiği gelişmeler yaşamak istiyor.
ENDER İMREK
ÖNCEKİ HABER

HAYAT YAZILARI

SONRAKİ HABER

KUŞATILAN ÇEVREMİZ

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...