10 Mayıs 2009 00:00

Masaüstü’nde Çelebiler tartışıldı

Hayat Televizyonu’nda önceki gece yayımlanan Masaüstü programında, Mardin’de yaşanan katliam ve koruculuk sistemi ele alındı. Prof. Dr. Neşe Özgen, köyde yaşayan Çelebilerin AKP Mardin Milletvekili Süleyman Çelebi’nin ailesi olduğunu söyledi

Paylaş

Hayat Televizyonu’nda önceki gece yayımlanan Masaüstü programında, Mardin’de yaşanan katliam ve koruculuk sistemi ele alındı. Prof. Dr. Neşe Özgen, köyde yaşayan Çelebilerin AKP Mardin Milletvekili Süleyman Çelebi’nin ailesi olduğunu söyledi. Programa Almanya’dan bağlanan Halef Koyun da yine Milletvekilinin ailesinin Mardin’in İdil ilçesindeki köylerinden kendileri çıkarttıklarını anlattı. Koyun önemli iddialarda bulunarak, Çelebi ailesinin kendilerinden rüşvet istediğini de ileri sürdü.
KORUCULUK LAĞVEDİLMELİ
Gazetemiz Yazıişleri Müdürü Fatih Polat ve Birgün Gazetesi Yayın Danışmanı Ahmet Tulgar’ın hazırldığı programa, stüdyo konuğu olarak DTP Hakkari Milletvekili Hamit Geylani ile Okan Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Öğretim görevlisi Prof. Dr. Havva Neşe Özgen katıldı. Korucu mağduru olan Halef Koyun ile DTP Diyarbakır Milletvekili Gültan Kışanak ise telefonla katıldılar. Telefonla katılan Halef Koyun, Çelebi ailesinin koruculuğu kullanarak kendilerine yönelik yaptıkları baskıları anlattı.
Hamit Geylani, Mardin’de yaşanan katliamın bölgede yaşanan çatışmalı süreçten ayrı düşünülmemesi gerektiğini söyledi. Kürt sorunun çözümsüzlüğüyle kaynaklı olarak ortaya çıkan koruculuk sisteminden kaynaklandığına dikkat çeken Geylani, insan hak ve özgürlüklerin ise hep güvenlik gerekçesiyle gasp edildiğini belirtti. Bilge köyünde yaşananların toplumsal bir yara olduğuna dikkat çeken Geylani, koruculuk sistemin “Kürdün Kürde” kırdırılmak için yapıldığını söyledi. Geylani, koruculuk sistemin da lağvedilmesi gerektiğini belirterek, bunun içinde suçu bulaşmayan korucuların mağdur edilmeden korucuların tekrar üretim alanlarına yönlendirilmesi gerektiğini kaydetti. Geylani, bunun içinde kapsamlı bir çalışmanın ve politikanın oluşturulması gerektiğini dile getirdi. Telefonla katılan Gültan Kışınak’ta yaşanan katliamla birlikte koruculuk sisteminin sorgulanması gerektiğini belirtti. Kışanak, hep gerçeklerin gizlenmeye dair kuşkuların var olduğuna dikkat çekerek, “Tanık bırakmamak üzere yapıldı katliam. Olay PKK’ye mal edilme istenmiş. Öyle olmuş olması durumunda ülkenin siyaset olarak nereye gidebileceğini tahmin edebiliriz” dedi. Olayın arkasından yapılan istenen provokasyona dikkat çeken Kışanak, köyde yaşananlarla ilgili askeri karakolların haberin olduğunu da söyledi.
ÇELEBİ’NİN AİLESİ
Prof: Dr. Havva Neşe Özgen de, bölgede yaptığı araştırmalar ışığında olayı anlattı. Köyün geçmişine dair bilgiler veren Özgen, köyün iki ayrı kola ayrıldığını hatırlattı. Devlete karşı olanların Haberkanlılar olduğunu, sürekli devletten yana olanların ise Derşükyanlılar olduğunu belirten Özgen, Derşükyanlıların başında ise AKP Mardin Milletvekili Süleyman Çelebi’nin dedesi olan Serban Ağa’nın olduğunu ifade etti. Olayın sosyolojik olarak ele alan Özgen, bu boyutun gözden uzak tutulmaması gerektiğini kaydetti. Yaşanan katliamın aydınlatılması için Özgen, demokrasi ortamının iyileştirilmesi gerektiğini kaydetti. Olayın soruşturulması için insanlara güven verilmesi gerektiğini anlatan Özgen, bu konudaki muğlaklıkların giderilmesi gerektiğini yineledi
ÇELEBİ 75 BİN AVRO İSTEDİ’
Baskılar nedeniyle 1989 yılında Şırnak İdil’e bağlı Ezidi köyü olan Kîwex (Mağara) terk etmek zorunda olan Halef Koyun Almanya’dan telefonla katıldı. Kendilerini koruculuğun Çelebi ailesi tarafından dayatılmak istendiğini anlatan Koyun, 1989 yılında köyü mecburen terk etmek zorunda kaldıklarını ifade etti. 1993 yılında ise geride kalan yaşlılarında baskılara dayanamayarak Almanya’ya göç ettiğini söyleyen Koyun, yaşadıklarını şöyle anlatı: “Çelebiler ile ilgi olarak geçmişe dönmemiz gerekir. 1940’a gitmemiz gerekir. Bize defalarca baskı yaptılar. Ezidi ailelerini orda olması onların hesabına gelmiyordu. Köyümüzü terk etmemizden sonra Çelebi ailesinin korucuları köyümüze yerleştiler. Kendi aralarında arazileri paylaştılar. Biz ve çevremiz cahilce yan yana gelmemiz ve onlarla birlikte hareket etmemizi istiyorlardı. Biz onlarla birlikte olmadık. Bunu kabul etmedik. Türkiye’de 2000 yılında hukuk yollarını aradık avukatlar tutuk. Köyümüze geri dönmek için dava açtık. Köyümüze geri dönmek için köyün korucular tarafından boşaltılmasını istedik. Bununla ilgili 2004 yılında 10 ayın 15’inde İHD’nin yardımıyla Türk ve Avrupa Hukukunun ve Şırnak Valiliği’nin yardımıyla korucular köyümüzden çıktılar. 2005’in 19 Mayısı’nda çevre köylerle komisyon kuruldu. Bu komisyonla köyümüze döndük. Bizim için önemliydi. Çelebi ailesini korucuları önümüze geçti. Bahçelerimizi ve evlerimizi onarmaya çalıştık. Ancak korucular, bizi öldürmekle tehdit ettiler. 2. ayın 16’sı 2006’da tapu kadastro ekibi köye geldi ve tapu çıkarıldı. Tapusuz yerler vardı. İkinci kere tapularımız yapılmadı. Her gün korucular gelip bizim kadastro ekibin tehdit etiler. Fakat tapusu çıkarına kadar bırakmak istemedik. Fakat korucular bırakmadı. O esnada köylerimiz ve çevre köyler 75 bin avro Çelebilere verdi. Köylerimizin çoğu bunu kabul etmedi. Maalesef yakın köylülerimiz bu parayı verdiler. Sürekli bizi tehdit etti.”
(HABER MERKEZİ)

DEVLETE BAŞVURDUK HİÇBİR ŞEY DEĞİŞMEDİ
Koyun köylerine dönmek için dilekçe ile savcılık, Başbakan, Cumhurbaşkanlığı, Meclis İnsan Hakları Komisyonu, Şırnak Valiliği olmak üzere gerekli kurum ve kuruluşlara başvuruda bulunduklarını anlattı. Köyde toplam bin 360 kişinin olduğunu belirten Koyuncu, “Yaptığımız başvuru ile ilgili cevapta geldi. Bununla ilgili soruşturmanın açıldığı söylendi. Fakat yapılan soruşturma için gerekli güvenlik alınmadı. Çelebiler, Devlet adı üzerinden insanların hakları gasp ediyorlar. Devletin kullanılarak, insanları tehdit ediyorlar bu şekilde insanları tanıyoruz” dedi. Halef Koyun son olarak, “Türkiye Cumhuriyetin ve insanlıktan umudum odur ki: Koruculuk sistemin kaldırılması insanların başına bela olan bu insanların son bulması. Her şeyin son bulması bu bitmeden kamuoyunda Türkiye Cumhuriyeti de dünya önünde zorluklar yaşayacak. Bunun için bunların son bulmalı” diye konuştu.
ÖNCEKİ HABER

MERCEK

SONRAKİ HABER

‘Ne geçmiş tükendi, ne yarınlar’

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...