29 Mayıs 2009 00:00
13 zayıf not
Türkiyenin 2009 karnesi, yine kırık notlarla dolu. Uluslararası Af Örgütünün (UAÖ) 2009 raporu gösteriyor ki, Türkiye yine Türkiye. İfade özgürlüğünden işkenceye, cezaevlerinden adil yargılanma hakkına kadar birçok insan hakkı yine ihlal edilmiş, kadınlar yine tacize maruz kalmış, mülteciler yine sınır dışı edilmiş.
Türkiyenin 2009 karnesi, yine kırık notlarla dolu. Uluslararası Af Örgütünün (UAÖ) 2009 raporu gösteriyor ki, Türkiye yine Türkiye. İfade özgürlüğünden işkenceye, cezaevlerinden adil yargılanma hakkına kadar birçok insan hakkı yine ihlal edilmiş, kadınlar yine tacize maruz kalmış, mülteciler yine sınır dışı edilmiş.
Taksim Square Otelde dün yapılan basın toplantısıyla raporu, UAÖ Türkiye Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Özlem Altıparmak ve Türkiye Direktörü Ville S. Forsman açıkladı. Türkiyenin 2008 yılının son ayları ve 2009 yılındaki hak ihlalleri 13 başlık altında toplanırken, ihlaller şöyle sıralandı:
İŞKENCE BİR CAN ALDI
İşkence ve kötü muamele, resmi gözaltı merkezleri dışında sürdü, karakollarda ve cezaevlerinde işkence devam etti. Öyle boyutlara vardı ki, İstinye Karakolu ve Metris Cezaevinde gördüğü işkenceler sonucu 29 yaşındaki Engin Ceber öldürüldü. Özür dileyen Adalet Eski Bakanı Mehmet Ali Şahin, bir ilki gerçekleştirdi.
Cezaevlerinde 45/1 sayılı genelgeyle sağlanan Sohbet Hakkı uygulanmadı, hiçbir ilerleme kaydedilmedi. F tiplerinde tecrit devam ediyor, özellikle siyasi tutukluların hakları, çeşitli cezalarla keyfi olarak ihlal edildi.
301 HÂLÂ DÜŞÜNCEYİ KISITLIYOR
İfade özgürlüğü ihlalleri devam etti, birçok kişiyi mahkum eden 301inci maddede 2008de değişiklik yapılsa da, soruşturma izni Adalet Bakanına verilse de, soruşturmalar ve yargılamalar sürdü. Birçok yazar, gazeteci haksız yere yargılandı, hakim ve savcıların keyfi kararlarına maruz kaldı, onlarca internet sitesi keyfi olarak kapatıldı.
YÜZLERCE
ÇOCUK TUTUKLU
Toplanma özgürlüğü bu yıl da ihlal edildi, polis yine aşırı güç kullandı. Birçok eylem, meşru neden olmadan engellendi, eylemlere katılmak isteyenler, polisin sert tutumuyla karşı karşıya kaldı, aşırı güç kullanarak dağıtıldı. Özellikle Bölge halkı ve 1 Mayısta Taksimde olmak isteyenler, polisin barışçıl olmayan yöntemlerine maruz kaldı, ölümler, yaralanmalar yaşandı, plastik ve gerçek mermi kullanıldı. Newroz, Abdullah Öcalana yönelik şiddet ve Başbakan Erdoğan protestolarında yüzlerce çocuk tutuklandı. Bu çocuklar yetişkin koşullarında tutuldu, 20 yıldan fazla hapis cezası istemiyle ve Terörle Mücadele Kanunu kapsamında yargılandı.
Kürtlere yönelik hak ihlalleri bununla sınırlı kalmadı, çatışmalı bölgelerde genellikle kimliği belirsiz kişilerce gerçekleştirilen bombalı saldırılarda sivil ölümleri yaşandı.
KADINA YÖNELİK
ŞİDDET ÖNLENMEDİ
Kadınlara ve kız çocuklarına yönelik şiddet devam etti, kanunlar ve yönetmelikler eksik uygulandı. Hükümet kurumlarının harekete geçirilmemesi, aile içi şiddet ve namus cinayetlerini önlemek amacıyla Başbakan Erdoğanın 2006da yayınladığı genelgeyi zayıflattı. 50 bin ve üstü nüfuslu yerleşim birimlerine en az bir sığınma evi açılmasını öngören 2004 tarihli Belediye Kanunu kapsamındaki ilerlemeler sınırlıydı.
Ergenekon davası çığır açtı, ilk kez Türk Silahlı Kuvvetlerinde üst düzey görevlerde bulunan subaylar yargı önüne çıktı. Seçimle göreve gelen hükümete yönelik kışkırtma yoluyla şiddet kullanarak devirmeye yönelik komplo iddialarıyla 86 sanıklı dava, ilk iddianameyle başladı.
Diğer ihlaller ise şöyle:
* AKPde ihlal edildikten bir süre sonra Anayasa Mahkemesi tarafından reddedilen örgütlenme özgürlüğü hakkı, DTP için hala ihlal ediliyor, çünkü DTPnin kapatma davası hala devam ediyor.
* Ülkelerinde ciddi insan hakları ihlalleriyle karşı karşıya olan mülteciler ve sığınmacıların, ülkelerine zorla geri gönderilmesinde artış yaşandı. 2008in nisan ayında 18 mülteci, Türkiye-Irak sınırındaki bir nehri geçmeye zorlanınca boğuldu.
* İnsan hakları savunucuları, düşünce mahkumları ve vicdanı retçiler, LGBTT hakları ihlal edildi. (İstanbul/EVRENSEL)