29 Mayıs 2009 00:00

İşkenceye bakmak

Yabancı ülkelerin gizli yerlerindeki hapishanelerde modern işkenceler yapıyoruz. Aynı zamanda filmlerimiz ve televizyonlarımız parçalanmış bedenlerin ve yıkıcı sorguların şiddet görüntüleri ile dolu.

Paylaş

Yabancı ülkelerin gizli yerlerindeki hapishanelerde modern işkenceler yapıyoruz. Aynı zamanda filmlerimiz ve televizyonlarımız parçalanmış bedenlerin ve yıkıcı sorguların şiddet görüntüleri ile dolu. Ancak , televizyon ve film görüntüleri gerçeklikle ve hasarın tersine çevrilmesiyle ters düşüyor. James Bond’un hayaları tekmelendiğinde o yine de intikam almak için hayatta kalıyor. İşkencenin neye benzediğini bildiğimizi sanıyoruz ama aslında onun ne olduğunu araştırmıyoruz. Utanç verici Ebu Garip fotoğrafları aklandı ve kısmen gösterildi. Fiili işkencenin ve sorgunun belgeli kayıtları, yok edildi ya da sansürlendi.
Başkan yardımcısı Cheney, ‘işkence’ kavramını reddetti ama ‘abartılı sorgu teknikleri’nden övgüyle söz etti ve işkenceye uğrayanların çekingenliğini alaya aldı. Ona göre, güvenliğin sonu, işkence araçlarını haklı kılar. Obama, kanunsuz olduğu, ahlaki ve kullanılabilir olmadığı için işkenceye karşı ama o da, ulusal güvenlik nedenlerinden dolayı fotoğrafların yayınlanmamasını emretti. Fotoğrafların teşvik edeceği şiddet ve kızgınlığa karşı askerlerimizi koruması gerektiğini söyledi. İşkencenin yapılmasına karşı olduklarını söyleseler de iki lider de savaştan haklı bir neden olarak bahsettiler. Cheney için savaş, işkenceyi haklı kılar; Obama için savaş, işkencenin gizlenmesini gerektirir.
İşkence, savaşın gölgesinde dizginlenmiş gibi görünse de savaşın sıradanlığı ve işkencenin radikal rasyonalizasyonu gibi mantıksaldır. Ben sizi yok etmiyorum çünkü bana göre siz bir tehlikelisiniz. Ben, sadece sizi üstün yaşam hakkıma boyun eğene, sizden istediğimi alana kadar kırıyorum. Temel olarak bu, savaşın ekonomisi ve tehlikesidir. Bizi yok etmek isteyen düşmanı yok ediyoruz. Düşman biziz ya da onlar.
İşkence şimdiki zamanda bir tehlikede varolur. İşkence, acıda dengelenir. Görüntüler, toplu mezarlar, kafalar, Nazilerin deri lambaları gibi ölü bedenlerin görüntüsü değildir, ama ölümün, korkunç sakatlanmaların ve kırılmaların kıyısındaki bedenlerin görüntüsüdür. Bedensel savunmasızlık, daima, dağlama, deri yüzme ve seksüel incitme gibi fantezilerin benzini oldu.
Edebiyat ve filmler, hatırlatma, keşfetme ve bedenimizin kırılganlığı ile ilgili katharsis oluşturma yaklaşımına sahiptir. Onlar, hayal gücümüzün parçasıdır ve en az korkularımız kadar tanıdıktır. İmgesel işkence bilincimizdedir, artistik filmler gibi cehennemin dinsel görüntülerindeki açıklıktır; gerçek değildir, insanların spesifik yaşamlarını içerir.
Bir çok insan, insanın cefasının bir amblemi olarak işkencedeki İsa’yı anlar. O, kamçılandı, dövüldü, alaya alındı ve çarmıha gerildi. Onun işkencecileri, emirleri uyguladı. Onun dramı, ‘çile’ olarak adlandırıldı. İşkence sadece bedensel acıyı ve ölümün tehlikesini değil, gücün büyük imasını da hatırlatır. Tokat atmaktan acının sonsuz cezasına giden bir amaç, korkuya, uyarıya ve tartışmaya yol açar.
Artistik ve histerik filmlere karşı bir çok profesyonel sorgucu, işkencenin işe yaramadığını ve savaş öfkesini kışkırttığını öne sürdü. Ki bu, Obama’nın fotoğrafları gizlemek isteme nedenidir. İnsanlar, ABD’nin, savaş mahkumlarına iyi davranan olarak bilindiğine alışık olduğunu söylüyorlar. Birçok dünya yurttaşı şimdi bizim savaş suçlusu olduğumuzu, Cenevre Sözleşmelerini ihlal ettiğimizi biliyor. Cheney ilahi okumaya devam ediyor. İşkenceyi aramalı ve onunla yüzleşmeli ve işkencenin çirkin efendisi savaştan vazgeçmeliyiz.
Diane Chrıstıan 25 Mayız 2009
ÖNCEKİ HABER

Kore Yarımadası'nda gerginlik artıyor

SONRAKİ HABER

Gizlenen gerçek: Tecavüz mü?

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...