30 Mayıs 2009 00:00

YENİGÜN

Barışa ne mayın ile, ne de önceki gün KESK’e yönelik yapılan akıldışı operasyonla varılabilir. Barış konusunun en çok konuşulduğu, en üst makamlardan başlayarak hemen her yönden barış ve diyalog seslerinin yükseldiği bir dönemde, böylesi girişimler akıl işi değil. KESK yönetici ve üyelerine, tüm emek dostlarına geçmiş olsun diyor, mayın patlamasında hayatını kaybeden askerlerin ailelerine baş sağlığı diliyorum.

Paylaş

Barışa ne mayın ile, ne de önceki gün KESK’e yönelik yapılan akıldışı operasyonla varılabilir. Barış konusunun en çok konuşulduğu, en üst makamlardan başlayarak hemen her yönden barış ve diyalog seslerinin yükseldiği bir dönemde, böylesi girişimler akıl işi değil. KESK yönetici ve üyelerine, tüm emek dostlarına geçmiş olsun diyor, mayın patlamasında hayatını kaybeden askerlerin ailelerine baş sağlığı diliyorum.
Devletin de, PKK’nin de bu süreci halkın, demokratik güçlerin, barış ve kardeşlik için çaba gösterenlerin söylediklerine kulak vermesinde fayda var. Önceki gün 72 demokratik kitle örgütü tarafından Diyarbakır’da yapılan çağrı dönemin en anlamlı ve dikkate alınması gereken çağrısıdır. Bu çağrıya aynan katılıyoruz. Devlete “operasyonları durdurun”, PKK’ye “ateşkesi uzat” çağrısı, aynı zamanda Cumhurbaşkanı Gül’den de bir an önce pratik adımlar atılmasını istiyor. Operasyonlar sürerken, Kürt gençleri ve askerler çatışmada ya da mayınlarda hayatını kaybederken, sağduyuyla konuşmak oldukça zorlaşıyor.
Ancak AKP bu dengeyi sağlayacak bir adım atmamakta direniyor. Bilindiği gibi, 29 mart 2009 yerel seçimlerinden hemen sonra demokratik siyasal mücadele yürüten güçlere karşı top yekûn bir saldırı başlatıldı. DTP’ye yönelik saldırı furyası daha yeni dinmişken, bu defa emek örgütlerine ve barış mücadelesi yürütenlere yönelik bir saldırı başlatıldı.
Önceki gün Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu, (KESK) Genel Merkezi’nin basılması, bir çok şubesinde arama yapılması, yönetici ve üyelerinin evlerinin basılması ve onlarca yönetici ve üyenin gözaltına alınması da bu saldırının bir devamıdır.
Aynı zamana denk getirilen bir başka gözaltı da Barış Meclisi Sekreteryası Üyesi Yüksel Mutlu’ydu. İş, ekmek, özgürlük ve barış diyen her kesime karşı başlatılan bir saldırıyla karşı karşıyayız.
KCK tarafından 1 Haziran 2009 tarihine kadar uzatılmış olan tek taraflı eylemsizlik kararının tartışıldığı, barış ve demokratikleşme yanlısı güçlerin bu kararın uzatılması için çağrıda bulunduğu, yeni ve güçlü girişimlerin hazırlık aşamasında olduğu böylesi bir zamanda bu tür operasyonların gerçekleştirilmesi, barışı provoke etmek isteyen, şiddet ve çatışmadan, kan ve ölümden beslenen güçlerin girişimi olsa gerek.
KESK’e yönelik operasyon, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün “Devlet kademeleri ahenk içinde çalışıyor” açıklamasından birkaç gün sonra yapılmıştır. ‘Kürt sorununda iyi şeyler olacak’ diyen Cumhurbaşkanı Gül’ün ‘iyi şeyler’ dediği bu tür saldırılar ise, arkasından gelecek olanlardan tanrı bizi korusun!
Cumhurbaşkanı Gül her defasında, “Söylediklerimin arkasındayım, herkes üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmelidir” mealinde sözler söylüyor. Ancak pratik hayatta söylenenlere denk düşen bir gelişmeye henüz tanık olamadık.
Tanık olduklarımız, şiddet ve devlet terörü diyebileceğimiz gelişmelerdir. Bunca demokratikleşme lafının edildiği bir zamanda bir emek örgütüne yönelik böylesi bir saldırının düzenlenmiş olması, devlet kaynaklı bir provokasyon ve kaos ortamı yaratmaktan başka bir şey değil.
Bir sendika konfederasyonu genel merkezinin basılması, saatlerce aramaya tabi tutulması, arananların evraktan ve yazışmalardan ibaret dosyalar olması, gözaltına alınan kamu emekçilerinin günlerce sorguya tabi tutulması, bir nevi işkenceden geçirilmesi, ‘iyi şeyler’ olmasa gerek.
AKP hükümeti, parlamenter, legal, demokratik ve yasal platformlarda mücadele eden işçilere, emekçilere, ezilen ve sömürülen halklara aman vermek istemiyor. Barış ve diyalog için çaba sarf edenleri dağıtmak, onları hedefe koymak başka nasıl değerlendirilebilir ki.
Böyle olunca, PKK’nin silah bırakması, çatışmaların son bulması, Kürtlerin demokratik hak ve özgürlüklerine yasal ve demokratik zeminde kavuşacaklarını iddia etmek bir inandırıcı olmayacaktır. Daha inandırıcı adımlara ihtiyaç bulunuyor.
ENDER İMREK
ÖNCEKİ HABER

EKONOMİK PERSPEKTİF

SONRAKİ HABER

KUŞATILAN ÇEVREMİZ

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...