31 Mayıs 2009 00:00

Tapılacak birşey bulamıyordum ki…*

Bazıları yazının başına oturdular mı, sular seller gibi akıverir kağıda aklındakiler. Bense yazmaktan sıkılanlardanım, vicdan azabından güvensizliğe, Dostoyevski’nin roman kahramanları gibi bir köşeden diğerine çarpar, oradan oraya sürüklenirim.

Paylaş

Bazıları yazının başına oturdular mı, sular seller gibi akıverir kağıda aklındakiler. Bense yazmaktan sıkılanlardanım, vicdan azabından güvensizliğe, Dostoyevski’nin roman kahramanları gibi bir köşeden diğerine çarpar, oradan oraya sürüklenirim. Deyim yerindeyse kıçımdan ter damlar, çalışmaktan değil nasıl kıvırsam düşüncesinden.
Bekletmenin stresinden. Bu sefer de öyle oldu. Mecra mecra dolaştım. Yine elim boş. Yalçın Küçük’ün Eurovision’la imtihanının üstüne bir taş dahi koyamadım. Kıpırdamadım, kıpırdayamadım. Önümde anlamadığım dillerden logaritma cetveli, periyodik tablo türlü malzemeyle fiziğidir kimyasıdır geometrisidir çeşit çeşit sınavla süsledi bilinçaltım geceyi. Kabusun kapısı okula açılınca, düşündüm taşındım benim de eğitime bir katkım olsun dedim…
Tam da sınav arifesi… ÖSS, ÖYS, SBS, son yazılılar, kurtarmalar… Ben şıpır şıpır ter döker bir vaziyetteysem kim bilir öğrenciler ne durumda. Gerçi biraz geç oldu ama dileyenler kessinler saklasınlar, panoya iliştirsinler, deftere yapıştırsınlar. Gelecek sene kullanırlar. Olmadı ortalama yükseltmesidir, sorumluluğudur illa ki işe yarar. Gözünüzü kulağınızı da dört açın… Macerayı da araya sıkıştırıvereyim bu arada. İçim tapılacak bir şey bulamadım diye yırtınıp kabuslara batmışken, dışım internetin o sokağından bu sokağına elini kolunu sallaya sallaya dolaşıyordu ki olan oldu. Pop kültürünü, kitle kültürünü geçtim tanrının tanrıçanın Allah’ına tosladım. Gerçek tanrı ve tanrıçalara. Onlar dururken sahtelerine tapmak niye. Direkt başvuru masası. Neyse sıkıntın bir bir anlat reçeteyi al, uygula, ipi göğüsle. Özellikle de öğrenciler için. Öğrenci büyüleri diye koca sayfa yapmışlar. Tek tek ayrıntılarıyla yazmış çocuklar. Kimi tarif garantili denenmiş, kimi sizin yorumunuzu bekliyor.
Her şeyi yapmak mümkün bu büyülerle… Görünmeden kopya çekmek, lazım olan notu kapıvermek, sınıftan tamamen silinmek. Pagan olmak, özellikle de cadılık hususunda çalışmak tercih sebebi ama fark etmez kesin biçin inancınıza uydurun kullanın. Biraz İngilizce bilmek lazım, ama artık o da Tanrıçanın emri.
Mesela ödev yapmadın. Sözlüye de ilişmek istemiyorsun öğretmenin gözüne baka baka bu duayı okuyup üfleyeceksin.
“ God and Goddess here my need, And understand that I should plead” diye başlayıp kafiyeli bir biçimde gidiyor. Ama ben Türkçe mealini yazayım ki herkes faydalansın.
“ Tanrı ve Tanrıça (ya da neye inanıyorsanız) işte benim ihtiyacım
Ve anlayın ki yalvardığım
Sihirli ışınlar ve astral ışık
Öğretmenin görüşünden beni saklamaları için
Görüyorsunuz ki görevimi yapmadım
Lütfen beni seçmesine izin vermeOnu daha parlak bir akla yönlendir
Eminim ki doğru cevabı bulacak.”
Tabi işin ritüeli de var dolunay vakti yeşil, kırmızı mumlarla ulu bir ağacın dibinde yapılacaklar kısmını es geçiyorum. Şehrin ortasında ormanı dereyi nerde bulacaksın. Olsa olsa apartmanın bahçesindeki kel kabak budanmış ağaç demeye bin şahit isteyen bir çalının altında, olmadı otoyolun ortasında doğal piknik alanında kurmak lazım tezgahı. Doğa anayla temas şart. Betona hükmeden tanrıça hazretleri henüz huzura kabul etmiyorlar. Gözümde canlandı gecenin köründe çizgi kahraman Emily the Strange (Acayip Emily) gibi siyaha boyanmış kızlar, uçuşan pelerinleriyle Harry Potter kılıklı oğlanlar olduğu gibi çayır çimene yayılmışlar, sınav haftası hepsi yoğun uğraş içindeler. Bilgelik tanrıçasına adak adayacaklar ya. Gündüz okula gece Belgrat Ormanı’na servis çekenler, yeni iş sahası açanlar da olacak elbet. Sektör gelişmeli. Bilinçli şamanların rehberliğinde turlar da düzenlenebilir yani neden olmasın. Maksat gençliğimiz aydınlansın. Reçeteler bu kadarla sınırlı değil. Deneyenler yazmış “Sınavlarda kopya çekmek için kullanılabileceği tarafımdan tecrübe edilmiştir. Genel durumlarda da kullanılabilir.” notuyla:
“Cast of a shadow I am thee , make the one(s) who looks, not to see me
I am thin air not to be seen, I am a shadow invisible both silent and lean.”
“Bir gölge yarat,bakanların beni göremediğini sağladığın
Görünmeyen seyreltik havayım, hem sessiz hem de ince bir gölgeyim”
Öğretmene baka baka gözüne gözüne okunacak tabii. Açıkçası bana gayet mantıklı geldi. Bugüne dek ertelettiğim yazılılar, mahcup olduğum işler, yumurta ve kapıyla kopmaz ilişkim düşünülürse epeyce bir adağa çokça da tanrıçaya ihtiyacım var. Şimdilik editörüme bu numara sökmediyse de suratıma süt sürerek yaptığım şirinlik muskalarıyla da desteklesem sanırım bu iş hallolur. Hiç olmazsa cildim güzelleşir. Sınav bu, bir tanrı desteği şart, ya Elham kulhuvallah, ya bilgelik tanrıçasına adak. Hele bu zamanda. Eğitim dökülüyorsa da kadro yoksa da tanrılar var ya…
KULT-ABLASI - ayşebengi
ÖNCEKİ HABER

MAYTEKS İŞÇİSİNEKÖLELİK TEKLİFİ

SONRAKİ HABER

Noter yeminini bozdu

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...