01 Haziran 2009 00:00
YAŞAMA KÜLTÜRÜ
Geçen çarşamba günü Nazillideydim. Adnan Menderes Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Şükrü Boylu ile birlikte...Nazilli Basma Üretim Yerinin, kısaca Nazilli Basmanın,benim yaşımdakiler için, Egeliler için, Cumhuriyetimiz için anlamı bambaşkadır.
Geçen çarşamba günü Nazillideydim.
Adnan Menderes Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Şükrü Boylu ile birlikte...
Nazilli Basma Üretim Yerinin, kısaca Nazilli Basmanın,benim yaşımdakiler için, Egeliler için, Cumhuriyetimiz için anlamı bambaşkadır.
Bizim kimliklerimizde (nüfus cüzdanımızda) Ekmek Karnesi Verildi, Kaput Bezi Karnesi Verildi damgaları vardır...
Bunun ne anlama geldiğini bu günkü kuşaklara anlatmak gerekiyor.
Çünkü onlar Yerli Mallar Haftalarıyla yetiştirilmediler...
Çünkü onlar kaput bezinden iç çamaşırı, basma fistan giymediler...
Çünkü onlar karneyle ekmek yemediler...
Cumhuriyetimiz, kalkınmanın itici gücü olarak işleyimi (endüstri, sanayi) seçmişti. Bu konuda Rusyadan yardım aldı. Yamalı giysili, pençe üstüne pençe vurulmuş ayakkabılı, ayağından çıkıp giden çarıklı insanını çağa yakışır yaşama hızla kovuşturmak için...
Herkesin payı vardı kazanılan aşamalarda...
(Bu nedenle, üretim yerlerimizi, kurumlarımızı, babalarının malı gibi satıverenleri bizim anlamamız olanaksız. Özelleştirmeler, emperyalizmin küreselleşmesi bizden uzak dursun diye düşünürüz biz... Daha kolay sömürebilmek için bizi bölüp parçalamak isteyenlere dişle tırnakla karşı dururuz..)
Bu üretim, işleyim yerleri, yalnızca aygıtların sıralandığı kapalı alanlardan, güç üretim yerlerinden oluşmuyorlardı. Yaratılacak çağdaş toplumun gereksinimleri, yoksulluğu yenecek yaşama kültürünün oylumları birlikte düşünülüyordu. Örneğin Nazilli Basmada da içinde Cumhuriyet Balosunun, sinema etkinliklerinin, her türden toplantıların, konuşmaların, düğün-derneğin, tiyatronun gerçekleştirileceği, 800-1000 kişilik bir büyük oylum da yapılmıştı.
İşçilerin evlerini, işleyim yerini kente bağlayan tren birlikte düşünülmüştü.
Kısacası Nazilli Basma, emekçinin sosyal-kültürel kalkınması amaçlanarak kurulmuştu.
Ne olmuş cumhuriyetin bu güzelim yapıtına?
Belediyeye bırakılmış işçi evleri yıkılmış...
Dev üretim yeri yağmalanmış... Sosyal-kültürel yaşamın odağı olan o koca oylum, destek kuruluşları, sözcüğün tam anlamıyla talan edilmişler, bakır tellerine dek...
Nasılsa Üniversite sahip çıkabilmiş bu bölüme ...Kurtlar sofrasına düşmesine engel olabilmiş...
Üretim yerinin Rusyada çizilen tasarları duruyor. Nedense Rusça- Almanca iki dilli yazıları... Gerçekten büyük emek verilmiş çizimlere ...
Çalışma süresince 100.000 e yakın emekçi geçmiş Nazilli Basmadan. Burada çalışmış ana-babaların çocuklarını tanıdım... Özlemle anıyorlardı yaşamlarının orada geçen bölümünü...
Cumhuriyet çağdaşlaşmayı her yönü ile düşünmüştü...
Şimdi hep birlikte burayı canlandırıp, şeneltmeyi düşüneceğiz... Nazillinin sosyal yaşamına yararlı duruma getireceğiz yeniden...
Binlerce, on binlerce, yüz binlerce emekçi elinin uçuştuğu boş oylumlardan akşama doğru ayrıldık,
Çineye geçtik...
Belediye Başkanı bekliyordu bizi...
Başkan maden mühendisiydi... Çalışkandı... Çok şey yapmıştı Çinede...
Yeni gerçekleştirdikleri, alçak gönüllü Kurtuluş Savaşı Müzesini gösterdi bize...
Miralay Şefik Bey, Çine li Kuloğlu Hüseyin, Kaymakam Ethem Bey, Yörük Ali Efe anılıyordu müzede... Onların elbirliğiyle oluşturdukları buraların direnişi, bu eski yapıdan yönetilmişti Kurtuluş savaşında...
Muğlalı mimar Ertuğrul Aladağın tasarımı, denetimiyle onarımı başarılmıştı. Yürekten kutluyorum onu...
Orada sergilenen bir giysiyi sanırım hiç unutmayacağım...
Yörük Ali Efenin baldızının göyneğini... Kırk yamalı göyneğini... İlk dikildiği bezin hangisi olduğu anlaşılmıyordu artık...
Kırk yamalı göynekle, Nazilli Basma yapım yeri yan yana şimdi usumda ...
Kişi nereden geldiğini, şimdi nerede durduğunu hiç unutmamalı... Unutanlara dirençle karşı koyabilmek için...
CENGİZBEKTAŞ