02 Haziran 2009 00:00

GERÇEĞİN GÖZÜYLE

Yarın ülkenin yüz akı sanatçılarından şair Nâzım Hikmet’in 46. ölüm yıl dönümü. Bir an Nâzım Hikmet’in şiirleriyle ilk karşılaştığım yıllara daldım gittim.

Paylaş

Yarın ülkenin yüz akı sanatçılarından şair Nâzım Hikmet’in 46. ölüm yıl dönümü. Bir an Nâzım Hikmet’in şiirleriyle ilk karşılaştığım yıllara daldım gittim. İzmir’de hukukçu kimliğinin yanı sıra kendisi de ölene dek şiirden kopamayan ağabeyim Yakup Sabri’nin kitaplığında “Salkım Söğüt “ ve “Bahri Hazer” şiirlerinin birer kopyasını bulduğumu anımsıyorum. 1955/56 yılları olmalı. Yasaklı Nâzım Hikmet’e ulaşabilmenin yollarını arayan liseli bir genç için sevindirici bir keşifti. Sürgündeki koca ozanın elimize geçen şiirlerini gizlice birbirimizle paylaştığımız yılları 1961 Anayasası’nın ülkeye getirdiği görece özgürlük günleri izledi. Kurtuluş Savaşı Destanı yayınlandı Yön dergisinde. Ardından “Saat 21-22 Şiirleri” Memet Fuat tarafından kitaplaştırıldı. Oysa devran değişmişti. 1965’te yayımlanan kitap için Memet Fuat’a dava açıldı. Nâzım’ın yasaklılığı sürmektedir. Milli eğitimde de ülkenin yetiştirdiği bu büyük ozan, evrensel barış savaşçısı, insancıl ve yurtsever kimliği ile öğrencilerden saklı tutulmaya çalışılır. Oysa aynı tarihlerde batı’da Nâzım’ın şiirleri ve tiyatro yapıtları geniş bir kesimin ilgisini çekmektedir. Kimi şiirleri bestelenmekte, çocuklara yönelik sevgi ve barış içerikli şiirleri okullarda okunmaktadır. Yazar Nedim Gürsel, 1976’da yazdığı ”Fransa’da Nâzım Hikmet” başlıklı denemesinde, Türkiye’de yapıtları sık sık yasaklanmasına karşın, batı’nın Nâzım’ın hemen tüm yapıtlarına kucak açtığını, özellikle Fransa’da Nâzım Hikmet adının evrensel bir övünç kaynağı olduğunu anlatır ve şöyle sürdürür yazısını: “Bugün Fransa’da hemen her yerde Nâzım Hikmet adına rastlamak mümkün. Geçen yıl Lyon kentinin Venitieux adlı işçi semtinde açılan bir sağlık evine ünlü şairimizin adı verildi. ’Akrep Gibisin Kardeşim’ şiiri, Yves Montand’ın hâlâ dilinde. Yakında Fransa turnesine çıkacak olan gençlerden kurulu bir müzik topluluğu, Normandiya’nın küçük bir kentinde şairimizin şiirlerini besteliyor. Paris Üniversitesi’nde ise türkoloji profesörü Louis Bazin ve karşılaştırmalı yazın profesörü ünlü yazar Etiemble’nin yönetiminde Nâzım Hikmet’le ilgili iki tez çalışması tamamlandı. Bunlardan ilki şairin politik bilinçlenme sürecini, ikincisi halk ve divan yazınlarının Nâzım Hikmet şiirinde çağdaş açıdan nasıl özümlendiğini irdeliyor.”
Nedim Gürsel’in bu yazısının üstünden tam 33 yıl geçti. Ne yazık ki ülkesinde yasaklılığı sürüyor koca şairin... Siz bakmayın politikacıların kimi zaman onun dizelerine sığınmalarına. Günümüzde de oyunlarına devletin, belediyelerin tiyatro sahneleri kapalı. Şiirleri, düz yazıları, gazeteciliği üzerinde kapsamlı çalışmalar yapılmıyor üniversitelerde. Ve ne tuhaf ülkenin ünü yurtdışına taşan yazarlarından biri olan Nedim Gürsel de ‘Allahın Kızları’ adlı romanı yüzünden yargı önünde. Kafalardaki müstehcenlik sürüyor. Kitap toplamalar, yazar yargılamaları da. Bundan tam 7 yıl önce Şair Hasan Hüseyin Korkmazgil’in şiirinden esinlenerek yazdığım “Haziranda Ölmek Yok” başlıklı Nâzim Hikmet yazımı sonladığım satırlara göz attım. Günümüzde de değişen bir şey olmadığı inancıyla bu yazıyı da aynı satırlarla bitirmek istedim. İşte o satırlar:
“Nâzım Hikmet, insanlığın mutluluğu, daha iyi daha adaletli bir dünya yazını için uğraş veren bütün yaratıcı sanatçılar gibi günümüzde de yaşamayı sürdürüyor. Madrid’de, Havana’da, Prag’da, Moskova’da; Londra, Paris, İstanbul’da; ülkesinin ve dünyanın dört bir köşesinde... Neruda, Aragon, Picasso, Eluard, Lorca gibi büyük yaratıcılarla anılıyor adı. Şiirleri, düz yazıları, tiyatro oyunları ve resimleri gelecek kuşakların beğenisine kalacak. Onlara güç ve yeni heyecanlar verecek. Peki ya sizin yasakçıbaşılar, sizin neyiniz kalacak yarınlara?!.
TURGAY OLCAYTO
ÖNCEKİ HABER

KUSURSUZ ÇEMBER KANAL 24 21.00

SONRAKİ HABER

RTÜK, Roj TV haberi için Gün TV’den savunma istedi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...