03 Haziran 2009 00:00

Eğitim Sen ve KESK üzerine...

Eğitim Sen ve KESK’e yönelik yeni bir saldırı dalgası yaşıyoruz. 34 yönetici ve üyemiz gözaltına alındı, 14’ü tutuklandı.

Paylaş

Eğitim Sen ve KESK’e yönelik yeni bir saldırı dalgası yaşıyoruz. 34 yönetici ve üyemiz gözaltına alındı, 14’ü tutuklandı. Örgütlerimize yönelik bu saldırı, siyasal-toplumsal süreçten kopuk değerlendirilemez. Krizin faturasının emekçilere ödettirilmek istendiği bir süreçten geçiyoruz. Kamuda işçilerin TİS görüşmeleri sürüyor.
İşten çıkarılanların sayısı bir milyonu geçti. Emekçilerin ve yoksul halkın birleşik mücadelesinin özel bir önem kazandığı bu süreçte, kamu emekçilerinin sendikal örgütü KESK’e saldırılması anlamlıdır.
Sendikamıza ve konfederasyonumuza yönelik bu saldırılar asla kabul edilemez. Örgütlerimizi ve yöneticilerimizi yasal ve meşru tüm zeminlerde sahiplenip savunacağız. Örgütlenme hakkımızı kıskançlıkla korurken; operasyonlara konu edilen iddialara inat, işyerlerimizde anadil hakkını ve barışı kararlılıkla savunacağız. Bunu yaparken örgütsel gündemlerimiz, sürecin ihtiyaçları, örgütlenme ve eylem biçimlerine ilişkin görüşlerimizi açıklamaya ve tartışmaya da devam edeceğiz. Çünkü; kamu emekçilerinin sendikal hak ve özgürlükler mücadelesi, her dönem siyasi iktidarlara yönelik yanı kadar; aynı oranda kendi içinde de mücadeleci çizgiyi savunanlarla, uzlaşmacı-tasfiyeci çizgiyi temsil edenler arasında kesintisiz süren iki çizgi mücadelesini bağrında taşır. Bu durumda mücadele biçimlerini belirlerken, kongrelerde, çalışma tarzında, yönetme anlayışında vb. hep süregelmiştir.
Bu tartışmayı karakterize eden temel sorun, örgütlü kitlelerin gücüne, onların talepleri uğruna mücadele etmeleri gerektiğine inananlarla; kitlelerden kopuk, kitleler adına bir şeyler yapılabileceğini savunanlar arasında 20 yıldır süregelmiştir...
Eğitim Sen’in ve KESK’in TİS sürecine ilişkin geliştirdikleri politikalara bakarsak, iki çizgi mücadelesi bugünlerde daha özel bir önem kazanmıştır. Bugün başlayarak üç gün yürüyeceğiz...
Eğitim Sen yöneticilerinden oluşan bir öncü kol olarak Ankara’ya yürüyecek ve TİS talep edeceğiz(!) 100 bin üyemiz hareketsiz olurken, 200-300 yöneticiden oluşan yürüyüşten nasıl bir etki bekleyebiliriz? Basında bile ne kadar yer bulacağı tartışılır bu etkinliği, siyasi iktidar ne kadar ciddiye alır? 20 Haziran’da KESK’in şube başkanlarıyla sınırlı kol yürüyüşü de aynı özellikte... 15 gün arayla, kitlelerden kopuk, sadece yöneticilerle sınırlı iki yürüyüş, iki TİS çağrısı(!) Geçmişin kötü bir tekrarı... Olsa olsa bir akıl tutulması.
Bir örgütün niteliği ile başvurduğu eylem ve mücadele biçimleri arasında uygunluk olmalıdır. Eğitim Sen ve KESK birer sınıf örgütüdür. 250 bin kamu emekçisinin biricik silahıdır. Bu güç açığa çıkarılmalıdır. Bunun dışındaki yol ve yöntemler beyhudedir. Sınıflar mücadelesi ciddi bir iştir. İçinden geçilen süreçlere uygun taktikler belirlemek belirleyici önem taşır. Aksi, enerji ve güç kaybıdır. Kamu emekçilerinin grev ve TİS hakları en temel insan haklarıdır. Bu hakların uluslararası sözleşmelerden gelen dayanakları da vardır. Ama bu 20 yıldır böyledir. Bugüne dek verdiğimiz mücadeleler sonucu bu haklarımızı kullanmanın önündeki yasal-siyasal engelleri henüz kaldıramadık. Fiili TİS çağrılarımız haklıdır, meşrudur. Ama bugün ilan edilmiş eylem biçimleri ile siyasi iktidarı baskılayacak, masaya oturmaya zorlayacak kitle gücünden yoksundur. 2008’de KESK toplu görüşme komedisini terk ederek doğru bir tutum almıştı. Ama sonrasını getiremedi. Yine yöneticilerle sınırlı oturma eylemleri ve cılız basın açıklamalarından sonra pili bitmiştir. Bugün, hafızalarımızı tazelemeye ihtiyaç vardır. Kamu emekçilerinin mücadele tarihinde çok etkili ve iz bırakan eylemler vardır. 20 Aralık 1994 Genel Eylemi, 17-18 Haziran Ankara Eylemi, 4 Mart şanlı Kızılay Direnişi, 1 Aralık 2000 Genel Grevi vb... Bu eylemler siyasi iktidarların hesaplarını bozmuş, geri adımlar attırmıştır. Bu eylemlerin başarısının sırrı, kitlelerin gücüne dayanması ve nitelikli yöneticilerdir...
4688 sayılı Yasa’dan sonra giderek fiili ve meşru mücadeleden kopulmuştur. Tüzükleri yasaya uydurma gayretkeşlikleri hâlâ unutulmamıştır. Lacivert elbiselerle yapılan toplu görüşmelerden bir şey çıkmayacağını anlamamız, 5-6 yılımıza mal olmuştur. Güç, itibar ve yetki kaybından sonra kısmen aklımız başımıza gelmiştir. Ama siyasi iktidar da bu gerilememizi fark etmiştir.
Anadil nedeniyle kapatma davası ve son gözaltı-tutuklama saldırılarının da bu güçsüz döneme denk gelmesi rastlantı değildir. Biz bu badireleri de atlatabiliriz. Henüz ne geçmiş değerlerimiz tükendi, ne de geleceğe olan umudumuz. Yeter ki Eğitim Sen ve KESK birer emek ve hak alma örgütü olarak doğru yönetilsin. Eleştiri ve uyarılarımız dikkate alınsın. Daha da önemlisi AİHM’e, uluslararası sözleşmelere fazlaca bel bağlamadan; geçmişte olduğu gibi fiili ve meşru mücadelenin temelleri yeniden güçlendirilmelidir.
Siyasi iktidar, kriz koşullarından yararlanarak KYTK ve personel rejimi alanında yeni bir saldırı hamlesi yapabilir. Her an kitlesel refleks gösterebilecek şekilde örgüt ve üyelerimiz hazırlanmalıdır. Bu potansiyel ve olanak vardır. İşyerlerinde üyelerimizle TİS taleplerini tartışmalı, onların görüş ve önerilerini mutlaka almalıyız. Taleplerimiz karşılanmazsa, hangi mücadele biçimlerini sürdüreceğimizi ve ne zaman greve çıkacağımızı işyerlerinden, birimlerden başlatılan tartışma ve kararlaşmalarla belirleyip ilan etmeliyiz. Neyi, ne zaman yapacağımızı kitleler bilmeli. Örgütlerimiz ona göre kasım ayındaki greve hazırlanmalıdır. Üstten dayatmacılık son bulmalıdır.
Bugün yürüyoruz. Yürümeye de çoğalarak devam edeceğiz. Ancak kitleler adına değil. Kitlelerle birlikte, omuz omuza. Sınıf mücadeleleri tarihini “öncü yöneticiler” değil, emekçi kitlelerin kendisi yazabilir. Bu gerçeğe sırtını dönebilecek Eğitim Sen ve KESK, büyük bir hata yapar. Tarih tekerrür ederse; 2008 trajedi oldu, 2009 komedi olur. Ve bunun da ödenecek siyasi bir vebali olur!
NEBAT BUKREK - Eğitim Sen İstanbul 3 No’lu Şube Başkanı
ÖNCEKİ HABER

Şimdi direnme zamanı, şimdi KESK zamanı!

SONRAKİ HABER

BİR KİRLİ SAVAŞ YÖNTEMİ:GÖZALTINDA KAYBETME 3

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa