03 Haziran 2009 00:00

BASIN TURU

Geri çekilip duruma önyargısız bakarsanız, ABD’nin dünya tarihindeki en korkak ülke olduğunu görürsünüz.

Paylaş

Geri çekilip duruma önyargısız bakarsanız, ABD’nin dünya tarihindeki en korkak ülke olduğunu görürsünüz. ABD’nin harcadığı askeri güç, dünyanın geri kalanının harcadığından daha fazla. İkinci Dünya Savaşı günlerinde olduğu gibi jeopolitik anlamda ABD’nin büyük bir rakibi yok. Çin hâlâ büyümekte olan bir güç ama ABD’nin dış borcunun büyük alıcısı olduğundan ekonomisinin kaderi, ABD’yle birbirine bağlı.
Ekonomik krizle birlikte ABD ekonomisinin kolu bacağı kesilmiş durumda. İnsanlar kendini emniyetsiz hissediyor, iki yıldır rahat harcama yapmaya çekiniyorlar ve bunu muhtemelen kötü bir içgüdüyle yapmıyorlar. Tarihsel anlamda ve dünyanın geri kalanına oranla ABD halkının çoğu, hâlâ makul ekonomiyi uyguluyor. Ekonomistler, belki L şeklinde bir düzelmeyi öngörebilir ama bir ABD L’sinin dibi, dünya sakinlerinin çoğunun hiçbir zaman yaşamadığından daha kazançlı bir yer.
Ve şimdi ABD, korkak bir nüfus istemenin içeride ve dışarıda yönetimin ve politik iktidarın artmasında anahtar bir rol oynadığını bilen politikacılar tarafından teşvik edilen, birçok korkunun olduğu bir ülke. Ve şimdi biz, haklı olarak ekonomik geleceğimizden korkuyoruz. Fakat son haftalarda politikacılarımızın eylemleriyle oluşan yargıyla, Guantanamo tutsaklarından da korkuyor görünüyoruz.
Doğal nedenleri olmamakla birlikte dünyanın ortasında hatalı bir ülkenin korkanları olarak görünüyoruz. Kuzey Kore’nin nükleerinin Alaska’da herhangi bir yere isabet edebileceğini düşünmek saçmalıktır. Huysuz bir çocuk gibi K. Kore, dünyanın dikkatini çekme isteğiyle ya da daha kuvvetli bir ihtimalle askeri desteğini güvenceye almak için provokatif şeyler yapıyor. Son zamanlardaki denemeleri, stratejik pozisyonunu değiştirmedi. Güney Kore, Başkent Seul’de nükleer olmayan geleneksel füze ve ağır silahlara sahip olmayı amaçlarken, K. Kore fakirleştirildi ve izole edildi. Bu ancak komşusunu korkutabilecekken sadece ABD’yi korkuttu.
Obama, aşırı bir tepkiyle bunun dünya güvenliği ve barışa yönelik büyük bir tehdit olduğunu söyledi. Sonuç, Hillary’yi burnundan soluttu.
Meksikalı bahçıvanların işimizi elimizden alıp denizaşırı ülkelere gönderilmesinin, daha fazla ve daha az ihracatın, ithalatın, Çin’in dış borcu satın almasının, satın almayı durdurmasının, küreselleşmenin devamının, küreselleşme çığlığının durmasının, bolluğun bitmesinin, plansız tüketiciliğin geri dönmesinin korkusunu yaşıyoruz. Vatansız terörizmin devam etmesinden endişeleniyoruz. Ortadoğu’nun savaşından ve savaşsızlığından endişeleniyoruz.
Savaştan 50 yıl sonra bile neden hâlâ G. Kore’de askerlerimiz var? Sovyetler Birliği’nin çökmesinden sonra görünen amacı görünmez olan NATO’ya neden bağlıyız? Afganistan, Pakistan, Irak gibi Müslüman ülkelerde en iyi yönetim biçimini bizim belirleyeceğimizi düşünmemizi sağlayan, özel bir yeteneğimiz olduğunu sanmamızın nedeni ne? Bütün bu nedenler, çeşitli gücenme biçimleri oluşturuyor ve bizi ağız dalaşına sokuyor. Bunu niçin sürdürüyoruz?
ABD imparatorluğunun zayıfladığı sahnedeki korkaklığımız, çoğu ABD’linin süt kuzusu olmasına neden oldu.

ABD’den yayın yapan savaş karşıtı internet sitesi
Antiwar Yazarı Alan Bock, 1 Haziran 2009
ÖNCEKİ HABER

Askeri tersane işçileri ayakta

SONRAKİ HABER

Kaçırılan öğrenciler geri alındı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...