03 Haziran 2009 00:00

‘Yoğurdu üfleyerek yiyoruz’

AKP Hükümeti’nin Alevilere yönelik yeni bir hamlesi de bugün başlayacak olan Alevi Çalıştayı.

Paylaş

AKP Hükümeti’nin Alevilere yönelik yeni bir hamlesi de bugün başlayacak olan Alevi Çalıştayı. Devlet Bakanı Faruk Çelik başkanlığında bir iki gün sürecek olan Alevi Çalıştayı’na, Aleviler ise temkinli yaklaşıyor.
AKP’nin Alevi Çalıştayı öncesi ABF ve bağlı Alevi örgütleri dün Mülkiyeliler Birliği’nde bir basın toplantısı düzenlediler. Alevi örgütüi temsilcileri ile KESK ve DİSK temsilcilerinin de katıldığı toplantıda konuşan ABF Genel Başkanı Ali Balkız, çalıştaya götürecekleri talepler konusunda bilgi verdi. Balkız, “Neredeyse iki yıllık bir süreçten beri AKP iktidarının ajandasında, zaman zaman anımsadıkları, daha çok uykuya yatırdıkları bir ‘Alevi Açılımı’ projesi var” dedi. Bu açılımın ne olduğunu, sorunun tarafı olarak kendilerinin de, kamuoyunun da bilmediğini belirten Balkız, “Korkarız hükümet de bilmiyor” dedi.
Balkız, zaman zaman basına da yansıdığı gibi Alevi hareketini bölme amacı taşıyan, “dedelere maaş”, “cemevi yerine kültürevi”, kendilerince yaptıkları bir Alevi tanımı gibi söylemlerin dışında, Alevilere hakaret niteliği de taşıyan “Muharrem ayında 12 imam iftarı” gibi girişimler dışında, akıllarında kalan tek şeyin ise Madımak Oteli’ndeki kebapçı dükkanını taşımaları olduğunu söyledi.
ALEVİLERİN ÇALIŞTAY ENDİŞELERİ
Kendilerine iletilen davette, “Alevilerin belli başlı taleplerini laiklik, demokrasi ve insan hakları temelinde yeniden ele alıp değerlendirme amacı güden toplantı” ifadesinin yanı sıra “değişik kesimlerin makul talepleri” ifadesinin kullanıldığına dikkat çeken Balkız, bu ifadenin kuşku ve endişelerini artırdığını söyledi. “Değişik kesimler kimlerdir?, Makul olan nedir” diye soran Balkız, AKP Hükümeti’nin; kendine yakın, kendinden yana kimi Alevi örgütlerini öne çıkartarak, yapay muhataplar yaratarak, sorunu içinden çıkılmaz hale getirmemesini istedi. Balkız, çalıştayda “konu mankeni” olmayacaklarının da altını çizdi.
Veliyettin Ulusoy da “Artık yoğurdu üfleyerek yiyoruz. Her hareketten bir asimilasyon kokusu geliyor” diyerek endişelerini dile getirdi.
ABF’NİN ÇALIŞTAYA GÖTÜRECEĞİ ÖNERİLER
*12 Eylül ürünü Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersi, Sünni olmayan bütün çocuklarımız, hatta Sünni olanlar için bile bir zulümdür. Devlet açısından asimilasyon aracıdır.
*Diyanet İşleri Başkanlığı kaldırılmalıdır. Çünkü devletin dini olmaz. Devlet dine müdahale edemez, dini finanse edemez; dini, dindarı örgütleyemez, kimi inançları kendisine yakın, kimilerini uzakta tutamaz. Devletin görevi olsa olsa, inananların inançlarını özgürce yaşayabilecekleri ortamı yaratmaktan ibarettir.
*Cemevleri Alevilerin inanç merkezleridir. Gerçektir, vardır, hizmettedir, ancak yasalarda yeri yoktur. İlgili yasal değişiklikler mutlaka yapılmalıdır.
*2 Temmuz 1993’te, 7 saat süren kuşatma sonucu, güvenlik güçlerinin gözü önünde 35 canımız yanarak, dumandan boğularak hayatını kaybetmiştir. Böyle bir acının yaşanmaması için belleğimizde ortak bir acı olarak anımsanması için bu bina kamulaştırılmalı, PSAKD’nin katılacağı çalışmalar sonucu müze yapılmalıdır.
*Tekke ve Zaviyeler Kanunu ile el konulan Alevi-Bektaşi Dergahları (Makamları) gerçek sahiplerine ifade edilmelidir.
*Alevi köylerine cami yapılması politikasından vazgeçilmelidir. (ANKARA)

YARGI YİNE ‘ZORUNLU DİN DERSİNİ KALDIR’ DEDİ

AVRUPA İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) ve Danıştay’ın “zorunlu din derslerinin kaldırılması”na yönelik kararları uygulamayan AKP Hükümeti’ne bir mahkeme kararı da İstanbul 10. İdare Mahkemesi’nden geldi. Sinan Bin adına açılan dava ve karara ilişkin bilgi veren davanın avukatı ve Alevi Bektaşi Federasyonu Başkanı Kazım Genç, İstanbul 10. İdare Mahkemesi’nin kararının ve bütün olarak Danıştay ve AİHM kararlarının uygulanmasını istedi.
Genç, İstanbul 10. İdare Mahkemesi’nin kararında, “Anayasa’nın 24. maddesine göre din kültürü ve ahlak öğretiminin ilk ve ortaöğretim kurumlarında okutulan zorunlu dersler arasında olduğu kuşkusuzdur. Ancak, bu öğretimin Anayasa’nın öngördüğü amaca uygun bir müfredatla verilmesi gerektiği, içeriğinin nesnel ve çoğulcu olması, kişinin dininin bir ayrım ve eşitsizlik unsuru olarak kullanılmaması ve devletin dinler karşısında tarafsız kalarak, bütün dinsel inançları eş değer görmesi gerekmektedir. Öğretimde uygulanan müfredatın belirli bir din anlayışını esas alması durumunda, bunun Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersi olarak kabul edilemeyeceği ve din eğitimi halini alacağı açıktır” dediğine dikkat çekti.
Genç, bütün Alevilerin tek tek dava açmak zorunda bırakılmamaları için AKP Hükümeti’nin zorunlu din dersi konusunda mahkeme kararlarını uygulayıp, zorunlu din dersini kaldırması gerektiğini söyledi. (ANKARA)

ALEVİLERE ‘TERK ET’ BASKISI

Bingöl’ün Karlıova ilçesi Kızılçubuk köyünde Aleviler, köylerinden, topraklarından sürülme baskısı ile karşı karşıyalar. ABF Ali Balkız, köylülerden gelen şikayeti aktardı. 50-60 haneli köyde 15 hanenin Alevilere ait olduğunu belirten Balkız, köy muhtarı ve çevresinin ise Sünni olduklarını ve Alevileri baskı ile köyden uzaklaştırmaya çalıştıklarını söyledi. Alevi vatandaşların federasyonu arayarak yardım istediklerini, daha önce de şikayetlerini yetkili kurumlara, AKP ve DTP ilçe yönetimlerine bildirdiklerini aktardıklarını kaydeden Balkız, buna rağmen Alevi köylülerin yoğun baskı altında olduklarını ifade etti. (ANKARA)
ÖNCEKİ HABER

Katılım payı 2 liraya indirildi

SONRAKİ HABER

UFUK

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...