06 Haziran 2009 00:00

YENİ DÜNYA

Geçtiğimiz yazıda iktisatta yöntem tartışmalarına değinmiştik. Bu yazıda da matematiksel formülasyonlara duyulan sınırsız güveni ve finans dünyasının en ünlü formülünün ardındaki isimlerin onlara Nobel ödülü kazandıran çalışmalarıyla doğrudan ilgili bir alanda faaliyet gösteren dev bir şirketi nasıl iflasa sürüklediğini tartışacağız.

Paylaş

Geçtiğimiz yazıda iktisatta yöntem tartışmalarına değinmiştik. Bu yazıda da matematiksel formülasyonlara duyulan sınırsız güveni ve finans dünyasının en ünlü formülünün ardındaki isimlerin onlara Nobel ödülü kazandıran çalışmalarıyla doğrudan ilgili bir alanda faaliyet gösteren dev bir şirketi nasıl iflasa sürüklediğini tartışacağız.
Long Term Capital Management (LTCM) 1993 yılında finans piyasalarının ünlü isimlerinden John Meriwether tarafından kurulmuştu. Şirketin ortakları arasında Nobel Ödüllü İktisatçılar Myron Scholes ve Robert Merton’ın yanı sıra geçmişte FED’in başkan yardımcılığı görevini yürüten David Mullins de yer almaktaydı. Scholes finans dünyasının en temel formüllerinden olan ve opsiyon fiyatlamasında kullanılan Black-Scholes formülünün ardındaki isim olarak, Metron ise bu formüle kaynaklık eden çalışmalarıyla akademik çevrelerde tanınmıştı.
Finans dünyasının efsane imlerini bir araya getiren LTCM “göreli değer ticareti” yaparak kısa zamanda ABD’nin ve dünya finans piyasalarının en önemli aktörlerinden biri haline geldi. Şirketin temel stratejisi birbiriyle ilişkili enstrümanların fiyatlarındaki hareketleri inceleyerek, modele göre makul gözükmeyen fiyat ayrışmalarını yakalamak ve makul değerinin üstünde gözüken enstrümanda kısa pozisyon alarak (bir varlığı ileri ki bir dönemde geri ödemek üzere alıp satarak) buradan elde ettiği gelirle makul fiyatın altında seyrettiğine inandığı enstrümana yatırım yapılmasıydı. Bir süre sonra iki enstrümanın fiyatlarının birbirine yakınlaşması ile birlikte ufak bir marj ile de olsa kâr edilmekteydi. Burada düşük kâr marjlarından yüksek kâr elde edilmesini sağlayan ana unsur yüksek oranda kaldıraç (dış finansman) kullanımıdır. Örneğin binde birlik bir kâr marjı 20 katlık bir kaldıraç ile yüzde 2 getiri bırakır (paranın elde tutuluğu süre oldukça kısa olduğu için faiz maliyetleri göz ardı edilebilir). Peki ya işlem beklendiği gibi gitmez ve zararla kapanırsa? İşte o takdirde riskin büyüklüğü kaldıracın büyüklüğüyle doğru orantılıdır.
LTCM 1994 yılında CMO krizinin finans piyasalarını alt üst ettiği bir ortamda 1.25 milyar dolarlık bir öz sermaye ile faaliyete başladı ve kısa zaman içerisinde yüksek kaldıraç oranları ile ufak kâr marjlarını büyük kârlara dönüştüren bir kurum olarak yatırımcıların ilgi odağı haline geldi. Efsane büyümekte, LTCM’nin başarı hikayeleri medyada en ön sıralarda yer almaktaydı. Sorunlar 1997 yılında baş gösterdi. Asya Krizi ile birlikte uluslararası sermaye çevreden merkeze kaçmaya başlamış, çevre ülkeleri yerli paranın dolar karşısında değer kaybının önüne geçemezken borç servisinde zorlanmaktaydılar. Böylesi bir ortamda çevre ülkelerine ait bonoların getirileri ile güvenli liman olarak görülen ABD hazine bonolarının getirisi arasındaki fark hızla tırmanmaktaydı. Özellikle bir dönem yatırımcıların gözdesi olan Rus bonolarının getirisi ülkedeki ekonomik çıkmazla birlikte yüzde 90’lara tırmanmıştı. Modeller bu getirinin kaçırılmayacak bir fırsat olduğunu gösteriyordu. LTCM’de öyle yaptı ve Rus bonolarına yüklendi. Ekim ayında Rusya ödemeleri durdurduğunu açıkladığında LTCM’nin de sonunu getirmiş oluyordu. FED duruma el koyup LTCM’nin defterlerini incelemeye koyulduğunda karşılaşılan manzara herkesi şok etmişti. Öz sermayesi 1 milyar dolar civarında olan fonun toplam pozisyonu 100 milyar doları buluyordu. Bu manzara derinliği ve gelişkin yapısı ile çok övünülen ABD finans piyasası için tam bir skandaldı. Şirket piyasadan yüz milyarlarca dolar borçlanabilmiş ve ne kredi sağlayan bankalar ne de bankaları denetleyen kurumlar toplam borcun büyüklüğünü ya da nasıl kullanıldığını sorgulamamıştı. Anlaşılıyor ki şirkete kaldıraç sağlayan kreditörlerin güveni tamdı ne de olsa bu sektörün gerçek anlamda “kitabını yazmış” isimlere kredi sağlıyorlardı. Ne var ki, politik ve sosyal değişkenlerin hesaba katılmadığı, ekonomiyi tümüyle fiyat hareketlerinden oluşan matematiksel bir düzleme oturtma çabası gündelik yaşamın gerçekleriyle örtüşmemekteydi. Kullanılan modeller Rus bonolarının gerçek piyasa değerinin çok altına indiğini ve dibi gördüğünü söylüyordu ama iktidarın politik tercihlerini, borç ödemelerini tümüyle durdurmaya cesaret edebileceğini öngörmekten uzaktı. LTCM’nin iflası mevcut matematiksel modellerin sınırlarını kalın çizgilerle bir kez daha çizerek iktisatçılara önemli bir mesaj veriyordu.
MURAT BİRDAL
ÖNCEKİ HABER

‘Torpillisiniz’ dedi işten atıldı

SONRAKİ HABER

‘Kimse TSK’yı sorgulayamaz’ dedi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...