06 Haziran 2009 00:00

YOLCULAR İÇİN EL AYNASI

Bir yolcu gördüm,Daha önce gördüğüm yolculara hiç benzemiyordu. Yaşadığı anda, bulunduğu yerde değil başka zamanlarda yolculuk yapar gibi bir hali vardı. Böyle olmasına rağmen küçük kamerasıyla durmadan fotoğraf çekiyordu.

Paylaş

Bir yolcu gördüm,
Daha önce gördüğüm yolculara hiç benzemiyordu. Yaşadığı anda, bulunduğu yerde değil başka zamanlarda yolculuk yapar gibi bir hali vardı. Böyle olmasına rağmen küçük kamerasıyla durmadan fotoğraf çekiyordu. Sanki yaşadığı zamana ve bulunduğu mekana onu bağlayan tek şey çektiği fotoğraflardı. Haline bakılırsa, dalgasız denizde akıntıya kapılmış demir tarayan teknelerden pek farkı yoktu doğrusu.
“Ne için çekiyorsun?” demiştim bir ara laf olsun diye,
“Yarın…” demişti, beni duymamış gibi, sonra susmuş, ertesi gün de gitmişti.
Yıllar sonra tekrar karşılaştığımızda hayli yorgun görünüyordu. Sırtındaki ağır çantayı bıraktı. Hiçbir şey sormadım, o da konuşmadı. Çantasını açıp içinden fotoğraf albümlerini çıkardı. Kalın, sağlam ciltlerin içinde, ağır siyah sayfaları olan, incecik pelürle sayfaların birbirinden ayrıldığı büyük albümlerdi bunlar.
Her yolculuğu baştan sona fotoğraflamış, her birini gün gün ayırmış, siyah sayfalardaki kesiklere fotoğrafları köşelerinden tutturmuştu.
Nerede olursa olsun her gün, tam bir yıl önce çektiği fotoğrafların sayfasını açıyor, uzun süre onlara bakıyor, sonra içlerinden birini çekip alıyordu.
“Bunun için mi yollardasın? Bugünü ve geçmişi aynı anda yaşamak için mi” diye sordum, yine cevap vermedi. Bu kez albümleri önüme sürdü.
Ondan sonra ne kadar zaman geçti, albümlerin başında ne kadar kaldım bilmiyorum. İlk kez böyle bir yolculuk yapıyordum. Başka birinin yolunu, onun çektiği fotoğraflarda yaşıyordum.
Üstelik çok geçmeden anladığım halde bozuntuya vermediğim ve bu haliyle de merakımı iyice uyandıran bir şey vardı ki, onu size söylemeliyim:
Albümlere tersinden bakıyordum, yani her yolculuğun en son sayfasından başa doğru gidiyordum. Onun yola çıktığı yer benim yolculuğumun varış noktasıydı hep.
Fotoğrafları seçerken gösterdiği özen ve yan yana dizerken taşıdığı kaygılardan açıkça anlaşılıyordu ki, o ne sadece geçmiş zamanın, ne de sadece yaşadığı anın peşindeydi. Belki de bu nedenle, çektiği fotoğraflarda sık sık kendisi görünüyordu.
Çok geçmeden fotoğraflar bitti, boş sayfalarda gezinmeye başladım. İnce verev kesiklerle dolu siyah sayfalar bir süre daha oyaladı beni. Sanki göreceğim bir şey varmış gibi fotoğraflardan kalmış belli belirsiz izlere takılmıştım.
İşte o sırada bana anlattığına göre bir fotoğrafı; geçmişte yaptığı yolculuk sırasında çektikleri arasından sadece bir fotoğrafı, çekildikten tam bir yıl sonra o gün, ya rastgele seçtiği bir adrese postalıyor ya da önünden geçtiği bir evin kapısına bırakıyordu.
Bir sır verir gibi bunları söyledikten sonra önümdeki albümün ilk fotoğrafını yerinden çıkardı ve;
“Benim asıl yolculuklarım, o fotoğrafların yapacağı yolculuklardır” dedi...
ÖZCANYURDALAN
ÖNCEKİ HABER

Carradine’i başkası öldüremezdi zaten...

SONRAKİ HABER

Kürt müziği dünya müziğiyle buluşuyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...