07 Haziran 2009 00:00

Sinema efsaneleri

(Atıf Yılmaz’ın “Ahh Güzel İstanbul” filmi, bir dönemin İstanbul’unu, sınıflarını, karakterlerini anlatan en iyi filmlerden biridir. Başrollerini Sadri Alışık ile Ayla Algan paylaşır. Sadri Alışık, babadan kalma mirası yemiş bitirmiş, çevresinde biraz saygınlığı olan, beyefendilik bilen ama çalışmayı sevmeyen bir “eski dönem” adamı. Biten bir dönemin simgesi adeta. Ayşe ise, köyden kente gelmiş, sınıf atlama heveslisi kızların belki sinemadaki ilk örneklerinden. Burada, Haşmet’in kendisini tanıttığı açılış sahnesi ile, evlilik üstüne fikirlerini söylediği bir rüya sahnesine yer verdik.)

Paylaş

(Atıf Yılmaz’ın “Ahh Güzel İstanbul” filmi, bir dönemin İstanbul’unu, sınıflarını, karakterlerini anlatan en iyi filmlerden biridir. Başrollerini Sadri Alışık ile Ayla Algan paylaşır. Sadri Alışık, babadan kalma mirası yemiş bitirmiş, çevresinde biraz saygınlığı olan, beyefendilik bilen ama çalışmayı sevmeyen bir “eski dönem” adamı. Biten bir dönemin simgesi adeta. Ayşe ise, köyden kente gelmiş, sınıf atlama heveslisi kızların belki sinemadaki ilk örneklerinden. Burada, Haşmet’in kendisini tanıttığı açılış sahnesi ile, evlilik üstüne fikirlerini söylediği bir rüya sahnesine yer verdik.)
Haşmet: Bendeniz Haşmet İbriktaroğlu, dedemin dedesi Osmanlı sarayında ibrikçibaşıymış. Dedem paşa, amcam süferadan, babam da zengin bir hovarda, hem de tüccar. Beylerbeyi’nde bir yalıda dünyaya gelmişim. Validem daha ben bir yaşındayken yakışıklı bir zabitle kaçmış. Peder, içkide iki hanı, bir koca köşkü yemiş, bitirmiş. Eh, servetin geri kalan kısmını da; ayıptır söylemesi biz batırdık. Tüccarlığın bir zamane sanatı olarak inceliklerini kavrayamadığımızdan birkaç işten anlamazın aklına uyup, birkaç madrabazın eline; çevirsinler diye para bıraktık. İflasla beraber yalıyı da sattık. Bir çul artmamacasına geriye kalan ne var ne yoksa; hepsini dağıttık. Şimdi çok rahatız elhamdülillah. Mütevazı bir meslekte karar verdik, geçinip gidiyoruz. Efendim, mesleğim seyyar fotoğrafçılık. Ha, başka bir iş yapamaz mıydım? Yapardım tabii, ama kendi başıma buyruk olmak istedim; yani öyle iki - üç kuruş için hürriyetimi satmak istemedim ya... (Esneyerek) Kalkmalı. Akşam da bir fazla kaçırmışım ki sormayın...
(... Rüya sahnesi...)
Haşmet: Yapmayın etmeyin ya, iş açmayın başıma. Bekarlıkta zararım kendime ama, evlilikte öyle mi ya? Olmaz Haşmet, olacak iş değil bu. Gel vazgeç, kaç, kurtul. Yav, nedir bu başımıza gelen? Ayten, orta halli aile kızı. Orta halli aileden kızla evlilik zordur. Gözü hep yukarılarda olur. Orta halli kız her şeyi kocadan görmek ister. Baba evinde yapamadıklarını yapmak ister. Davetler, gece gezmeleri ister. Her şeyden önce çalışkan bir koca ister. Orta halli aileden gelme kız, çanta, eldiven, ayakkabı ister. İncik boncuk ister. Çamaşır makinesi, pikap, sinema, tiyatro ister. Yarım düzine de çocuk ister.
Pşşş, git ya git.
Senin burda ne işin var Haşmet? Kaybol hemen. Tongaya basmadan kaybol. Eyvah, iki fakülte bitirmiş Leman Hanım. Bundan karı olmaz yahu. Okumuş kadın, iyidir hoştur ama insanı iğne üstünde oturtur. Kocasını şaşkına çevirir. Ne rahat verir, ne uyku bırakır.
(Rüyadaki Leman Hanım, Haşmet’i dürtüp uyandırır.)
Rüyadaki Haşmet: Ne var yahu?
Rüyadaki Leman Hanım: Larusa baksana şekerim Mark Antuan hangi tarihte ölmüş? Rüyadaki Haşmet: Ya, larusa bakacağımıza ecnebi mezarlıklar umum müdürlüğüne sorsak daha iyi olmaz mı?
(Ahh Güzel İstanbul, Yönetmen: Atıf Yılmaz, 1966)
ÖNCEKİ HABER

Filmatik

SONRAKİ HABER

Patlamamış mısır
Yetiştim ıssız

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...