08 Haziran 2009 00:00

Suçlarını bile bilmezken...

Onların adı ‘tutuklu çocuklar.’ Örgüt üyesi olmakla yargılanıyorlar, yetişkin gibi hücrelere konuluyorlar. Üstelik işkence de görüyorlar. Ama ne onlar suçlarını biliyor, ne de savcılar onların yaşlarından haberdar.

Paylaş

Onlar, polise taş attıkları gerekçesiyle on yılları bulan hapis istemiyle yargılanıyor. Kimi hakkında ‘örgüt üyeliği’, kimi hakkında ise ‘örgüt adına suç işlemek’ten hapis cezası isteniyor. Onlar daha neyle suçlandıklarını bile bilmiyor, ama gözaltına alınırken, şubeye götürülürken, savcıya çıkartılırken yeni bir kavramla tanıştılar: işkence.
Son bir yıl içerisinde Diyarbakır, Adana, Batman, Mardin, Şırnak, Adana, Van ve daha birçok ilde yüzlerce çocuk Terörle Mücadele Kanunu (TMK) kapsamında yargılanıyorlar. Bir kısmı halen tutuklu ve hükümlü olarak cezaevinde. Türk Tabipleri Birliği’nin (TTB) yaptığı incelemelerde çocukların anlattıkları, polisler tarafından yakalanışlarından cezaevine götürülene kadar gördükleri insanlık dışı muameleyi gözler önüne seriyor.
TTB’nin Diyarbakır E Tipi Kapalı Cezaevi’nde Alıkonulan Çocukları İzleme Raporu’nda bir çocuk yaşadıklarını “Binaya sığındım. Yunus polisleri ‘teslim ol’ dediler. Silah kabzasıyla kafama vurdular. Kafama dikiş attılar. Mahkemeye kanlı elbiselerimle çıktım” diye anlatıyor.
KÜÇÜK BEDENLERE İŞKENCE
Başka bir çocuğun anlattıkları da işkenceyi gözler önüne seriyor: “Gözaltına alınırken emniyette gözlerimi elleriyle sıkıca kapattılar. Tekme yumrukla dövdüler. İkinci gün savcıya çıkmadan önce doktora çıkarttılar. Bir gün gözaltı. Sonra Terörle Mücadeleye (TEM). Oradan çocuk şubeye. Çocuk Şube’de bir polis vardı. Geldiği zaman vuruyor. Adı Tahir. Ayı gibiydi. Diziyle vuruyordu. Eliyle de karın boşluğuma doğru. Diğer çocuklara da, bana da yaptı.”
“Polisler ‘o yaptı, bu yaptı’ ayrımı yapmadı. Kimi yakalarsa topladı. Arkadan boğazımı, elimi tuttu, attı yere. Dövmeye başladı. Diğer sivillerle beraber arabaya getirince copla, kafa-mafa demeden dayak attı. Arabadan emniyet şubesine getirilene kadar biri sivil, diğerleri üniformalılar benle beraber üç kişiyi daha dövdüler. TEM şubesinde yine dayak başladı. Bir bayanın saçlarından çekiyorlardı. Akşam çocuk şubesine çıktık. Anlattık yaptıklarını...”
PSİKOLOJİK BASKI
Çocukların anlattıkları şiddetin psikolojik boyutunu da gösteriyor: “Beş gün gözaltında kaldım. İşyerinden alındım. Özel bir arabaya indirdiler. Sonra ‘transite’ geçirdiler. Transite girmeden ellerim arkadan kelepçeliydi. Yerden toprak alıp ağzıma doldurdular. Elini çektiği sırada tükürdüm. Kalaslarla dövdüler”
“… Karakoluna götürdüler. Hakaret, tehdit, küfür. Ağza alınmayacak şeyler. Biri içeri girip ‘Baban kalp krizi geçirmiş’ dedi.”
SAVCI DA KORKMUŞ
Başka bir çocuk ise Çocuk Şubesi’nden TEM’e götürülürken yaşadıklarını şöyle anlatıyor: “Saç yolma, duvara vurma, kalas, beyzbol sopasına benzeyen coplarla on-on beş defa dövüldüm. Daha çok sırtıma, ayaklarıma, baldırıma sopayla. Cinsel organıma elleriyle. Kafayı masaya vurma. Tatbikat için savcı geldi. ‘Şikayetin var mı?’ sorusuna ‘Var’ deyince Savcı, ‘bunları ben yaparsam beni de döverler’ dedi. Savcının yanında melek oldular. Sağ gözüm morarmış, vücudumda morlukla olmuştu.”
UZUN SÜRE KALACAĞIZ
Çocukların bir kısmı hangi suç ile yargılandığını dahi bilmiyor: “14-15 aydan beri tutukluyum. ‘Sınır ötesi operasyonlara dur’ olaylarının olduğu gün yoldan alındım. Dokuz kardeşim var. İnşaatlarda çalışırdım. Altı yedi defa mahkemeye çıktım. Ceza durumu olsun, atılı suçu olsun bilmiyorum. Avukat gelmiyor. Daha ne kadar süre kalacağım bilmiyorum. Görünüşe bakılırsa daha uzun süre kalacağız.”
‘POLİS MELEKTİR’
TTB’nin raporunda “Beyaz Önlüğün Karası” başlığıyla yer alan bölümde çocukların anlattıklarına göre işkence ve kötü muamele, adli muayenede de sürmüş: “...TEM’de bir bayan vardı. Beyaz önlüklüydü. Hemşire miydi, doktor muydu? Bilmiyorum. Bir şeyler yazıyordu kağıda. İlk geldiğimizde koridorun başında olan odada dayak atılıyordu. Sonra koridora çıkartmışlardı. Sonra tekrar o dayak atıldığımız odaya alındık. Sadece bir masa sandalye. Bir grup oturma sandalyesi. Beyaz önlüklü kadın ‘nereniz ağrıyor?’ diye sordu. Sağ ayağıma basamıyordum. Leğen kemiğim üzerinde şişlik vardı. Bir şeyler yazdı. ‘Nereden başlayayım’ dedim. ‘Bir yerden başla’ dedi. Gösterdim. O sırada kafam şişmişti. Başım ağrıyordu. Üzerimi çıkarttırmamıştı. Bir şeyler yazdı...
Dayak yediğimi doktora anlattım. Başım şişmiş ağrıyordu. Sırtımda kırmızılık olmuş. ‘Polis beni dövdü’ dedim. ‘Polis melektir’ dedi…”
“Doktor ‘Darp var mı? İzi var mı?’ diye sordu. Ben de ‘halimden belli değil mi?’ dedim. Polis hemen belindeki silahı gösterdi bana. Sustum” (ANKARA)

YÜZLERCE ÇOCUK TUTUKLU
Onların sayısı bine yaklaştı, verilen cezalar 300 yılı aştı. Sağlıksız koşullarda sürdürdükleri çocuklukları hücrelerde son buluyor. Galatasaray Meydanı’nda bir araya gelen İHD Barış Komisyonu üyeleri, dört duvar arasında yüzlerce çocuğun varlığına dikkat çekti.
İHD’nin açıkladığı verilerine göre, 2006 ve 2007 yıllarında Terörle Mücadele Kanunu’na (TMK) dayanarak 737, Türk Ceza Kanunu (TCK) örgüt suçlarından 835 çocuk yargılandı. 2008 yılında ise Diyarbakır’da 279, Van’da 28, Adana’da 264 çocuk tutuklandı.
2009’da ise bu maddelerden ötürü yalnızca Adana’da 69 çocuk 300 yıl cezalandırıldı. (İSTANBUL)

ÖNCEKİ HABER

Hamile işçiye Çin işkencesi

SONRAKİ HABER

ÖDP’de ipler koptu

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...