08 Haziran 2009 00:00

AKP’nin Kürt sorununu çözecek programı yok

“Başbakan çok farklı bir noktadan, biraz da bahane arayarak, gönlü olmadığı için ipe de un sererek, Ahmet Türk’ü ve Onun söylemlerini hedef alan bir anlayışla hareket etti. Ben bu perspektifle sorunun çözüleceğini sanmıyorum.”

Paylaş

Kürt sorununun çözümüne dair fikirler son günlerde sıkça tartışılmaya başlandı. Sorunun çözümüne dair ‘tarihi bir fırsat’ yakalandığı yönünde görüşler de dile getirilmekte.
Türkiye Barış Meclisi tarafından 6 Haziran’da düzenlenen “Çözüm İçin Diyalog” başlıklı konferansa katılan Araştırmacı-Yazar Faik Bulut’la, Kürt sorununun çözümüne dair konuştuk.

Kürt sorununun çözümü konusunda gelinen süreci nasıl değerlendiriyorsunuz?
Geçmişe oranla zemin ve atmosfer daha umut verici. Ama sorunun hemen çözüleceğini düşünmek yanlış. Diğer taraftan -Cumhurbaşkanı’ndan silahlı kuvvetlere- devletin kademeleri sürekli bir adım ileri iki adım geri gidiyorlar. Bir kararlılık yok. Kararlılığın olmaması, hem kamuoyunu oyalamaya hem sorunun çözümünü ötelemeye yöneliktir. Bence bu da hayal kırıklığına neden oluyor. Çok daha önemlisi, hükümetin programı da yok ortada. Cumhurbaşkanı’nın kafası karışık, Başbakan’ınki iyice karışık. Bir gün söylediğinin tam tersini ertesi gün söyleyebiliyor. Hâlâ eyyamcı bir politikayla süreci geçiştirme umutları var. Ama neredeyse yüz yıllık bir sorun olan Kürt sorununu sadece günü kurtaran, oya yönelik, Kürtleri AKP’leştiren (ki Başbakan’ın niyeti bu), DTP’nin altını boşaltan bir duruma dönüştürme niyetleri var. Sorun bu şekilde çözülmez. Çözüm şudur: Bu meseleyi bir süreç olarak başlatırsınız. Bir planınız bir programınız olur. Ayrıntıları olmasa bile ana çerçevesi olur. Gerekirse sonraki iktidarların da sorunu çözmesine yardımcı olunur. Ve kamuoyu oluşturulur. Ama AKP kamuoyu oluşturmuyor. Kendi tabanını ikna etmiyor. Muhtemel itiraz noktalarını gidermeye yönelik adımları yok AKP’nin. Tersine, hâlâ tabanın itirazlarını ya da bazı güç odaklarının itirazlarını kaile alan ve o itiraz noktalarında ani dönüşler yapan bir tavır içindeler. Nitekim son örneği şuradan görüldü: Genelkurmay başkanı Amerika’da bir konuşma yaptı. (PKK için) “Biz arar buluruz, yok ederiz” der demez Başbakan çok farklı bir noktadan, biraz da bahane arayarak, gönlü olmadığı için ipe de un sererek, Ahmet Türk’ü ve Onun söylemlerini hedef alan bir anlayışla hareket etti. Ben bu perspektifle sorunun çözüleceğini sanmıyorum.

Kürt sorunundaki çözümün gündeme gelmesinden beri bir de ‘muhatap’ tartışmaları var, siz bu konuda ne düşünüyorsunuz? Sizce muhatap kim olmalı?
Bu tartışmalar böyle sürüp gider. Kimi der “ben muhatabım” kimi der “o muhatap”, kimi “devlet muhatap” der… Açıkçası ben bu tartışmalara pek takılmıyorum. Kim muhatap alınır kim alınmaz… Burada temel kriter, AKP’nin bu sorunu çözemeyeceği... Çünkü Kürt sorunu ancak çoğulcu demokrasi ile çözülebilir ve çoğulcu demokrasi AKP’nin zihniyetiyle bağdaşmıyor. Sorun, çoğulcu demokraside nasıl çözülür? Nasıl yapacaksınız? Gidip Batman’daki, Van’daki, Urfa’daki, vs. kanaat önderleriyle, kitle temsilcileriyle, siyasi partilerle görüşürsünüz, tartışırsınız ve bunu tabana yayarsınız. Tabanda yeniden şekillenir. Ancak böyle çözülür bu sorun. Dolayısıyla kimin muhatap olduğundan çok, işin bu yanıyla ilgileniyorum ben.
Peki, sizce Kürt sorununun çözümünde demokrasi güçlerine nasıl bir iş düşüyor, ne yapmaları gerekiyor?
Bence her şeyden önce taraflar arasında -ilgililer arasında- gidip gelmedirler. Akil insanlar, barışseverler, demokratik çevreler…bence ta Kandil’e, Ankara’ya, Diyarbakır’a gidip gelmeliler. Sürekli bir hareketlilik halinde olmalılar yani. Bunların üç işlevi olmalı: Bir, taban çalışması yaparak bir kamuoyu oluşturmalılar. İki, bir baskı grubu oluşturmalılar. Yani taraflar üzerinde bir baskı grubu oluşturmalılar. Üçüncüsü ise tarafların olayı formüle edişlerinde yardımcı olmalılar. Bunu da Türkiye’nin diğer meselelerine bağlantılı hale getirmek zorundadırlar. Alevi sorunuyla, ekonomiyle, istihdamla, işsizlikle bağlantılı hale getirmeleri ve Kürt sorunu çözüldüğünde diğer sorunların da çözümünün çabuklaşacağını göstermeleri gerekiyor.
Zaten bence Türkiye’de sosyalist solun bugüne kadar çok önemli bir işlevi olmuştur. Bu kadar yıldır yaşanan soruna rağmen halkların hâlâ bir arada yaşıyor olabilmesi bence sosyalist çevrelerin sayesinde olmuştur. Yani bugün Türkiye’de Türk-Kürt çatışması yoksa, bu, sosyalist solun başarısından kaynaklıdır. Az da olsalar fikri anlamda bu çatışmayı engelleyecek önermeler sunmuşlardır. Geçmişteki kardeşlik bağlarını canlı tutmuşlardır. Bu çok önemli bir işlev… Ama Türkiye sosyalistleri şunu da görmek zorundadırlar: Esasen Kürt sorunu çözüldükten sonra demokrasi mücadelesi, sosyalizm mücadelesi daha fazla ilerleyebilir. Bu perspektiften değerlendirilirse doğru bir noktaya varılır.
(İstanbul/EVRENSEL)
Zekayi Doğan
ÖNCEKİ HABER

Deniz Feneri kavgası büyüyor

SONRAKİ HABER

Hamile işçiye Çin işkencesi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...