08 Haziran 2009 00:00

GÖZLEM

Başbakan tarafından açıklanan son kriz paketi öncekilere göre çok daha kapsamlı ve uzun vadeli olarak hazırlanmış. Böyle bir paketin açıklanmış olması, hem krizin etkilerinin kısa sürmeyeceğinin itirafı, hem de emek düşmanı politikaların giderek artacağının tescili olarak değerlendirilebilir.

Paylaş

Başbakan tarafından açıklanan son kriz paketi öncekilere göre çok daha kapsamlı ve uzun vadeli olarak hazırlanmış. Böyle bir paketin açıklanmış olması, hem krizin etkilerinin kısa sürmeyeceğinin itirafı, hem de emek düşmanı politikaların giderek artacağının tescili olarak değerlendirilebilir.
Açıktan ya da yandan yandan AKP yağcılığı yapan sermaye yanlısı gazeteler, emek düşmanı önlemler içeren sözde kriz paketini devrim olarak yansıtıp hükümete övgüler dizerken, açıklanan önlemlerden sonra neredeyse artık bizi kriz miriz etkilemez diyecek kadar pervasızlaştılar. Özgür Müftüoğlu, cuma günkü yazısında, açıklanan paketin Türkiyeyi Çinleştirmeyi amaçladığını söyleyerek çok doğru bir tespit yaptı. Özellikle istihdamla ilgili hükümler uygulanmaya başlanırsa, Çinden bile beter hale gelirsek şaşırmayalım.
Açıklanan pakette dikkat edilmesi gereken önemli noktalar var. Bunlardan birisi, kamuda geçici süreli işçi çalıştırma uygulamasında benimsenecek yöntemle ilgili. AKP Hükümeti, geçici süreyle çalıştıracağı işçileri özel istihdam büroları üzerinden istihdam etmeyi planlıyor. Böylece devlet, geçici iş sözleşmeleri yoluyla istihdam sağlarken, işçileri, Başbakanın altını çizerek belirttiği özel istihdam büroları üzerinden çalıştırarak taşeronlaştırmayı daha da yaygınlaştıracak. Geçici istihdamla ilgili bütün harcamalar bu bürolar üzerinden yapılacağı için devlet bu işçilere karşı hiçbir yasal sorumluluk taşımayacak. Örneğin işçi çalışırken kaza geçirirse, sakat kalır ya da ölürse, işveren olarak devletin hiçbir yükümlülüğü olmayacak.
Başbakan işsizlere stajyer işçi statüsünde altı aya kadar iş imkanı sağlayacaklarını söylüyor. Geçici olarak işe alınacak işçiler okullarda, hastanelerde yardımcı hizmetlilerin yaptıkları işleri yapacaklarmış. Okul ve hastanelerde bu işler zaten taşeron şirketler tarafından yapıldığı için işçileri buralarda çalıştırmanın bir sorun yaratmayacağını düşünüyorlar herhalde. Başbakan 120 bin işçiyi kamuda geçici olarak istihdam edeceğiz diyor ama nedense işçilere özel istihdam büroları üzerinden ödenecek miktarın asgari ücretin altında olacağından hiç bahsetmiyor. Çünkü bu işçilerin ücretleri, ne kadar ekmek o kadar köfte hesabıyla çalışma saatleri üzerinden hesaplanacak.
Eğer açıklanan paket, krize karşı gerçekten önlem almayı amaçlasaydı, öncelikle mevcut istihdamı korumayı ve işsizlik sorununu gidermeyi hedeflerdi. Bunun için öncelikle işten atmalar yasaklanır, işsiz kalan işçilere İşsizlik Fonundan işsizlik maaşı bağlanırdı. Böylece tüketimde bu kadar azalma olması önlenirdi. Üstelik o zaman patronların da, onların sözcüsü AKP Hükümetinin de bu kadar tantana yapmasına gerek kalmazdı. Ama amaçlananın bu olmadığı çok açık. Gerçekten krizin sonuçlarını hafifletmek isteselerdi, toplumun geniş kesimini oluşturan emekçilerin ve sendikaların taleplerine kulaklarını tıkayıp, patronlar için bu kadar kapsamlı bir işe girmezlerdi.
19. yüzyılda Kahrolsun ücretli kölelik düzeni sloganı sınıf mücadelesinin önemli ve anlamlı sloganlarından birisiydi. Kapitalizm, o zamandan bu yana çok yol aldı ama bu sloganın anlamı işçi sınıfı açısından hiç değişmedi. İşçi sınıfı yıllardır ücretli köleliğe son verilmesi için mücadele ediyorken, bunun yanına şimdi de ücretsiz kölelik eklenmek isteniyor. İşçilere yeni kölelik koşullarını dayatanlara daha fazla söylenecek bir şey yok. Asıl sorgulanması gereken, tüm bu yaşananlara yazılı açıklama yapmakla yetinenler. Sendikaların önümüzdeki günlerde her yönden açık olan bu gelişmeler karşısında nasıl bir tutum alacağını hepimiz merakla bekliyoruz.

Not: Erkan Aydoğanoğlunun gazetemizde pazar günleri yer alan köşe yazısı, bu haftadan itibaren pazartesi günleri yayınlanacaktır.
ERKAN AYDOĞANOĞLU

ÖNCEKİ HABER

EKONOMİ VE POLİTİKA

SONRAKİ HABER

ROJEV