08 Haziran 2009 00:00

EVRİM/DEVRİM

Bir “fırsat”tır, “tarihsellik”tir gidiyor. AKP, her şeyi “fırsat”a çevirdi. Her yan “fırsat” cenneti!

Paylaş

Bir “fırsat”tır, “tarihsellik”tir gidiyor. AKP, her şeyi “fırsat”a çevirdi. Her yan “fırsat” cenneti!
Sadece vurgunculuk, belediyelerde, şurada burada yolsuzluk “fırsat”ları değil. Deniz Feneri’nin sağladığı “fırsatlar” da değil sorun sadece. Bunların sürüsüne bereket. “Bal tutan” dirseğine kadar tümüyle kolunu “yalıyor”.
Sınırdaki mayınlara da “fırsat” olarak yaklaşıldı. Erdoğan “ayıp, ayıp, daha yeni ‘one minute’ diyen İsrail’i peşkeş çeker mi” diye soruyor, ama akla Ömer Seyfettin’in “diyet”i gelmiyor değil. Ecevit de atıp tutmuştu İsrail’e. Sonra ABD’ye giriş izni alabilmek için Tel Aviv’den dolanarak gitmek zorunda kalmıştı… Bunca ısrara bakılırsa, “fırsat bu fırsattır” deyip mayın-toprak değiş-tokuşuyla bir “çözüm” bulunmuş olmalı.
Cumhurbaşkanı Gül’ün “fırsatı” da, tam bu “fırsatlar”dan. Öyle görünüyor. H. Cemal, çünkü, “fırsat”ın oluşturucularından biri olarak, “PKK iyice gerilere çekilsin” diyor. Fırsat için istekte bulunduğu PKK. Ama zaten “eylemsizlik” ilan eden de o. Hayır “yetmez” deniyor. “Ayak altında” dolaşmamalıymış! Ama sorun zaten buradan çıkmadı mı? “Sen yoksun”, “gözümüze görünme” tutumu değil miydi bunca “can ve mal kaybı”nın nedeni? Kürtlerin varlığı kabul edilecek mi edilmeyecek mi? Onlar adına her kimse onunla/onlarla, varlığı kabul edilip oturulup konuşulacak mı konuşulmayacak mı? Hâlâ kandırarak silah bıraktırma “fırsatı” peşinde miyiz yoksa?
Genelkurmay başkanının Amerika’dan dediği “Terör örgütü bütünüyle tasfiye edilinceye kadar mücadele” laflarına bakılırsa, öyle görünüyor. “Fırsat” mı değil mi? Yoksa ikisi birden, yani kandırma fırsatı mı?
Ve bir başka “fırsat”!
Erdoğan, en başından beri “kriz yok” demekteydi! “Teğet geçecek”ti! En az biz etkilenecek, hatta etkilenmeyecektik! Ve hep vurguladı: “Krizi fırsata çevirmeli”ydik!
Eh! Üstüne yok; krizi fırsata çevirmek için elinden geleni yaptı, yapıyor.
Şimdiye kadarki KDV-ÖTV indirimi, vergi kolaylıkları türünden paketlerle burjuvaziye fırsat üstüne fırsat olanağı yarattı. En son kendisinin açıkladığı kriz paketiyse, tam bir krizi fırsat bilen vurgun örneği. Kime fırsat? Burjuvaziye, sermayeye tabii.
Yok yok pakette.
Son çeyreğin açıklanan rakamları zarar değil, milyarlarca liralık kâr gösteriyordu. Özellikle bankalar vurdukça vurmuşlardı. AKP, kapitalistlere, üstüne bir de yine milyarlarca liralık teşvik paketi hediye etti.
Türkiye bölgelere ayrıldı. Özellikle Kürtlerin yaşadığı Güneydoğu bölgesi “Türkiye’nin Çin’i” ilan edildi ki, bu Kürt sorununun oturup konuşulacak bir sorun değil, eskisi gibi bir “ekonomik sorun”, bir “kalkınma sorunu”ndan ibaret görülmeye devam edildiğini de gösteriyor. Ama ne kalkınma!.. Özellikle bölgede sermayeye neredeyse beş kuruş harcatmadan kâr ettirecek teşvikler sunuldu. Ülke çapında, bölgelere göre oranları artan faiz ve vergi indirimi, sermayeye düşen sigorta primi ve nakliye giderlerini Hazine’nin üstlenmesi, “staj” adı altında 6 ay ücretsiz vasıflı işçi çalıştırma, yine 6 ay geçici istihdam edilecek 120 bin işçinin ücretinin İşsizlik Fonu’ndan karşılanması gibi “önlemler”... Burjuvazi için tam da “fırsat bolluğu”.
İşçilerse, “bedava” çalışacaklar. Üstelik ücretsiz izinlerde sermayeye peşkeş çekilmesine başlanmış olan, işçilerin biriktirdikleri İşsizlik Fonu bütünüyle sermayeye aktarılmaktadır.
Hükümet krizi tam tamına fırsata çevirmiştir. Burjuvazinin vurgun fırsatına! Türkiye tam bir işçi cehennemi, sermaye cenneti olmaktadır.
“Fırsat” olmanın ötesinde, bu “önlemler” kapitalizmin krizine merhem olur mu? Olmaz! Kriz sermaye eksikliğinden patlasaydı olurdu! Oysa satın alma gücü bunca fazla sermayenin bunca fazla ürettiği malları almaya yetmiyor.
“Fırsatlar” karşısında tek yol mücadelede ısrar. Sermayeye, hükümete, düzene, kapitalizme karşı mücadele.
MUSTAFA YALÇINER
ÖNCEKİ HABER

Meclis’te gergin hafta

SONRAKİ HABER

Yazarlar çocuklara için okuyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...