09 Haziran 2009 00:00
GÜNCEL
Kürt Sorunu ile ilgili gelişmeleri yakından takip etmeye çalışıyorum.
Kürt Sorunu ile ilgili gelişmeleri yakından takip etmeye çalışıyorum. Hükümetin ve Cumhurbaşkanının iyimser konuşmalarından ve vaatlerinden de ümitlenmek istiyorum. Olumlu gelişmelere gözünü kapatan, her gelişmenin olumsuz yönünü ele alan biri pozisyonunda da olmak istemiyorum ama gelişmeleri olumlu olarak değerlendirenlerden aşağıdaki sorularım konusunda beni aydınlatmalarını talep ediyorum.
Kimilerine göre 3 bin, kimilerine göre beş bin silahlı adam dağdan nasıl indirilecek ve silahlarını nasıl bırakacak?
Bunun tek yolu koşulsuz bir siyasi af. Cumhurbaşkanı, AKP Hükümeti ve Genelkurmay af olmaz diyor. Onların dağdan indirme ya da silahsızlandırma teklifi şöyle: Suç işlemeyenler hakkında adli takibat yapılmayacak, hatta isterlerse yeni bir kimlik verilir, hatta estetik ameliyat bile yaptırabiliriz.
Şimdi, suç işlemeyen eli silahlı dağda dolaşan kişi nasıl oluyor? Biri bana anlatsın. Mevcut yasalara göre, bırakın PKK üyesi olmayı, silah kuşanıp dağa çıkmayı, PKKnin renklerini andırır renklerde giysiler giymek, PKKyi övücü sözler söylemek, slogan atmak, katıldığı miting, yürüyüş vb. ile PKKnin amaçlarına hizmet etmek, (son günlerde kamuoyunda çok tartışılan tutuklanan ve yargılanan çocuklar konusunu hatırlayın ) vb. PKK örgütü üyesi olmasalar dahi bu fiilleri işleyen kişilerin PKK üyesi gibi cezalandırılmasına hükmediyor. Ve, PKK üyesi olmasa dahi söz ve davranışları ile bu örgütün amacına hizmet edenler 5 yıl hapis cezasına çarptırılıyor. Eline silah almış ve PKKnin amaçlarını benimsemiş olanlara ise bir adam öldürme, yaralama vb. bir eyleme katılmamış olsalar dahi müebbet hapis cezası veriliyor. Adam öldürme ya da yaralama fiilini işleyenlerin cezası ile ağırlaştırılmış müebbet hapis. Bu durumda, silahlanmış ve dağda dolaşan bir PKK üyesi nasıl suç işlememiş olarak değerlendirilecek?
Bunun tek bir yolu var. Pişmanlık. Yani, dağda silahı ile dolaşan PKKli gelecek ve pişman olduğunu, devlete hizmet etmek istediğini, örgütün eylemleri ve çalışmaları hakkında istenilen bilgiyi vereceğini, tanıdığı örgüt üyelerini açıklayacağını beyan edecek. Devlet (yargı demiyorum çünkü, bu kişiler önce polis ya da askerin ön kabulünden geçecek, oradan olur çıkarsa olay yargıya intikal edecek) pişmanlığın samimi olduğuna kanaat getirirse, bu kişilerin hakkında ceza verilmesini önleyecek. İsterlerse yeni bir kimlik verecek, estetik ameliyat yaptıracak. (İtirafçı olmayan bir PKKli neden yeni kimlik talep etsin, estetik ameliyat yaptırsın?)
Devletin, dağdakileri indirmek ve silahsızlandırmak için önerisi, itirafçılık ve pişmanlık. Belki, bu uygulamayı biraz gevşetecekler, yani itirafçının verdiği bilgilerin çok detaylı ve işe yarar olmasına bakmayacaklar.
Bazı ABD severlerin önerisi ise, Mahur Kampını boşaltıp, buraya silahsızlandırmış PKKlileri yerleştirmek ve sonu belirli olmayan bir süre PKKlileri bu kampta ABD, BM, TC ve Barzani Kuvvetleri denetiminde tutmak. Yani, geleceği belirsiz bir hapislik. Türkiyeden kaçıp Kuzey Iraka sığınmış ve Mahur Kampında BM denetiminde barındırılan Kürtleri de geri gönderip kampı boşaltmak ve PKKlilere tahsis etmeyi öneriyorlar.
İkincisi, açıktan AKP Hükümeti ve diğer devlet yetkilileri tarafından öneri olarak savunulmuyor ama önerildiğini varsayalım. Bu iki öneri PKKliler tarafından kabul edilir mi?
Ben sanmıyorum.
Tabii, bir de Türkiyede cezaevlerinde tutuklu ve hükümlü olarak tutulan binlerce PKKli ve siyasi mahpus var. Yukarıda söz ettiğim yasal düzenlemeler var.
Genelkurmay Başkanı, teröristleri tek tek bulup etkisiz hale getiririz diyor. Etkisiz hale getirilmenin ne olduğunu Genelkurmay açıklamalarından biliyoruz.
Eskiden, teröristleri tek tek imha etmekle terör bitmez, bataklığı kurutmak gerekir falan deniyordu. Şimdi, tekrar tek tek etkisizleştirmek, terör konusunda başarılıyız, kimse başarımızı inkar edemez, gibi sözler ediliyor. Terör sorunu denilen Kürt Sorunu konusunda başarılı iseniz, başarılı yönteminizi neden terk eder misiniz?
Üstelik bu sözler ABDde söyleniyor.
İki sene önce, daha olumlu şeyler söyleyen Eski MİT Müsteşar Yardımcısı Cevat Öneş dahi Pazar günkü konferansta Genelkurmayn sözlerini tekrarladı.
Çözüm için demokrasi ve barış güçlerine daha çok iş düşüyor.
KAMİL TEKİN SÜREK