10 Haziran 2009 00:00
UFUK
Günlük gazetesine 2 ay kapatma cezası verildi. Kapatma kararı, 5187 Sayılı Basın Kanunu 25/2 ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununn 6. maddelerine dayandırılıyor.
Hatırlanacağı gibi Eski Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, 2006 yılında çıkarılan Terörle Mücadele Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 5 ve 6. maddelerinin iptali istemiyle Anayasa Mahkemesinde dava açmıştı. Gazete kapatmayı son derece kolaylaştıran bu düzenlemeleri ilişkin Sezerin 2006 yılının ağustos ayının başında yaptığı başvuru Anayasa Mahkemesinde 3 yıldır bekliyor. O süreç içinde Anayasa Mahkemesine gitmiş bir süre konu bir sonuca bağlanmışken, bu başvurunun sonuçlandırılmamış olması, devletin zirvesinde bu konuda bir konsensusun işareti değilse nedir?
Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıçın AKPnin kapatılması davasında açıktan şerh koyduğu hatırlandığında, aynı tavrın basından neden esirgendiğini sormak gerekiyor.
Bu yazıyı yazmak için bilgisayarın başına oturmadan önce, gazetenin iki genel yayın yönetmeninden biri olan Filiz Koçali ile konuştuk. Taşra baskısını gönderdikten sonra da ziyaretlerine gideceğiz. Günlük gazetesi, aynı geleneğin 3 yıl içinde kapatılan 27. gazetesi oldu. Kürt basını 19 yılda 40a yakın gazete çalışanını şehit verirken, sansür ve kapatmalardan kaynaklı 40a yakın gazete çıkardı.
Art arda gelen kapatmalardan sonra, aynı zamanda deneyimli bir gazeteci olan SDP Genel Başkanı Filiz Koçali, Mazlum Der Eski Başkanı ve Türkiye Barış Meclisi Sözcülerinden Ayhan Bilgen ile birlikte gazetenin başına geçmişti. 17 Ocaktan itibaren gazeteyi birlikte yönetiyorlardı. Önceki süreçte art arda gelen kapatma kararları hatırlandığında, 5 aya yakın bir süredir gazetenin kapatılma ile yüz yüze kalmadan yayınına devam etmesi önemliydi.
Koçali, telefonda, kapatılmaya gerekçe gösterilen, pankart fotoğrafı ve yazıların, aslında iddia edilen maddelere sığdırılmasının da güç olduğunu dile getiriyor.
Önceki gazetelerin kapatılmaları da, basın özgürlüğü bağlamında kabul edilemezdi. Ancak, 17 Ocaktan itibaren çıkan yeni gazetenin, daha önceki kapatılma gerekçeleri bakımından da ciddi bir özen ve dikkat gösterdiği ortadaydı.
Tüm bunlar Cumhurbaşkanı Gülün, Kürt sorunu Türkiyenin birinci sorunudur sözleriyle eş zamanlı olarak DTPlilere yönelik olarak yürütülen operasyondan, Başbakan Erdoğanın DTPlileri muhatap kabul etmeme ve görüşmeme konusundaki ısrarından, Orgeneral Başbuğun ABDde yaptığı açıklamalardan bağımsız değerlendirilemez. Böyle bakıldığında, devletin toplam bir Kürt hareketinin kendisine ve kanallarına karşı bertaraf etme sürecini işlettiği, Kürt sorununu ise mümkün olduğunca, onların dışındaki Kürt kesimleriyle, Kürt burjuvazisiyle bir sonuca ulaştırmak istediğini akla getiriyor.
Ülkede Özgür Gündem Gazetesi, Önceki Genelkurmay Başkanı Orgeneral Büyükanıtın PKKnin dergileri ve günlük gazeteleri yayınlanıyor. Bunlara müsaade edilmemesi gerek açıklamasından hemen sonra 16 Kasımda 15 gün süreyle kapatılmıştı. Günlük gazetesi de şu anki Genelkurmay Başkanının Kürt sorunundaki sert demeçlerinin ardından kapatıldı.
Tüm bunlar herhalde tesadüf sayılamaz. Peki bu durum, Orgeneral Başbuğun, Türkiye terörle yaşamaya alışmalıdır sözlerini kanıtlamaya yönelik bir ısrarın fotoğrafı değilse nedir?
Eğer, Başbuğun sosyal bağlamını bir tarafa bırakarak terör diye tanımladığı çatışma sürecinin devamı değil de, bu sorunun çözümü isteniyorsa, o zaman tıpkı vaktiyle idamın kaldırılması gibi, gazete kapatma, parti kapatma gibi konularda da bir yol alınması gerekir.
Ancak kim ne derse desin Cumhurbaşkanı Gülün sözlerinde şu ya da bu kadar bir çözüm niyeti ve iradesi varsa, Günlük gazetesinin kapatılma kararı, bunu devlet nezdinde geçersiz ilan etmiştir.
FATİH POLAT
Evrensel'i Takip Et