10 Haziran 2009 00:00
YENİGÜN
Önceki gün Atvde yayınlanan Başbakanla Gündem programına katılan Başbakan bir çok konuya ilişkin açıklamalarda bulundu.
Önceki gün Atvde yayınlanan Başbakanla Gündem programına katılan Başbakan bir çok konuya ilişkin açıklamalarda bulundu.
Türkiyenin yıl sonuna kadar ekonomik krizden çıkacağını iddia eden başbakan, IMF ile ilişkilerden, işsizliğe, Mayın konusundan, Deniz Feneri davasına, Hamas ile PKK kıyaslamasından, DTP ile randevu ve Kürt sorununa, AKP mi, AK Parti mi tartışmasından, yerel seçimler ve sonuçları üzerine olmak üzere, bir çok konuda konuştu, sorulan sorulara dilediğince yanıtlar verdi.
Başbakanın sorulan sorulara dilediği gibi yanıt verme hakkını savunanlar olabilir.
Ancak programda konuşan bir başbakan ise, insan hiç değilse, nesnel gerçekler hakkında, kamuoyunun bildiği, ayan beyan sorunlar ve gelişmeler karşısında makul ve anlaşılır yanıtlar vermesini bekliyor. İnsan, Gerçekler bu kadar da çarpıtılamaz ki demeden edemiyor.
Başbakanın verdiği yanıtlar üzerinde tek tek durmak ve gerçeklerle uzaklığına dair bir çok şey söylemek mümkün. Ancak biz burada sadece bir yanıt üzerinde duracağız. Bilindiği gibi 22 Temmuz 2007 seçimlerinin üzerinden yıllar geçti. Bir de yerel seçim yaşadık. Ancak aradan geçen bunca zamana rağmen Başbakan Erdoğan DTPli milletvekilleriyle görüşmeyi kabul etmedi. DTPliler defalarca el izattılar, ama elleri hava da kaldı!
Randevu istediler, araya dünya insan soktular! DTP Gurup başkanı, Eş başkanları ve milletvekilleri sorunu defalarca gündeme getirdiler.
Randevudan sağır sultan bile haberdar oldu, ancak Başbakan Erdoğandan hala bir ses çıkmadı. Cumhurbaşkanı DTP Eş Başkanı Ahmet Türk ile görüştü, ancak Başbakan nuh dedi peygamber demedi!
Başbakan hala DTPli milletvekillerinin görüşme talebini, randevu isteğini yanıtlamış değil. Bununla da yetinmeyen başbakan her vesile ile, DTPlilere verip veriştirmekte, ağzına geleni söylemekte sakınca görmemektedir.
Kürt sorunun bu kadar yakıcı bir hal aldığı, hemen her kesimden insanların diyalog ve çözüm yolları, barış ve demokratik çözüm konusunda konuşup tartıştığı, Cumhurbaşkanı Gülün Kürt sorununda iyi şeyler olacak açıklamaları yaptığı ve peş peşe sorunu gündemde tutan açıklamalarda bulunması da Başbakan Erdoğanı yumuşatmaya yetmedi!Başbak Erdoğan söylenenleri üzerine alınmadı ve bana mısın demedi.
Başbakan Erdoğanın bu tutumu hemen her çevre tarafından eleştiri konusu oldu. Başbakan iyi yapıyor. DTPde kim oluyor diyen yok. Başbakan Erdoğanın DTPnin TBMMdeki gurubunu görmezden gelmesi, DTPlilerin randevu isteğine yanıt vermemesini hoş gören kimseden söz etmek hemen hemen imkansız gibi.
Başbakanla Gündem programında bu soru bir kez daha gündeme gelmiş oldu. Ancak Başbakanın verdiği yanıt insanı hayrete düşürecek cinsten.
Şöyle diyor Başbakan Erdoğan; Ben randvu vermeyi düşündüm. Randevu vermeyi düşündüğümün hemen ertesinde 10 tane askerimiz şehit oldu. Siz kendinizi benim yerime koyun. Hiçbir zaman bölücü terör örgütüne terör örgütü demediler. Her zaman avukatlığına soyundular, savundular. Ardından bir müddet daha geçti. Sakinleşsin ondan sonra düşünelim. Tekrar mayın olayı. 6 tani şehit var. Böyle bir imkanı fırsatı, zemini bulamıyorsunuz ki. Tam kendinizi hazırladığınızda bunlar oluyor. Nasıl oturup da konuşacaksınız.
Başbakanın yanıtı devam ediyor. Ancak devamında söylenen sözler de bu yaklaşımdan farklı değil.
Peki, Kürt sorunu gibi yakıcı bir sorunda, kan dökülmesini önlemek için adım atıp çözüm için kafa yormak yerine, bu kadar ağırdan almak ne kadar doğru. Patlamaları seyretmek ve görüşmemenin gerekçesi yapmak da düşündürücü. 22 Temmuz 2007 seçimlerinin üzerinden yıllar geçmişken, hala bir randevu bile vermemiş olmayı, böyle izah etmek ne kadar inandırıcı.
Yapılması gereken, Başbakanın DTPnin uzattığı eli havada bırakmamasıdır. Bir an önce diyalog yol açmak için adım atmasıdır. Bir Başbakanın TBMMde gurubu bulunan bir parti ile böylesine hasmane yaklaşım içinde olması, Kürt sorununda çözümsüzlüğü devam ettirdiği gibi, bir çok konuda da diyalog yolunu kapatmaktadır.
ENDER İMREK