11 Haziran 2009 00:00
Günlükün kapatılmasına tepki
Günlük gazetesine, 1 Haziran tarihli baskısında Diyarbakırda yapılan kültür festivali ile ilgili olarak ...
Günlük gazetesine, 1 Haziran tarihli baskısında Diyarbakırda yapılan kültür festivali ile ilgili olarak Görkemli final başlıklı haberde kullanılan fotoğraf ve forum sayfasında bulunan iki köşe yazısından dolayı, TMK yasalarına dayanılarak İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından 1 ay yayın durdurma cezası verilmesine basın meslek örgütleri tepki gösterdi. Gazetemizin yöneticileri de Günlük gazetesini ziyaret ederek desteklerini ve dayanışma dileklerini ilettiler.
EVRENSELDEN ZİYARET
Gazetemiz Yazı İşleri Müdürü Fatih Polat ve yazı işleri üyeleri Nuray Sancar ile Muzaffer Özkurt, Günlük gazetesinin merkez binasını ziyaret ederek, gazete yöneticileriyle görüştü. Gazetenin Genel Yayın Yönetmeni Filiz Koçali ile görüşen gazetemiz yöneticileri, Günlükü kapatma kararının Kürt sorununun çözümsüzlük siyasetinin bir yansıması olduğuna vurgu yaptılar. Ziyaret için teşekkür eden Koçali de, kapatma kararında sunulan gerekçelerin, öne sürülen maddelerin sığdırılmasının dahi mümkün olmadığını dile getirdi.
BU DURUMUN ÖNÜNE GEÇİLMELİDİR
Bu tür kapatılma olaylarını protesto ettiklerini belirten Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD) Başkanı Ahmet Abakay, son dönemde gazete kapatma olaylarının olağan bir hale büründüğüne dikkat çekti. Gazete kapatma olaylarında yaşanan artışın bir şekilde kamuoyunu tepkisizleştirmeyi amaçladığını vurgulayan Abakay, bu nedenle bazı çevrelerin bir süredir sol gazetelere yönelik kapatma gayreti içerisine girdiğine işaret etti. Abakay, söz konusu kapatma girişimlerinin kaynağında da TMK yasalarının var olduğunu ve bu yasanın da AKP iktidarı döneminde çıkarıldığını belirterek, Avrupa Birliği, demokrasi gibi kelimeleri çokça tekrarlayan bir siyasi iktidarın, TMK yasalarına dayanarak gazeteleri kapatması gerçekten vahim bir durum dedi. AKP iktidarı döneminde çıkarılan TMK yasaları kalkmadığı sürece bu sorunun devam edeceğinin altını çizen Abakay, bu konuda muhalif siyasi partilere büyük görev düştüğünü ve konunun mutlaka Meclis gündemine getirilmesi gerektiğini vurguladı. Abakay, Durum öyle bir hale büründü ki, muhalif gazetede çalışanların bile gazeteci sayılıp sayılmayacağı tartışmaları yapılıyor. Bunun mutlaka önüne geçilmelidir diye konuştu.
HERKES AÇISINDAN BİR UTANÇ
Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü (RSF) Türkiye Muhabiri ve Bia Net İnsan Hakları Editörü Erol Önderoğlu da, toplumsal barışçıl bir tartışma ortamında Günlük gibi bir gazetenin yerinin hiçbir şekilde tartışılmaması gerektiğini ve Kürt sorununu tartışma platformuna taşıması açısından gazetenin çok büyük rolü olduğunu belirtti. Mahkemenin çeyrek sayfalık bir kararla önlem olarak yargılama olmadan almış olduğu kararı baştan savma olarak değerlendiren Önderoğlu, TMKnın Anayasa Mahkemesinde esastan görüşülmemesinin gazetenin kapatılmasına neden olduğunu söyledi. TMKnın esastan görüşülmesinin zorunluluk olduğunu kaydeden Önderoğlu, Yargılama olmadan, hukukun bütün ilkeleri olmadan bir gazeteyi kapatmanız peşinen bir cezadır. Bırakın içerik konusunda bir bilgi vermeyi, düzenlemeler bile kararda zar zor yazılmış. Hangi yasa maddesine dayandığını bile zar zor yazmış. O kararı eline alan medya kuruluşu, kendisi hakkında fiili bir ceza verildiği kanaatini yaşayabilir ve haklıdır da dedi. Cezanın hoş görülemeyeceğini kaydeden Önderoğlu, cezanın yasal dayanaklarının yetersiz olduğunu, terör tanımında gazetecilere verilen para ve hapis cezalarının kabul edilemez düzeyde olduğunu söyledi.
TOPLUMA MESAJ VERİLMEK İSTENİYOR
Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Başkanı Ercan İpekçi ise gazete kapatma, yayın durdurma gibi kararların basın kurallarını ihlal eden yaklaşımlar olduğunu söyledi. Bu konuda AİHM tarafından belirlenmiş Avrupadaki basın kurallarının uygulanması gerektiğini kaydeden İpekçi, şiddet içermediği, toplumu sarsmadığı sürece her türlü düşüncenin basın özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini ve yasaklanamayacağını belirtti. Sendika olarak Basın kanunu ile kazanılmış hakların sürdürülmesi ve 2006da yürürlüğe konulan TMKnın acilen değiştirilmesi gerektiğini dile getiren İpekçi, Basın özgürlüğüne karşı son dönemlerde yürütülen baskı ve sansür girişimleriyle, 1980 darbe dönemine geri dönmeye doğru bir yol alınıyor. Şimdiye kadar TCKnın 301. maddesi üzerinden ifade özgürlüğü sınırlandırılmak istendi. İfade özgürlüğünü bu maddeden kurtarsanız bile bu sefer başka maddeler ortaya çıkıyor. Türkiyede bugün itibariyle 29 gazeteci tutuklu olarak yargılanıyor diye konuştu. Sadece gazetecilere değil bu yöntemle genele yönelik bir mesaj verilmek istendiğinin altını çizen İpekçi, amacın gazete ve gazeteciler üzerinden toplumu tepkisizleştirmeye çalışmak olduğunu vurguladı. Basın üzerinde baskı kuran bütün yasaların acilen değiştirilmesi gerektiğinin altını çizen İpekçi, Aksi takdirde Türkiyede düşüncelerini ifade ettiği için ceza alanları koyacak yer bulamayacaklar dedi.
MEDYA DA MAHKEMELER KADAR SORUMLU
Türkiye Yayıncılar Birliği Basın Özgürlüğü Sözcüsü Ragıp Zarakolu ise kapatma kararının Terörle Mücadele Yasasının ne kadar kötü bir yasa olduğunun kanıtı olduğunu kaydederek, yasanın basın özgürlüğü açısından son derece antidemokratik düzenlemelerle dolu olduğunu belirtti. 2003-2004 yılında değiştirilen TMKnın ordunun istemiyle 2006 yılında yeniden değiştiğini ve eskisinden daha katı bir hal aldığını dile getiren Zarakolu, şöyle konuştu: Terörle mücadele yasasının basın özgürlüğünü kısıtlayan hükümleri, bugün belki muhalif, sol ve Kürt basınını tehdit ediyor ama bu aynı zamanda, var olan medyayı da tehdit eden basın özgürlüğü açısından bir hükümdür. (MEDYA SERVİSİ)