12 Haziran 2009 00:00

Yasalar göstermelik

TCK Kadın Platformu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Nahide Opuz’un aile içi şiddet şikayeti hakkında Türkiye’yi cezalandırdığı kararı değerlendirdi.

Paylaş

TCK Kadın Platformu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Nahide Opuz’un aile içi şiddet şikayeti hakkında Türkiye’yi cezalandırdığı kararı değerlendirdi.
Kadın örgütleri, çıkarılan yasaların göstermelik kaldığını belirterek, devletin fiili eşitliği hayata geçirmekle yükümlü olduğunu vurguladılar.
Taksim Square Otel’de düzenlenen açıklamayı, platform adına, Kadının İnsan Hakları-Yeni Çözümler Derneği’nden Pınar İlkkaracan, KADER Başkanı Avukat Hülya Gülbahar ve Mor Çatı Gönüllüsü Avukat Canan Arın yaptı. Devletin, şikayetçi olsun veya olmasın tüm kadınları şiddetten korumakla yükümlü olduğunun hatırlatıldığı açıklamada, AİHM kararının en önemli noktalarından birinin de bu olduğu vurgulandı. AİHM’in Türkiye’yi, “kadına karşı ayrımcılığı önlemekteki duyarsızlığı, pasifliği ve başarısızlığı nedeniyle de suçlu bulduğunu” belirten kadın örgütleri, asıl taleplerinin “korunmak değil eşitlik” olduğunu bir kez daha dile getirdiler.
İŞ YASALARLA BİTMİYOR
AİHM’in kararının Türkiye’de kadına yönelik şiddete karşı kanunların göstermelik kaldığını bir kez daha gözler önüne serdiğinin belirtildiği açıklamada, “İş yasalarla bitmiyor, son derece somut, siyasi adımlar atılması gerekiyor” denildi. Yıllardır, “Devlet, kadın ve erkekler arasındaki fiili eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür” hükmünün Anayasa’da yer almasını istediklerini hatırlatan kadın örgütleri, AKP Hükümeti’nin ise hazırladığı son anayasa taslağında tam tersi tutum aldığını belirttiler.
Kadın örgütleri, uzun çabalar sonucunda, 2004 yılında, Anayasa’nın 10. Maddesi’ne “Kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir. Devlet bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür” hükmünün eklenmesini sağlamıştı. Hazırlanan son Anayasa taslağında, kadınların yetersiz bulduğu bu hüküm bile yer almıyor. Kadınlar çocuklar, yaşlılar ve özürlülerle birlikte “korunması gereken gruplar” arasında sayılıyor.
YANLIŞTAN DÖNÜLSÜN
AİHM kararı vesilesiyle hükümete seslenen kadın örgütleri, bu yanlıştan dönülmesini, “anayasada fiili eşitlik maddesi dahil, acilen gerekli tüm siyasi kararların, mekanizmaların, önlemlerin yaşama geçirilmesini” talep ettiler. Cinsiyet eşitliği için sadece kadın örgütlerinin çabasının yeterli olmadığını söyleyen kadınlar, bu konuda tüm kitle örgütlerine, sendikalara, meslek örgütlerine ve basın kuruluşlarına görev düştüğünü de vurguladılar. (İSTANBUL)

GÜLDÜNYA CİNAYETİNE MÜEBBET
YARGITAY 1. Ceza Dairesi, Güldünya Tören’in “namus” nedeniyle öldürülmesine ilişkin davada, kardeşleri İrfan Tören’e verilen müebbet hapis ile Ferit Tören’e verilen 23 yıl 4 ay hapis cezasını onadı. Bakırköy 5. Ağır Ceza Mahkemesi, ‘taammüden öldürmeye teşebbüs etmek’ ve ‘taammüden adam öldürmek’ suçlarından İrfan Tören’i müebbet hapis cezasına, Ferit Tören’i ise 23 yıl 4 ay hapse mahkum etmişti.
Güldünya Tören, önce silahla yaralanmış, ardından da tedavi gördüğü hastanede 25 Şubat 2004 tarihinde öldürülmüştü.

KADINLAR YASALARIN DA ŞİDDETİNE MARUZ KALIYOR
EMEK Partisi tarafından yapılan yazılı açıklamada kadına yönelik şiddetle ilgili AİHM tarafından verilen kararın, şiddete maruz kalan kadınlara yasal düzenlemeyle kamusal korunma sağlanmasının zorunluluğunu gösterdiği belirtildi.
EMEP Genel Başkan Yardımcısı Selma Gürkan imzasıyla yapılan açıklamada eşinin şiddetine maruz kalan ve annesi eşi tarafından öldürülen Nahide Opuz’un başvurusu üzerine AİHM Türkiye’nin şiddet gören, savcılığa başvuran kadını koruyamadığına ve ayrımcılık yaptığına karar verdiği hatırlatıldı.
“Kadınlar yıllardır şiddete karşı mücadele ediyor, aile içi şiddet, taciz ve tecavüze karşı adeta bir varolma savaşı veriyorlar” diyen Gürkan, kadınların, mağdurun yanında yer alması gereken yasaların şiddetine de maruz kaldıklarını söyledi. “Bu ülkede kadınlar “Sırtından sopayı karnından sıpayı eksik etmeyeceksin” diyen hakimlerden, eşi tarafından dövülen, şiddet gören kadınları şikayetlerinden vazgeçirerek evine geri gönderen emniyet güçlerinden adalet ve yardım beklemek durumunda bırakılmışlardır” diyen Gürkan, Münevver Karabulut’un ailesinin, İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah tarafından kızlarını koruyamadıkları; konuyu gündemde tutan basın organlarının da Başbakan Erdoğan tarafından “Cinayet tüccarlığı yapmak”la suçlanmasının ibretlik bir durum olduğunu belirtti.
Gürkan açıklamasında, yoksulluğa, işsizliğe, sağlıksızlığa, eğitimsizliğe, sosyal güvencesizliğe, şiddete ve her türlü cinsler arası eşitsizliğe karşı birlik çağrısı yaptı.

AKŞİT VE KAVAF’A TEPKİ
BASIN açıklamasında Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanı Selma Aliye Kavaf ve TBMM Fırsat Eşitliği Komisyonu Başkanı Güldal Akşit’in AİHM kararıyla ilgili açıklamalarına tepki de vardı.
Kavaf ve Akşit’in “kararı doğru bulmadıkları ve itiraz edecekleri” yönündeki açıklamalarını üzüntüyle karşıladıklarını söyleyen kadın örgütü temsilcileri, “Biz beklerdik ki hemen Opuz’u arasınla. Çünkü biliyorsunuz Opuz’un 15 yıllık bir mağduriyeti söz konusu ve yapılan açıklamalardan öğreniyoruz ki kendisi hâlâ koruma altında değil, dolayısıyla hayatı tehdit altında” dediler.
ÖNCEKİ HABER

Tam gün köleliğe karşı

SONRAKİ HABER

KiM ‘DUR’ DiYECEK?

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa