18 Haziran 2009 00:00
Böyle olur bizde transfer işleri
Futbol dünyasının gündemini ağırlıklı olarak transfer haberlerinin oluşturduğu bu dönemde, Kayserisporlu Mehmet Topuz takımların paylaşamadığı bir futbolcu olarak ön plana çıktı.
Futbol dünyasının gündemini ağırlıklı olarak transfer haberlerinin oluşturduğu bu dönemde, Kayserisporlu Mehmet Topuz takımların paylaşamadığı bir futbolcu olarak ön plana çıktı. Mehmet Topuzu transfer etmeyi adeta bir prestij meselesi haline getiren Beşiktaş ve Fenerbahçe, etik değerleri ve yazılı kuralları hiçe sayarak işe girişince, futbolun bu en sakin döneminde bile gerilim yaratmayı başardılar.
Biz de, Mehmet Topuzun Fenerbahçeye transferiyle noktalanan bu süreçte, transfer işlerinin perde arkasında nasıl döndüğü konusunda biraz daha fikir edinmiş olduk.
Kendi kulübüyle henüz bir görüşme yapmadan Beşiktaş ile anlaştığını söyleyen, Beşiktaş forması giyip fotoğraf çektiren, küçüklüğünden beri Beşiktaşlı olduğunu vurgulamakla kalmayıp Beşiktaşlılığı bir aile geleneği olarak sunan ve Beşiktaştan başka bir takımın formasını asla giymeyeceğini dile getiren Mehmet Topuzun, aradan 1 hafta bile geçmeden tükürdüklerini yalaması ve Fenerbahçeye imza atması, aslında hiç de şaşırtıcı değil. Her türlü yozluğun boy gösterdiği bir futbol kültüründe, bu oyunun aktörlerinden kişilikli, erdemli davranış ve tutarlılık beklemek biraz fazla bir iyimserlik olmaz mı? Futbolumuzda etik değerler gözetilerek yapılan bir iş var mı?
Zaten Aziz Yıldırım, Mehmet Topuz Beşiktaş formasıyla poz verirken, Mehmet Topuz önümüzdeki sezon hangi takımda oynayacak, çok yakında göreceğiz diye kendinden son derece emin bir şekilde konuşmamış mıydı? Elbette bir bildiği vardı ki böyle konuşuyordu. Mehmet Topuz birilerinin gazına gelip Beşiktaşlı olduğunu zannederken, Aziz Yıldırım Kayserispor ile temasa geçip işi bitirmişti bile. Bu saatten sonra Aziz Yıldırım için futbolcunun kişiliğinin, isteğinin, duygusunun ve ne düşündüğünün bir önemi olabilir miydi?
Profesyonel alemde böyle safiyane duygulara tabii ki yer yoktu. Kurallara göre, parayı veren düdüğü çalıyordu. Başkanlığı süresince pek çok kez sergilediği Parayı bastırır, istediğim futbolcuyu alırım zihniyetinin yeni bir örneğini vermekte, hiç tereddüt etmedi Aziz Yıldırım. Mehmet Topuz ile birlikte taraftarların karşısına çıktıklarında ise adeta stratejik bir kaleyi zaptetmiş komutanın gururu okunuyordu yüzünde. Mehmet Topuzu, hem de ezeli rakibini dize getirerek takıma katmıştı. Aziz Yıldırımı bundan daha çok gururlandıracak bir şey olabilir miydi? Kulüp başkanı olmanın anlamı buydu işte. Törende yaptığı konuşmada, Beşiktaşlı yöneticiler heyecana kapıldıklarından olacak, bu işte kurallara uygun ve doğru davranmadılar diye dokundurmaktan da geri durmadı. Ne de olsa bu alemde kurallar ortaya en çok para dökenden yanaydı. Parayı bastırdın mı, üzerinde Bir gün herkes Fenerbahçeli olacak gibi derin(!) ve veciz(!) bir ifade yazan şapkayı istediğin futbolcunun başına geçiriyor, sonra da adeta bir gurur abidesi gibi ortalıkta dolaşmanın keyfini yaşıyordun.
Zaten yöneticilerimiz bugüne kadar, transfer işinde hangi etik değerleri göz önünde bulundurdular ki? Transfer işinde, parayı basmanın ötesinde bildikleri, önem verdikleri birtakım öncelikler, değerler olduğunu hiç duymadık. Oyuncuların kişiliği, karakteri ve isteği yöneticilerin gözünde önemsiz ayrıntılar olmaktan öteye gidemedi. Yöneticiler, zayıf kişiliğe sahip futbolcularla istenilen hedeflere ulaşmanın mümkün olamayacağını bir türlü algılayamıyorlar.
Mehmet Topuz için Saracoğlu Stadında düzenlenen ve taraftarların da katıldığı imza töreninde tezahüratlarla dile getirilen talepler de dehşet verici nitelikteydi. Formayı öp, özür dile, bu taraftar seni affeder gibi yukardan bakış, baskı ve tehdit içeren tezahüratlarla, Mehmet Topuzun zaten yara almış kişiliğine bir darbe daha vuruldu. Bu oyuncudan beklenen verim alınmadığı takdirde, taraftarın ne tür tepkiler vereceğini tahmin etmek hiç zor değil.
BEŞİKTAŞIN DUYARLILIĞI(!)
Mehmet Topuzun Fenerbahçeye attığı imzanın ardından Beşiktaştan tepki gelmekte gecikmedi. Siyah-beyazlı kulüpten yapılan açıklamada, Kayserispor ve Fenerbahçenin bu futbolcuyu bir mal gibi gördükleri ve futbolcunun duygularını, düşüncelerini hiçe sayarak kölelik dönemini anımsatan pazarlıklar sonucunda satış işlemini gerçekleştirdikleri dile getirildi. Bu açıklama sayesinde Beşiktaş Kulübünün futbolcuların hakları ve talepleri konusunda ne kadar duyarlı olduğunu da öğrenmiş olduk. Futbolcu hakları konusunda madem bu kadar duyarlılar, o zaman hazır yeri gelmişken futbolcuların sendika kurarak örgütlenmeleri konusunda da bir şeyler söyleyiverseydiler keşke. Kendilerini üzüp harap eden(!) bu tarz satış işlerini engellemenin tek yolu bu çünkü. Futbolcuların köle gibi, mal gibi satıldığını söylemek kolay ama bu durumu ortadan kaldırmak için futbolcuların örgütlenmesi gerektiğini söylemek o kadar kolay olmuyor ne yazık ki. Bütün yöneticiler, böyle bir örgütlenmenin kendi işlerine de gelmeyeceğini iyi bilir ne de olsa.
Beşiktaşın açıklaması, Mehmet Topuzu elden kaçırmanın acısıyla değil de, transfer düzenini kökten eleştirip alternatif çözümler sunan bütünlüklü bir bakış açısıyla kaleme alınsaydı, ancak o zaman dikkate değer bulunabilirdi.
Ne de olsa bu alemde kurallar ortaya en çok para dökenden yanaydı. Parayı bastırdın mı, üzerinde Bir gün herkes Fenerbahçeli olacak gibi derin(!) ve veciz(!) bir ifade yazan şapkayı istediğin futbolcunun başına geçiriyor, sonra da adeta bir kaleyi fethetmiş komutan gururuyla ortalıkta dolaşmanın keyfini yaşıyordun.
Mehmet Özyazanlar